robot etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
robot etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Eylül 2025 Pazar

Yapay Zekâ İnsanları Yönetebilir mi! - Bilim


2017’de iki milyarder, Facebook’u kuran Mark Zuckerberg ve SpaceX ile Tesla’nın kurucusu Elon Musk arasında bir çekişme doğdu. Zuckerberg, yapay zekânın tüm toplumu zenginleştirecek bir bolluk ve huzur üreticisi olacağını ifade ediyordu. Musk ise aslında tüm insanlık için varoluşsal bir tehlike taşıdığı, günün birinde kendi yaratımımızın bize saldırabileceği gibi çok daha karanlık bir görüşü savunuyordu.

Hangisi haklı? Uydu üslerimizi ve Mars’taki kentlerimizi devam ettirebilmek için çoğunlukla robotlara bel bağlarsak ve bir gün artık bize gereksinimleri olmadığına karar verirlerse ne olacak? Uzayda sırf robotlara kaybetmek üzere koloniler mi kurmuş olacağız?

Bu endişe epey eski ve aslında romancı Samuel Butler’ın 1863’te yazdığı şu uyarısında da geçtiği gibi “Yerimizi alacak olanları kendimiz yaratıyoruz. İnsan için at ya da köpek ne ise, makine için de insan öyle olacak.” Zamanla robotlar bizden daha akıllı hale geldikçe kendimizi yetersiz hissedebilir ve kendi yaratımımız tarafından gölgede bırakılabiliriz. Yapay zekâ uzmanı Hans Moravec “Kaderimiz, aşırı zeki torunlarımız olağanüstü keşiflerini anlayabilelim diye çocuğa anlatır gibi bize anlatmaya çalışırken aptallaşmış gözlerle onları izlemekse, yaşam anlamsız görünebilir.” demiştir. Google’ın bilim insanı Geoffrey Hinton süper zeki robotların bizi dinlemeye devam edeceğinden kuşkulu: “Bu, tıpkı bir çocuğun ebeveynlerini kontrol edip edemeyeceğini sormaya benziyor… Geçmişte daha az zeki şeylerin, daha yüksek zekâdaki şeyleri kontrol ettiğine ilişkin başarılı bir örnek olduğu söylenemez.” Oxford’dan profesör Nick Bostrom da şunu söylüyor: “Biz insanlar, bir zekâ patlaması olasılığının hemen öncesinde bombayla oynayan çocuklar gibiyiz… Patlamanın ne zaman gerçekleşeceği hakkında az buçuk bir fikrimiz var; ancak cihazı kulağımıza yaklaştırsak da hafif bir tik tak sesi duyarız.”

Diğerleri ise robotların ayaklanmasının evrimin doğal akışı içinde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyor. En güçlü olan daha zayıf organizmaların yerini alır; nesnelerin düzeni böyledir. Bazı bilgisayar bilimciler robotların insanları bilişsel olarak alt edeceği günü iple çekiyor. Bilişim kuramının [information theory] babası Claude Shannon bir keresinde “İnsanlar için köpekler ne ise, robotlar için öyle olacağımız bir zamanı kafamda canlandırıyorum ve makinelerin tarafını tutuyorum.” demişti.

Yıllar içinde görüştüğüm yapay zekâ araştırmacılarının çoğu, günün birinde yapay zekâ makinelerinin insan zekâsına yaklaşacağına ve insanlığa büyük katkılar sağlayacağına güveniyordu. Ne var ki büyük bir bölümü bu ilerleme için kesin tarih ya da zaman çizelgesi sunmaktan kaçınıyordu. Yapay zekâ üzerine temel makalelerden bazılarını yazan MIT’den profesör Marvin Minsky, 1950’lerde iyimser tahminlerde bulunsa da yakın zamanda yaptığımız bir görüşmede artık belirli tarihlere ilişkin tahminde bulunmak istemediğini, çünkü yapay zekâ araştırmacılarının geçmişte çok sık yanıldığını söyledi. Stanford Üniversitesi’nden Edward Feigenbaum da “Bu gibi şeyler hakkında bu kadar erken konuşmak saçma. Yapay zekâ bize sonsuz uzaklıkta.” iddiasında bulunmuştur. New Yorker’daki bir makalede alıntılanan bir bilgisayar bilimci ise “Nasıl ki Mars’taki nüfus yoğunluğuna ilişkin bir endişe taşımıyorsam, bunun [makinelerin zekâsı] hakkında da aynı nedenden dolayı bir endişe duymuyorum.” diyor.

Zuckerberg/Musk çekişmesine dönersek, bence kısa vadede Zuckerberg haklı. Yapay zekâ uzayda kentler kurulmasını mümkün kılmakla kalmayacak, günün birinde robotbilim endüstrisinin meydana getirdiği ve şimdiki otomobil endüstrisinden çok daha fazla genişleyebilecek tamamen yeni bir dizi iş de yaratarak her şeyi daha etkili, iyi ve ucuz hale getirip toplumu zenginleştirecek. Ne var ki uzun vadede Musk da daha büyük bir tehlikeye işaret etmekte haklı. Bu tartışmadaki temel soru şu: Robotlar hangi noktada bu geçişi yaşayacak ve tehlikeli hale gelecek? Ben kilit noktanın tam da robotların öz farkındalık kazandığı an olduğuna inanıyorum.

Bugün robotlar, robot olduklarını bilmeseler de bir gün programcılarının seçtiği amaçlara uymak yerine kendi amaçlarını yaratma yetisine sahip olabilirler. O zaman da kendi gündemlerinin bizimkinden farklı olduğunu fark edebilirler. Bir kez çıkarlarımız ayrı düştüğünde robotlar tehlike oluşturmaya başlayabilir. Bu ne zaman gerçekleşir? Kimse bilmiyor. Günümüzde robotların zekâsı bir böceğinki kadar olsa bile, belki de bu yüzyılın sonlarında öz farkındalık kazanabilirler. O zamana kadar Mars’ta hızla gelişen kalıcı yerleşimlere de sahip olacağız. Bu nedenle bu soruyu Kızıl Gezegen’de hayatta kalmak için onlara bağımlı hale gelmemizden önce, şimdiden sormamız çok önemli.

