1984’te Steve’in
bebeği, –yani ilk Macintosh bilgisayarı– içinde bir soğutma
fanı olmadan gönderilmeye başlandı. Fan sesi Jobs’ı deli
ediyordu ve bu yüzden mühendislerin ateşli bir şekilde karşı
çıkmalarına (ve hatta sonraki modellere onun bilgisi dışında,
gizlice fan takmış olmalarına) karşın Mac’te fan olmaması
konusunda ısrar etmişti. Müşteriler makinelerinin aşırı
ısınmasını önlemek için “Mac bacası” –makinenin tepesine
yerleştirilip ısı döngüsü sayesinde makinenin ısısını
dışarı vermek üzere tasarlanmış karton soba boruları– satın
alıyordu. Baca çok komik görünüyordu –deli şapkası gibiydi–
ama makinelerin eriyip gitmesini önlüyordu.
...
Jobs tam
bir mükemmeliyetçidir ve bu özelliği onun ve kurduğu şirketlerin
aynı olağandışı çalışma yöntemini izlemesine yol açmıştır.
Bu yöntem, donanım, yazılım ve aldıkları hizmetler üzerinde
sıkı bir kontrolü elinde tutma şeklindeydi. Jobs en başından
başlayarak her zaman makinelerini sıkıca kapatmıştır.
Müşterilerin karışıp değişiklik yapmasını önlemek için
Jobs’ın sistemleri, ilk çıkan Mac’ten en son çıkan iPod’a
kadar hep mühürlü bir şekilde kapalı kalmıştır. Jobs’ın
yazılımına bile uyarlama yapmak zordur.
Bu yaklaşım,
teknolojilerini kişiselleştirmek isteyen mühendis ve hacker’ların
egemen olduğu bir endüstride çok olağandışı bir durumdur.
Aslında bu, fiyatların aşağı çekildiği tüketiciye yönelik
donanım pazarındaki Microsoft’un egemen olduğu bir çağda büyük
bir kesim tarafından felç edici bir eğilim olarak kabul
edilmiştir. Ama şimdi
müşteriler dijital müzik, fotoğrafçılık ve video için
kaliteli ve kullanımı kolay aletler istiyor. Jobs’ın widget’lar
üzerinde kontrolü ele alma yönündeki ısrarı teknoloji
endüstrisindeki yeni mantra haline gelmiştir. Microsoft’un ticari
ürün yaklaşımının öncülüğünü yapmış olan patronu Bill
Gates bile taktik değiştirip Jobs’ın hamle çizgisine
öykünmektedir. Gates yazılım kadar donanım da üretiyor
–Microsoft’un Zune ve Xbox adlı ürünleri
Microsoft’un kendi “dijital merkez” anlayışının tam
merkezindedir. Bütün parçaları kontrol etmek son otuz yıldır
yanlış model olabilir ama önümüzdeki otuz yıl –dijital
eğlence çağı– için doğru model budur.
...
Jobs
sıradışı bir kontrol delisidir. Apple’ın yazılım, donanım
ve tasarım işlerini kontrolü altında tutar. Apple’ın pazarlama
ve online hizmetleri onun kontrolündedir. Çalışanların yediği
yemekten ailelerine, yaptıkları iş konusunda verebilecekleri
bilgilere kadar organizasyonun işleyişinin bütün yönlerini
kontrol eder.
...
Kökenleri ne olursa olsun Jobs’ın
kontrol delisi eğilimleri efsane malzemesidir. Apple’ın kurulduğu
ilk günlerde Jobs, ateşli bir şekilde açık, erişilebilir
makineler yapmayı savunan arkadaşı ve kurucu ortağı Steve
Wozniak ile kavga etti. Hackerların hackerı Wozniak bilgisayarların
kolayca açılıp uyarlama yapılabilir olmasını istiyordu. Jobs
ise tam tersini: kapalı ve değiştirilmesi olanaksız makineler.
Jobs’ın çoğunlukla Wozniak’ın yardımı olmadan üretimini
yönettiği ilk Mac’ler sadece uzun özel tornavidalarla açılabilen
özel vidalarla sıkı sıkıya kapalı olarak çıkarıldı.
Jobs,
son olarak, yazılım geliştiricilerini neredeyse hemen başlangıçta
iPhone’dan dışladı.