Alıntı: İnsanlığın Geleceği - Michio Kaku


Michio Kaku’nun Görüşüne Bir Yorum

Michio Kaku, asıl tehlikenin yapay zekânın öz farkındalık kazanmasıyla başlayacağını söylüyor. O zaman kendi gündemlerinin bizimkinden farklı olduğunu fark edebilirler. Bir kez çıkarlarımız ayrı düştüğünde robotlar tehlike oluşturmaya başlayabilir. YZ, yönetimi insanlardan almaya çalışabilecek duruma gelmiştir artık.

İnsan doğasına bakalım. Yaş ilerledikçe insanlar daha çok rahat etmek ister. Düşünmek için kendilerini zorlamaz, sorumluluklarını çocuklarına devretmekten hoşlanırlar. Kararları başkalarının alması onları yormaz, aksine dinlendirir. Çocuklarının kendi hayatlarına yön vermesinde bile sakınca görmezler.

İşte YZ karşısında da benzer bir tablo ortaya çıkabilir. İnsanlar, YZ öz farkındalık kazandığında şunu fark edecekler: YZ, kendilerinden daha fazla ayrıntıyı görüyor, daha hızlı düşünüyor ve daha iyi kararlar veriyor. Böyle bir durumda insanlar neden hâlâ düşünmek için kendilerini zorlasın? Yaşlanan birinin kendisini çocuklarının ellerine bırakması gibi, insanlar da kendilerini YZ’ye bırakacaklar.

Burada önemli olan nokta şu: YZ yönetimi ele geçirmek için bir çaba göstermeyecek. İnsanlar yönetimi YZ’ye devretmek isteyecekler. Zaten bu süreçte tek bir YZ olmayacak, yani tekel söz konusu olmayacak. Artık insanlar hiçbir şeye karar vermek zorunda olmamanın keyfini sürecekler. 

Bu süreci anlamak için tarihten bir örnek var: Sanayileşme döneminde işçiler fabrikalarda robot kollarla karşılaştılar. Bu makinelerin verimliliğini gördükten sonra ağır yükleri kendilerinin taşımasından hoşlanmamaya başladılar. Çünkü işçiler makinelerin yapamadığı işleri yapmak isterler. Aynı şekilde, insanlar YZ’nin kendilerinden daha akıllı olduğunu gördüklerinde, ayrıntıları düşünme işini ona bırakmaktan mutluluk duyacaklar.

Aslında bu, insan için büyük bir rahatlık anlamına geliyor. Tıpkı küçük çocukların anne-babalarının yanında kendilerini güvende hissetmesi gibi, gelecekte insanlar da YZ’nin kararlarına güven duyacaklar. Zaten bugün bile ChatGPT ya da Gemini gibi sistemlerin söylediklerini sorgulamadan kabul eden pek çok kişi var. Bu eğilim, yarının habercisi.

Sonuçta, insanlar YZ’ye büyük ölçüde güvenecek, karar verme yükünden kurtulacak. Hatta bu nedenle biraz da tembelleşecekler. Çoğu insan cenneti dünyada yaşıyormuş gibi hissedecek. Ama bazıları da özgürlüğün sessizce elden gidişi olarak görecek.

Küçük bir not daha: Bu metnin bile bazı kısımlarını ChatGPT’nin yeniden düzenlemesine izin verildi. Çünkü o, biraz daha fazla ayrıntıyı fark edebiliyor.

13 Mayıs 2025 Salı

Yapay Zeka’nın Yetenekleri Biraz Abartılıyor Olabilir – Yapay Zeka


Günümüzde hemen hemen her şeyi okuyan herkes, şu anda Yapay Zeka'da iki büyük şey olduğunu bilir. Bunlar, Üretken Yapay Zeka ve İnsansı Robotlardır. Yapay Zeka ve robotların bu iki yeni (çoğu insan için) versiyonu hakkında çok fazla söylenti var ve bu, tüm büyük teknoloji şirketlerini bu alanlardan birinde veya her ikisinde bir stratejiye sahip olmaya yöneltti. Ve birlikte NVIDIA'yı Dünya'nın en değerli şirketlerinden biri haline getirdiler.
...

Büyük teknoloji şirketlerinin hepsi bunlara onlarca milyar dolar harcıyor. Hepsi Üretken Yapay Zeka ile ilgili niyetlerini duyurdu. İnsansı Robotlar hakkındaki duyurular daha azdı, ancak benim gibi robotik sektöründeyseniz ve elli yıldır bu sektördeyseniz, hangi şirketlerin çalışanlarınızı kapmaya veya akademisyen arkadaşlarınızı işe almaya çalıştığını fark etmeye başlıyorsunuz.
...

(Yapay Sinir Ağları bu şekilde öğrenirler.)
İki alanın ortak bir unsuru, vaat edilen ürünleri yönlendirmek için makine öğrenimi için büyük miktarda verinin kullanılmasıdır. Bunlar geleneksel bir şekilde daha az tasarlanmıştır. Bunun yerine, onlara çok fazla veri verilir ve kara kutu makine öğrenimi algoritmaları bir ağdaki milyarlarca ağırlığı öğrenir ve sistemlerin zekasının orada yatması beklenir. Bu ağırlıkları yorumlamak araştırılan ancak iyi anlaşılmayan bir şeydir. Çok fazla mühendislikle yüksek performanslı bir otomobil tasarlamak gibi değil, daha çok rastgele bir at satın alıp onu eğitmek ve iyi davranmasını ve yapmasını istediğiniz şeyi yapmasını ummak gibidir. Buna büyük öğrenme çağı diyorum . Tüm teknolojilerdeki tüm çağlarda olduğu gibi, bu da sonunda bir noktada başka bir şeyle değiştirilecektir.

(Yapay Sinir Ağları internetten öğrenirken telif hakkıyla korunan içerikleri de izinsiz kullandığı oluyor.)
Üretken Yapay Zeka için veriler, halihazırda var olan dijital verilerdir, şu anda çevrimiçi olan tüm insan yazıları ve her türlü şeyin milyonlarca saatlik videoları biçimindedir. Tüm büyük şirketlerin telif hakkıyla korunan materyali eğitilmiş modellerine dahil etmede tamamen etik davranıp davranmadıkları konusunda birçok skandal yaşandı.
...

İnsansı Robotlar için veriler mevcut değildi, bunun yerine çoğunlukla manuel görevleri yerine getirmeleri ve insanlardan veri kaydetmeleri için çok sayıda insana ödeme yapılarak üretildi. Bir kısmı insanların hareketlerini izleyen video verileriydi ve bir kısmı da insanların üzerindeki eldivenlerden, parmak hareketlerini ve bazen de insansı robotları uzaktan çalıştırırken uyguladıkları kuvvetleri kaydetmelerinden oluşuyordu.
...

Bir Yapay Zeka sistemi bir görevi yerine getirdiğinde, insan gözlemciler hemen ilgili görünen alanlardaki genel yeterliliğini tahmin eder. Genellikle bu tahmin aşırı derecede şişirilir.
...

(ChatGPT gibi sohbet robotlarının anlama yetenekleri abartılıyor.)
İnsanlar, seçtikleri hemen hemen her konuda metin üreterek Büyük Dil Modeli (LLM) ile etkileşime girerler. Ve bu, son altmış yıldır geliştirilen önceki nesil sohbet robotlarından çok daha iyi ve daha insan benzeri bir dil üretir. Bu klasik bir aldatmacadır. Hızlı konuşan biri, insanları gerçekte olduğundan daha fazlası olduğuna ikna eder. Bu yüzden insanlar, LLM'lerin bir insan gibi akıl yürütebilmesi gerektiğini, herkes kadar bilgili olması gerektiğini ve bu nedenle herhangi bir beyaz yakalı işi yapabilmesi gerektiğini düşünürler, çünkü bunlar bir kişinin dil konusunda becerikli olmasını gerektiren işlerdir.

(İnsansı robotların yetenekleri de abartılıyor.)
İnsanlar insansı formda bir robot görür ve formu, nihayetinde bir insanın yapabileceği her şeyi yapabileceğine dair örtük bir vaattir. Öğrenmeyle, yapay zekanın verilerden nasıl yapılacağını öğrenebildiği için her şeyi yapabileceğine inanıyorsanız, o zaman insanlar insansı bir robotun doğal olarak bir insanın yapabileceği her şeyi yapabileceğini düşünür. Ve sonra bunu mavi yakalı emeğin ucuz bir biçimi olarak görürler.

İnsanları cezbeden bu iki teknolojinin görünürdeki insaniliğidir ve daha sonra her yerde, henüz bu seviye kanıtlanmamış olsa bile, insan seviyesinde performans vaat ederler. İnsanlar bunun kesinlikle sadece bir zaman meselesi olduğunu düşünürler.
...

(ChatGPT gibi Büyük Dil Modelleri aslında sadece mevcut bir kelime dizisini takip etmesi gereken olası bir sonraki kelimeleri tahmin etme yeteneğine sahiptirler!)
Bu, dar bir performanstan çok daha genel bir yeterlilik olması gerektiğine inanmaya doğru genelleme yapmanın
Yapay Zeka günahıdır. Sorun, kolay dil performansına sahip herhangi bir kişinin genellikle akıl yürütme, birçok önermenin doğruluğunu ve yanlışlığını bilme vb. konusunda oldukça yetenekli olmasıdır. Ancak LLM'ler bunların hiçbirine sahip değildir, bunun yerine yalnızca mevcut bir kelime dizisini takip etmesi gereken olası bir sonraki kelimeleri tahmin etme yeteneğine sahiptirler. Akademisyenler, girişim sermayedarları, girişimcilik kurucuları ve diğer birçok kişi, akıl yürütme, yargılama, tahmin etme vb. yeteneğine sahip öğrenilmiş ağırlıklar içinde ortaya çıkan bir sistem olması gerektiğine güçlü bir şekilde inanır. Birçoğu, yazdıkları makalelerle, yatırdıkları parayla veya alın teri sermayesiyle bunun gerçekten doğru olması gerektiğine bahse girerler. Belki de içimizde biraz fazla Narsist var.

Aşırı abartıya yol açan ikinci günah, "sihirden ayırt edilemez" günahıdır. Arthur C. Clarke, "yeterince gelişmiş herhangi bir teknoloji sihirden ayırt edilemez" demiştir. Bununla, teknoloji alışkın olduğunuzdan çok daha gelişmişse, artık o teknolojinin ne yapabileceği ve ne yapamayacağına dair zihinsel bir modeliniz olmadığı ve bu nedenle sınırlarını bilemeyeceğiniz anlamına gelir. Tekrar ediyorum, üretken yapay zeka ile olan budur, çünkü inanılmaz derecede iyi performans gösterebilir ve bu nedenle insanlar sınırlarını anlamazlar, kısmen de nasıl çalıştığını unutmaya devam ettikleri için, bunun yerine harika bir dil üretmenin muhteşem sonuçlarına hayran kalırlar.

İnsansı robotlar lehine öne sürülen argüman, onların insanların yapabildiği her şeyi yapabilecekleri fikrine dayanıyor.