Jobs’ın iPhone’u sunuşunu izleyen haftalarda iPhone’un kapalı
bir platform olacağı yönünde büyük bir yaygara koparan blogcu
ve uzmanlardan büyük bir protesto sağanağı geldi. iPhone
Apple’dan başka bir yazılımı çalıştırmayacaktı. iPod son
zamanların en gözde tüketici elektroniği platformlarından biri
olarak konumlanmıştı ama yazılım endüstrisi için tam bir yasak
meyveydi. Telefonun web tarayıcısında çalışan web uygulamaları
dışında üçüncü taraf uygulamaları yasaktı. Pek çok
eleştirmene göre geliştiricileri bu şekilde dışlamak Jobs’ın
kontrol etme eğilimlerinin tipik bir özelliğiydi. Jobs, dışarıdaki
programcıların aletinin mükemmel Zen’ine zarar vermesini
istemiyordu.
ZDNet’in
başyazarı Dan Farber şöyle diyor: “Jobs yarattıklarının
değersiz programcılar tarafından talihsizce mutasyona
uğratıldığını görmek istemeyen güçlü iradeli, elitist bir
sanatçıdır. Böyle bir durum, sokaktaki bir insanın bir Picasso
tablosuna birkaç fırça vurması ya da bir Bob Dylan şarkısının
sözlerini değiştirmesi gibi bir şeydir.”
...
iPod
ve iTunes ekosistemini ortaklara kapalı tutma stratejisi, uzmanlar
tarafından Jobs’ın bütün kontrolü elinde tutma arzusunun başka
bir örneği olarak da değerlendirilmektedir. Eleştirmenler
Jobs’ın, rakiplerine iTunes online müzik mağazasından satın
alınan şarkıların diğer üreticiler tarafından üretilen
MP3-çalarlarda da çalınabilmesine izin verecek şekilde bir lisans
vermesi gerektiğini ileri sürmektedir. Şu anda iTunes online müzik
mağazasından satın alınan şarkılar, şarkı dosyalarına ekli
Digital Rights Management olarak bilinen kopya koruma kodu nedeniyle
sadece iPod’larda çalınabilmektedir.
Başkaları
Jobs’ın tam tersini yapması gerektiğini savunuyor; iPod’u
Microsoft’un rakip Windows Media Player formatına açmasını.
Windows bilgisayarlarında müzik dosyaları için varsayılan dosya
formatı WMA’dır. Windows bilgisayarlarında açılan ya da
Napster ve Virgin Digital gibi bir online mağazadan alınan CD’ler
genellikle WMA dosyası olarak kodlanır. (iPod ve iTunes şu anda
WMA dosyalarını alıp onları iPod’un seçili formatına –AAC–
dönüştürebilmektedir.)
Tahmin edilebileceği üzere, bazı
eleştirmenler Jobs’ın bütün kontrolü elinde tutma yönündeki
kökleşmiş gereksinimi nedeniyle iPod ya da iTunes’u Microsoft’un
formatlarına ya da diğer dış ortaklara açmayı reddettiğini
ileri sürüyordu. Rekabet halindeki Rhapsody müzik hizmetini
işleten RealNetworks şirketinin kurucu CEO’su Rob Glacer New York
Times gazetesine Jobs’ın “ideoloji” adına ticari mantığı
kurban ettiğini söylemişti. 2003’te konuşan Glacer şöyle
diyordu: “Artık Apple’ın neden şu andan itibaren beş yıl
ortam yürütücüsü pazarının yüzde 3 ila 5’ini elinde
tutacağı kesinlikle açıktır... Dünya tarihinde melezleştirme
daha iyi sonuçlar vermiştir.”
Glacer ve diğer
karşı çıkanlar eski zamanların Windows-Mac savaşıyla açık
bir benzerlik görebiliyordu: Apple’ın Mac’in kullanım
lisansını kimseye vermek istememesi şirketin bilgisayar pazarında
ilk başlardaki ezici liderliğini yitirmesiyle sonuçlanmıştı.
Microsoft, kendi işletim sisteminin kullanım lisansını her
isteyene vererek hızla baskın bir konuma yükselirken Apple
oyuncaklarını kendine saklamıştı. Sonuçta Mac Windows’tan çok
daha ileri olmasına karşın pazarın çok ince bir dilimine mahkum
oldu.