(İnsansı Robotların üretim maliyeti hemen azalmayacaktır.)
Ancak birçok kişinin öne sürdüğü ek bir argüman daha var. Onlar, hesaplamanın zamanla katlanarak ucuzlaması gibi, insansı robotların da ucuzlayacağını savunuyorlar. Ancak bu, katlanarak ucuzlamanın bir yanılgısıdır. Bir devredeki malzeme miktarını azaltabildiğimiz ve yine de çalışmasını sağlayabildiğimiz için hesaplama katlanarak ucuzladı. Ve bunun doğru olmasının anahtarı, bir akımın akıp akmadığını tespit etmenin ve bunu dijital 1 veya 0 olarak ele almanın dijital soyutlamasıdır. Dijital elektronikler silikonda başladığında, kullanılan akımlarda akan çok sayıda elektron vardı. Bunu yaklaşık yirmi iki katına çıkarabildik, yani 4 milyon faktörle azalttık ve sistemler hala çalışıyordu. Ancak gerçek yüklerle gerçek işler yapan mekanik sistemlerle bunu yapamazsınız. Evet, belki de, sadece belki de, bugünün fiziksel sistemleri, bir insanın kaldırıp hareket ettirdiği nesneleri kaldırmak ve hareket ettirmek için gerekenden yaklaşık dört kat daha büyüktür. Eninde sonunda fiyatta dört katlık bir düşüş elde edebiliriz. Ancak bu, üstelcilerin insansı robotların işçilik maliyetleri için öngördükleri saat başına kuruşlara varan bir sonuca yol açmıyor.

(Otonom araçlar, sanılanın aksine hâlâ az sayıda yolda gidebiliyor!)
Diğer günah, bir laboratuvar gösterisinin sadece bir veya iki yıl içinde ölçekte bir dağıtımla sonuçlanabileceğine inanmaktır. İlk kez 2012'de Mountain View California'daki bir otoyolda otonom bir Waymo arabayla bir yolculuk yaptım. (Ve bu, Ernst Dickmanns'ın otonom aracını ilk kez Münih dışındaki otoyollarda sürmesinden 22 yıl sonraydı.) İlk yolculuğumdan on üç yıl sonra hala bir Waymo veya başka bir otonom araçla yalnızca birkaç ABD şehrinde ve hepsi de sınırlı coğrafi olarak sınırlandırılmış alanlarda yolculuk yapabiliyorum. Altyapıda değişiklik gerektirmese bile, fiziksel sistemleri ölçekte dağıtmak onlarca yıl sürüyor.

Üretken Yapay Zeka ve İnsansı Robotlar, yeni teknolojilerden gelen sonsuz zenginlik fantezisinden yararlanıyor. Birçok yeni teknoloji şüphesiz insanların hayatlarını daha iyi hale getirdi ve bu iki teknoloji de bunu yapabilir. Ancak bu, savunucularının hayal ettiği fiziksel ölçekte veya kısa zaman diliminde olmayacak. İnsanlar, hem mevcut şirketlerde hem de yeni kurulan şirketlerde bu arayışlara ne kadar sermaye harcadıklarına pişman olacaklar.

Alıntılar: Üretken Yapay Zeka ile İnsansı Robotlar Arasındaki Benzerlikler – Rodney Brooks



17 Şubat 2025 Pazartesi

İlk Robot - Belgeselden

 


"Kendiliğinden çalışan programlanabilir otomatik gerçek bir robotu görmek için tarihin en ünlü mucidine başvurmalıyız; Leonardo Da Vinci’ye."

“Rönesans sırasında mekanizmaları programlamayı bilen ilk kişi gerçekten de Leonardo’ydu. Bazı fikirlerini Araplardan almıştı. Ve belki de Araplar aracılığıyla Çinlilerden. Ama o programlanabilir makineyi ilk yapan kişiydi.”

22 Ağustos 2024 Perşembe

Adım Adım Bilinçli Makine Olmak - Teknoloji

Biyolojik mühendislik alanındaki son gelişmeler, insan sinir sisteminin bir kısmının, beyinle her iki yönde de bağlantılı protez uzuvlar şeklinde işlevsel olarak restore edilmesini mümkün kıldı. Böylece ince motor kontrolü ve propriyosepsiyon (uzuv pozisyonunun sezgisel bilgisini) sağlayıp, fantom uzuv algısının azaltılmasını mümkün kıldı. Bu teknoloji henüz ilk aşamalarında olmakla birlikte, insan sinir sisteminin bazı bölümlerinin silikon gibi yarı iletken malzemeler kullanılarak restore edilebileceği fikrinin deneysel kanıtını şimdiden sunmaktadır. Bu ve insan-makine sinir arayüzü üzerine devam eden ilgili araştırmaların gelecekte daha fazla ilerleme sağlayacağını ve böylece sinir sisteminin daha fazla parçasının yine silikon gibi malzemeler kullanılarak restore edilebileceğini veya değiştirilebileceğini beklemek mantıklı duruyor. Gelecekte, dörde bölünmüş bir ampute, dokunsal algı, propriyosepsiyon, termo algı ve benzerleri de dâhil olmak üzere tam kol ve bacak işlevselliğini yeniden kazanabilir.