Bazı
eleştirmenler aynı şeyin iPod ve iTunes konusunda da olacağını,
Jobs’ın bu oyunu diğerleriyle birlikte oynamak istememesinin
Apple’ın PC alanında uğradığı bozguna dijital müzikte de
uğraması ile sonuçlanacağını ileri sürmüştür. Gözlemciler
en sonunda Microsoft’un PlaysForSure sertifikası gibi her gelene
lisans veren açık bir sistemin düzinelerce online müzik mağazası
ve MP3-çalar üreticisi tarafından kabul edilip Apple’ın tek
başına yapma yaklaşımına baskın geleceğini savunmuştur.
Eleştirmenler Apple’ın açık bir pazardan doğal bir biçimde
yükselen sert bir rekabetle karşılaşacağını söylüyorlardı.
Fiyat ve ürün özellikleri konusunda birbirini geçmek
isteyen rakip üreticiler bir yandan aletlerini geliştirirken diğer
yandan da fiyatları sürekli aşağı çekeceklerdi.
Apple
ise sadece kendi mağazalarında satılan şarkıları çalabilen
pahalı ortam yürütücülerinin bulunduğu ütopik dünyasına
sıkışıp kalacaktı. Eleştirmenlere göre bu bir Steve Jobs
klasiğiydi: iPod’u kendine saklama arzusu aletin sonunu
getirecekti. Microsoft ise ortaklarından oluşacak lejyonlarla Mac’e
yaptığının aynısını iPod’a da yapacaktı.
...
Yazılım
geliştiriciler de Apple’ı smartphone pazarında Microsoft,
Google, Nokia ve Symbian gibi rakiplerin önüne geçme fırsatını
tepmekle suçlayarak bir şok ve öfke içinde tepki gösteriyordu.
Apple bu öfkeyi dindirmek için 2008 Şubat’ında bir yazılım
geliştirme kiti ile iPhone’u üçüncü tarafların yazılımlarına
açma planını duyurdu.
Alıntılar: Nasıl Steve Jobs Olunur (Inside Steve's Brain)
iPhone ilk piyasaya çıktığında şöyle bir durum vardı: Sadece Apple’in sunduğu uygulamalar kullanılmak zorunda kalınırdı. Örneğin video seyretmek için sadece Apple’in kendi Medya Oynatıcısı kullanılabilirdi. Apple başka seçeneğe izin vermezdi. Yani kullanıcının imkanları sınırlı kalırdı. Her şey Apple’in kontrolünde olurdu. Ama bir yıl sonra olanakları arttırdı. App Store üzerinden farklı uygulamaların yüklenmesine izin veriyor. Ama Apple’in onaylamadığı hiçbir uygulama yüklenemez. App Store dışında bir uygulama yüklenmesine izin vermiyor. Bu durumda, kullanıcı ne kadar özgür olabilir. Sadece Avrupa Birliği'nde Dijital Pazarlar Yasası (DMA) zorunluluğuyla, kullanıcıya App Store dışında uygulama yükleme hakkını verdi. Ama kullanıcıya bu hakkı huzurlu şekilde vermiş gibi görünmüyor. Peki Android Telefonlarda durum nedir. Telefona Google Play Store dışında uygulama yüklenebiliyor. Amazon Appstore gibi farklı mağazalardan seçim yapılabiliyor. Mağazaların dışında başka uygulamalar yüklenebiliyor. Google Pixel markalı Android Telefon vardır. Ama başka şirketler de Android Telefon üretebilmektedir. Böylece Android Telefonlar yaygınlaşabilmiştir. Birbiriyle uyumlu başka markalarda telefonlar var olmuştur böylece. Ama telefon üreticilerinin iPhone’la uyumlu telefon üretmeleri yasaktır. Gerçi tüm bunlara rağmen iPhone’in küresel pazar payı %15’den yüksektir; ABD pazar payı %50’den yüksektir. Bilgisayar üretiminde durum şudur. Windows’u tek bir PC üreticisi değil, her PC üreticisi kullanabilmektedir. Böylece Windows yaygınlaşmıştır. Daha çok kullanıcı tarafından bilinir olmuştur. Andrid Telefonlar gibi farklı PC’ler arasında uyum vardır.
Bunlar da
İlginizi Çekebilir:
Apple’in
Başarısının Sırrı - Teknoloji