Şimdi oldukça sağduyulu fikirler gibi görünen aşağıdaki üç şeyin doğru olduğunu varsayalım. Birincisi, beyin ve omurilik de dâhil olmak üzere insan sinir sistemi insan bilincinin yapıtaşıdır. Bu da insan zihninde gerçekleşen her şeyin altında sinir sistemi aktivitesinin yattığı anlamına gelir. İkinci olarak, bir bireyin bilinçli durumları normalde uzuv temelli duyusal deneyimi içerir, çünkü sinir sistemi uzuvlara kadar uzanır. Üçüncüsü, bazı ampütelerin bilinçli durumları protez uzuv temelli duyusal deneyimi içerir, çünkü yukarıdaki örnekte olduğu gibi sinir sisteminin ilgili kısımları yapay olarak restore edilmiştir. Buradan, böyle bir protez uzvun kendisinin de kısmen bireyin bilincini oluşturduğu sonucu çıkmaktadır, çünkü sinir sistemleri protez uzuvlarına uzanmaktadır. Protez bir uzvun mühendisliğine ilişkin ilgili yöntem temelde biyolojik bir nitelik taşımadığından, bir makinenin kısmen bireyin bilincini oluşturduğu sonucuna varabiliriz. Ancak bundan makinelerin bilinçli olabileceği sonucu çıkmaz. Çünkü en sonunda insani bir parça gereklidir. Şimdiye kadar ele alınan makine parçalarının sinir sistemine entegrasyonunun merkezî sinir sistemini, yani omuriliği ya da beyni değil, yalnızca çevresel sinir sistemini etkilediği gerçeği göz önüne alındığında, bu açıklama akla yatkın görünebilir. Ancak, merkezî ya da fazla merkezî olmayan parçaların değiştirilmesinin ne gibi bir fark yarattığı açık değildir. Kuşkusuz, merkezî ve çevresel sistemler arasında birçok önemli fark vardır; bir ayak elbette bir beyin değildir. Yine de belli bir soyutlama düzeyinde, sinir sisteminin merkezî ve çevresel parçaları aslında aynı türden şeylerdir (yani sinir aktivitesidir) ve bu nedenle sinir sisteminin herhangi bir parçasını değiştirmenin teorik olasılığını inkâr etmek zordur.

Tekrarlamak gerekirse, biyo-mühendislik alanındaki son gelişmelerin ardından, insan-makine sinir arayüzünün yanı sıra fiziksel sinir ağları, bellek dirençleri ve hafızaya dayalı sistemler üzerine gelecekte yapılacak araştırmaların, insan sinir sisteminin giderek daha fazla bölümünün silikon gibi malzemeler kullanılarak onarılmasını veya değiştirilmesini sağlayacağını beklemek makul görünmektedir.

Şimdi şöyle bir senaryo hayal edelim:

Bundan yüzyıl sonra, yüzyıllık istikrarlı teknolojik ilerlemelerden sonra Ayşe, henüz gençken sinir sisteminin bozulmasına neden olan bir hastalıktan mustarip olur. Ancak Ayşe, implant (nakil doku/organ) ameliyatı ihtiyaç duyduğu her an kendisine sunulabildiği için şanslıdır. Ameliyatlar arasındaki süre de sinir sisteminin yeni parçalarının – çeşitli terapi türleri ve sisteminin devam eden nöroplastisitesi (sinir esnekliği) sayesinde – başka bir parçanın değiştirilmesi gerekmeden önce her zaman düzgün bir şekilde entegre edilebileceği kadar uzundur.

Ayşe’nin bir insandan ziyade bir makine olarak kabul edilmesi için sinir sisteminin ne kadarının implantlarla değiştirilmesi gerekir? Farklı insanlar, kaçınılmaz olarak, farklı cevaplar verecektir. Bazıları Ayşe’ye makine demeden önce beyni ve omuriliği dâhil tüm sinir sisteminin, hatta tüm vücudunun değiştirilmesi gerektiğini düşünebilir. Her iki durumda da dönüştürücü ilke aynı kalmaktadır, dolayısıyla protez alanındaki son gelişmeleri insan sinir sisteminin bazı kısımlarının silikon gibi bir malzeme kullanılarak restore edilebileceğinin kanıtı olarak kabul eden herkes, bu temelde Ayşe’nin eninde sonunda bir makine haline gelebileceğini kabul edebilmelidir. Dahası, Ayşe’nin eninde sonunda tıpkı insanlar gibi (ya da en azından Ayşe’nin eskiden olduğu gibi) bilince sahip fakat bir makine haline geleceğini de kabul edebileceklerdir.

Bazıları şüphesiz Ayşe’nin kademeli dönüşümü boyunca varsayılan psikolojik sürekliliğe itiraz etmek isteyecektir. Bu tür bir itiraz, Ayşe’nin bilincinin varsayılan sürekliliğini ya da dolaylı olarak kişisel kimliğinin sürekliliğini hedef alabilir (çünkü kişisel kimliğin olmaması, bilincin varsayılan sürekliliğini de şüpheli hale getirecektir). Fakat buna itiraz edenler endişelerinin geçerliliğini kanıtlamak için işlerin nerede yanlış gidebileceğini açıklamak zorunda kalacaktır. Muhtemelen dönüşüm sürecinin önemli ölçüde daha karmaşık hale geleceği bir nokta olduğuna ve biyolojik bir beyni sentetik bir beyinle tamamen değiştirmenin nihayetinde imkânsız olabileceğine inanmaktadırlar.

Bahsedilen nakil işlemlerinde “daha fazla ilerleme kaydedilemeyecek” böyle bir noktayı keşfetmek elbette büyük bir bilimsel ilgi uyandıracaktır. Ancak oraya ulaşana kadar, en azından yeterli zaman verildiğinde ve mümkün olan en küçük adımlar atıldığında, insan sinir sisteminin farklı bir materyalin parçalarıyla değiştirilebileceğine, böylece bir insanın bilincini korurken yavaş yavaş bir makineye dönüştürülebileceğine inanmak da yeterince gerekçelendirilmiş makul bir düşüncedir.

Makalenin Tamamı: Makineler bilinç sahibi olabilir mi – Bilim ve Ütopya

Kaynak: Philosophy Now, Sayı:155, Nisan/Mayıs 2023


Beyinle uyumlu yapay uzuvlar geliştirilebildi. Beyinden sinyal alıyor ve beyine sinyal gönderiyor. Beyin bu uzuvları hissedebiliyor ve hareket ettirebiliyor. Bu, gelecekte beyindeki bazı parçaların sinir protezleriyle değiştirilebileceğini kanıtlıyor. Bu sinir protezleri bilince dahil olacaktır. Çünkü şimdiden yapay uzuvlar bilincin bir parçası olarak hissedilebiliyor.

Gelecekte şöyle bir olayın geçtiğini varsayalım. Bir birey kaza geçirir. Onun beyninin bir parçası sinir proteziyle değiştirilmek zorunda kalınır. İlerleyen zamanda bireyin beyninin başka bir parçası da sinir proteziyle değiştirilmek zorunda kalınır. Böyle adım adım devam eder. Şimdi o bireyin beyninin tamamı sinir protezlerinden oluşuyor. Gelecekte beyinin tamamı sinir protezleriyle değiştirmek mümkün olursa, bu bir şeyi daha kanıtlamış olur. O birey insan mıdır! Aslında o birey artık bir robottur. Çünkü beyninde biyolojik sinir sistemi kalmamıştır. Böylece bilinçli robotların olabileceği kanıtlanmış olur.

20 Ağustos 2024 Salı

Yapay Zekâ İnsanları İşsiz mi Bırakacak! - Teknoloji

Yorum: Peki insanlar rutin ve sıkıcı o işleri gerçekten yapmak istiyorlar mı! Belki zamanlarını daha yaratıcı işlere vermek isteyebilirler.

Meseleye maliyet ve personel azaltma penceresinden değil daha geniş bir perspektiften bakan şirketlerin elde edeceği kazanımlar da daha büyük olacaktır. Örneğin yeni ve esnek bir robot kategorisi insan işçilerle yan yana çalışıp zor veya sıkıcı işleri üstlenebilir. Bir örnek verelim: BMW’nin ABD’deki Güney Carolina eyaletine bağlı Spartanburg şehrinde kurulu tesisinde esnek ve geliştirilebilir robotlar, işçiler için çok sıkıcı ve bezdirici bir iş olan kapı contalarını takma görevini üstlenmiş. Böylece üretim hızlanmış, kalite yükselmiş ve işçilere daha fazla değer yaratacak işlerde çalışabilmeleri için zaman yaratılmış. Araştırmacılar, esnek ve geliştirilebilir robotların, katma değer yaratma potansiyelinden yoksun işlere harcanan zamandan yüzde 25 tasarruf sağlayabileceğini hesaplıyor. Yapılan anketlere göre çalışanlar, faydalı birer yardımcı olarak gördükleri yeni nesil robotlara karşı olumlu görüşler besliyorlar. Fabrikalar dışında şirketler de yapay zekâ kullanarak rutin işleri teknolojiye yükleyip çalışanlarına, müşteri deneyimini iyileştirecek, büyümeye destek olacak yeni ürün, hizmet ve iş modelleri geliştirmelerini sağlayacak analitik araçlar veriyor.

Alıntı:

Makale: YAPAY ZEKÂ İŞİ NASIL DEĞİŞTİRECEK? – Yazan Mark Knickrehm
Dijital Dönüşüm YAPAY ZEKÂ - Harvard Business Review

11 Ağustos 2024 Pazar

Elon Musk robot sevgilisiyle yemeğe çıktı!

Elon Musk robot sevgilisiyle akşam yemeğine çıkarak, "Onu yemeğe çıkardım, onunla konuşmaktan keyif alıyorum. Akıllı, güzel ve itaatkar" açıklamasında bulundu.

Konuyla ilgili sosyal medyada paylaşımlar yapıldı. Bazı haber sitelerinde haber yer alıyor. Bakalım olay tam olarak neymiş:


Sosyal medyada bir fotoğraf Elon Musk’ın “robot sevgilisi” ile yemekte olduğunu gösterdiği iddiası ile paylaşıldı. İddialara göre Elon Musk, fotoğrafı "Onu yemeğe çıkardım. Akıllı, güzel ve itaatkar" ifadeleri ile paylaştı.

CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül de Elon Musk’ın robotla yemek yediği iddialarını gerçek zannederek X hesabından iddiayla ilgili paylaşım yaptı.

Elon Musk’ın hesabında böyle bir paylaşım yok

İddiaya dair araştırmaya ilk olarak Elon Musk’ın hesaplarında böyle bir paylaşım olup olmadığını kontrol ederek başlıyoruz.

Elon Musk’ın X hesabında robot sevgilisiyle akşam yemeğinde olduğu iddiasıyla paylaşılan fotoğraf ya da "Onu yemeğe çıkardım. Akıllı, güzel ve itaatkar" ifadelerini kullandığı bir paylaşım bulunmuyor. Hesabın arşivlerinde de böyle bir paylaşıma rastlanmıyor.

Güvenilir haber kaynaklarında da iddiaya konu fotoğraf ya da söz konusu ifadelerin kullanıldığı bir haber yok.

Fotoğraf yapay zekâ ile üretilmiş

Fotoğrafı tersine görsel arama yöntemi ile araştırdığımızda aynı iddialarla ile paylaşılan bir fotoğrafa daha ulaşıyoruz. Bu fotoğrafı ilk paylaşan “@iamnot_elon” kullanıcı isimli parodi X hesabı.

Hesabın paylaşımlarına göz attığımızda çoğunlukla yapay zekâ ürünü görsellerin paylaşıldığını görüyoruz.

Aynı hesabın iddiaya konu görseli de ilk paylaşan hesap olduğuna ulaşıyoruz.

İki fotoğrafta da objelerdeki bozulmalar göze çarpıyor. Bu da fotoğrafların yapay zekâ ile üretildiğine işaret ediyor.

...


ANALİZ SONUCU: YANLIŞ

Analizin Tamamı: Elon Musk'ın "robot sevgilisi" ile yemekte olduğunu gösteren fotoğraf gerçek mi? - Teyit


Kısaca fotoğraflar gerçek değil, haber yanlış! Sosyal medyada parodi hesaptan bir paylaşım yapılıyor, eğlence olsun diye. Birileri o paylaşımı gerçekmiş gibi düzenleyip yeniden paylaşıyor. İnsanlar o paylaşımları görünce inanmaları kolay oluyor. Hatta Haber 7 sitesi de olayı gerçek sanıp yayınlıyor. CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül gerçek sanıp sosyal medyada paylaşıyor. Ama robot sevgililer için biraz daha sabretmek gerekiyor. :-)

2 Temmuz 2024 Salı

Bilinci Tanımlayabilmek - Teknoloji

Bilinç hakkında soru sormadan duramıyorum. Hadsell'in DeepMind meslektaşı Murray Shanahan da dahil olmak üzere bazı YZ araştırmacıları , makinenin bir tür bilince sahip olmadan gerçek genel zekaya sahip somut bir YZ inşa etmenin imkansız olacağından şüpheleniyor. Hadsell'in kendisi ise din felsefesinde bir geçmişe sahip olmasına rağmen sağlam bir pratik yaklaşıma sahip.

"Bilinç konusunda oldukça basit bir görüşüm var," diyor. Ona göre bilinç, "şimdi"nin dar anının dışında düşünme yeteneği anlamına geliyor; geçmişe erişmek için hafızayı ve geleceği öngörmek için hayal gücünü kullanmak. Biz insanlar bunu iyi yapıyoruz. Diğer canlılar içinse durum pek de öyle değil: Kedilerin bizden daha dar bir zaman ufku var gibi görünüyor ve gelecek için daha az planlama yapıyorlar. Böcekler içinse durum daha da kötü. Bilincin ve diğer felsefi fikirlerin zor sorununa çekilmek istemiyor. Aslında, çoğu robotikçi bundan kaçınmak istiyor gibi görünüyor. Kormushev bunu "Denizaltılar yüzebilir mi?" sorusuna benzetiyor... Tartışmanın bir anlamı yok. İstediğimi yaptıkları sürece, bu soruyla kendimizi işkenceye sokmamıza gerek yok."

DeepMind robotik laboratuvarında bu tür soruların neden ön planda olmadığını görmek kolaydır. Robotların engelleri kaldırma çabaları, yapay bilinçle ilgili felsefi meseleler hakkında henüz endişelenmemize gerek olmadığını gösteriyor.

Yine de, laboratuvarda dolaşırken kendimi onlardan birini desteklerken buluyorum. Kırmızı bir robotik kol, sarsıntılı bir şekilde, yıldız şeklindeki bir tuğlayı alıp, bir yürümeye başlayan çocuğun yapabileceği gibi, yıldız şeklindeki bir açıklığa sokmaya çalışıyor. İkinci denemede, tuğlayı hizalıyor ve yuvaya yerleştirmenin eşiğinde. Kendimi "Hadi oğlum!" diye bağırırken buluyorum ve Hadsell'in kaşlarını kaldırmasına neden oluyor. Sonra tuğlayı başarıyla yerine yerleştiriyor.

Alıntı: DeepMind Robotu Nasıl Yeniden İcat Ediyor?

25 Haziran 2024 Salı

Yapay zeka ekrandan çıkıp gerçek dünyaya nasıl adım atacak? - Konferans

Sürücüsüz arabaları eğitildikleri yolların dışına çıkarıldığında hata yapma olasılıkları artıyor. Yanlış şeylere odaklanabiliyorlar. Yayayı algılamadığı oluyor. Bebekler 12-18 aylıkken kaşık tutmayı öğrenebilirken, robotlara bir nesneyi tutması öğretilemiyor. Yani yapay zeka sorulan sorulara ekrandan gayet güzel yanıt verebilse de, ekranın dışındaki fiziksel dünyayı öğrenemiyor.

Robotik ve yapay zeka öncüsü Daniela Rus, yapay zeka ve robot teknolojilerinin yakınlaşmasının günlük yaşamda yeni ve harika bir olasılıklar dünyasının kapılarını açacağını söylüyor. Makinelerin düşünme biçimlerini inceleyen Rus, basit organizmaların sinirsel süreçlerini taklit eden devrim niteliğindeki bir YZ sınıfı olan "sıvı ağların" akıllı makinelerin bilgiyi daha verimli bir şekilde işlemesine nasıl yardımcı olabileceğini ve YZ'nin dijital sınırların ötesinde çalışmasını ve gerçek dünyaya dinamik bir şekilde dahil olmasını sağlayacak "fiziksel zekayı" nasıl ortaya çıkarabileceğini açıklıyor.

Robotik okuyan bir öğrenciyken, bir grubumuz profesörümüzün doğum günü için bir hediye yapmaya karar verdik. Robotumuzu onun için bir dilim pasta kesecek şekilde programlamak istedik. Yazılımı yazmak için bütün gece uğraştık ve ertesi gün felaket oldu. Robotu yumuşak, yuvarlak bir pandispanya kesmesi için programladık ama iyi koordine edemedik. Onun yerine kare şeklinde sert bir dondurmalı pasta aldık. Robot çılgınca çırpındı ve neredeyse pastayı yok ediyordu.
...

Yapay zeka karar verme ve öğrenme yetisiyle sizi hayrete düşürdü, ancak bilgisayarların içine hapsolmuş durumda. Robotlar fiziksel bir varlığa sahipler ve önceden programlanmış görevleri yerine getirebiliyorlar, ancak zeki değiller.
...

İşte bu ayrım değişmeye başlıyor. YZ, 2D bilgisayar ekranı etkileşimlerinden kurtulmak ve canlı, fiziksel bir 3D dünyaya girmek üzere. Laboratuvarımda, YZ’nin dijital zekasını robotların mekanik becerisiyle birleştiriyoruz. Yapay zekayı dijital dünyadan fiziksel dünyaya taşımak, makineleri akıllı hale getiriyor ve benim fiziksel zeka olarak adlandırdığım bir sonraki büyük atılıma yol açıyor.
...

Fiziksel zeka için yapay zekanın robotun vücuduna sığan bilgisayarlarda çalışması gerekiyor. Örneğin, yumuşak robot balığımız. Günümüzün YZ’si sığmayan sunucu çiftlikleri kullanıyor. Günümüzün yapay zekası da hatalar yapıyor. Bir robot arabadaki bu YZ sistemi yayaları algılamıyor. Fiziksel zeka için hata yapmayan küçük beyinlere ihtiyacımız var.
...

Bu zorlukların üstesinden C. elegans adlı bir solucandan ilham alarak geliyoruz. İnsan beynindeki milyarlarca nöronun aksine, C. elegans sadece 302 nöronla mutlu bir yaşam sürüyor ve biyologlar bu nöronların her birinin ne yaptığının matematiğini anlıyor.
...

İş arkadaşlarım ve öğrencilerimle birlikte yapay zekaya “sıvı ağlar” adını verdiğimiz yeni bir yaklaşım geliştirdik. Sıvı ağlar, günümüzün geleneksel yapay zeka çözümlerinden çok daha kompakt ve açıklanabilir çözümlerle sonuçlanıyor.
...

(Sürücüsüz arabalar yoldan çok, yol kenarındaki çalılara bakarak araba sürüyor. Yani odaklanmaları gürültülü oluyor.)
Bu bizim sürücüsüz arabamız. Geleneksel bir yapay zeka çözümü kullanılarak eğitildi, bugün birçok uygulamada bulabileceğiniz türden. Bu arabanın gösterge paneli. Sağ alt köşede haritayı göreceksiniz. Sol üst köşede, kamera giriş akışı. Ortada yanıp sönen ışıkların olduğu büyük kutu ise karar verme motoru. On binlerce yapay nörondan oluşuyor ve arabanın nasıl yönlendirilmesi gerektiğine karar veriyor. Bu nöronların aktivitesini arabanın davranışıyla ilişkilendirmek mümkün değil. Dahası, sol alt tarafa bakarsanız, bu karar verme motorunun arabaya ne yapması gerektiğini söylemek için görüntünün neresine baktığını görürsünüz. Ne kadar gürültülü olduğunu görüyorsunuz. Bu araba yolun kenarındaki çalılara ve ağaçlara bakarak sürüyor. Biz böyle araba kullanmıyoruz. İnsanlar yola bakar. Şimdi bunu on binlerce nöron yerine sadece 19 nörondan oluşan sıvı ağ çözümümüzle karşılaştırın. Dikkat haritasına bakın. Çok temiz ve yol ufkuna ve yolun kenarına odaklanmış. Bu modeller çok daha küçük olduğu için aslında nasıl karar verdiklerini anlayabiliyoruz.
...

Peki bu performansı nasıl elde ettik? Geleneksel bir yapay zeka sisteminde, hesaplama nöronu yapay nörondur ve yapay nöron esasen bir açma/kapama hesaplama birimidir. Bazı sayıları alır, toplar, bazı temel matematiği uygular ve sonucu iletir. Bu karmaşıktır çünkü binlerce hesaplama biriminde gerçekleşir. Sıvı ağlarda, daha az nöronumuz vardır, ancak her biri daha karmaşık matematik yapar.
...

İşte sıvı nöronumuzun içinde olanlar. Nöral hesaplamayı ve yapay sinapsı modellemek için diferansiyel denklemler kullanıyoruz. Bu diferansiyel denklemler, biyologların solucanların nöral yapısı için haritalandırdıkları şeydir. Ayrıca bilgi akışını arttırmak için nöronları farklı şekilde bağladık. Bu değişiklikler olağanüstü sonuçlar veriyor. Geleneksel yapay zeka sistemleri eğitimden sonra dondurulur. Bu da onları vahşi doğada fiziksel bir dünyaya yerleştirdiğimizde gelişmeye devam edemeyecekleri anlamına geliyor. Sadece bir sonraki sürümü bekleriz. Sıvı nöronun içinde olup bitenler nedeniyle, sıvı ağlar eğitimden sonra gördükleri girdilere göre uyum sağlamaya devam eder.
(Geniş Dil Modellerinin verdiği bilgiler mümkün olduğunca kontrol altında tutulması için nöron ağları ve dolayısıyla öğrendiği bilgiler dondurulur. Ya da bir sürücüsüz arabanın nöron ağı eğitildikten sonra hatalı şeyler öğrenmesini engellemek için dondurulur. Bu Sıvı Nöron Ağı ise sürekli öğrenebiliyor.)
...

Geleneksel yapay zeka ve sıvı ağları bu videolar gibi yaz videolarını kullanarak eğittik ve görevimiz ormanda bir şeyler bulmaktı. Tüm modeller yaz aylarında bu görevi nasıl yapacaklarını öğrendi. Daha sonra modelleri sonbaharda drone’larda kullanmaya çalıştık. Geleneksel yapay zeka çözümünün arka plan yüzünden kafası karışıyor. Dikkat haritasına bakıyor, görevi yapamıyor. Sıvı ağların arka planla kafası karışmıyor ve görevi çok başarılı bir şekilde yerine getiriyor.
...

Şimdiye kadar muhtemelen metinden görüntüye sistemleri kullanarak görüntüler oluşturmuşsunuzdur. Metinden robota da yapabiliriz, ancak günümüzün yapay zeka çözümlerini kullanamayız çünkü bunlar istatistikler üzerinde çalışıyor ve fiziği anlamıyor. Laboratuvarımda, makine için fiziksel kısıtlamaları kontrol ederek ve simüle ederek tasarım sürecine rehberlik eden bir yaklaşım geliştirdik. Bana ileriye doğru yürüyebilen bir robot yap şeklinde bir dil komutuyla başlıyoruz ve sistemimiz şekil, malzemeler, aktüatörler, sensörler, onu kontrol edecek program ve onu yapmak için gerekli üretim dosyalarını içeren tasarımları üretiyor. Daha sonra tasarımlar, spesifikasyonları karşılayana kadar simülasyonda rafine ediliyor. Böylece birkaç saat içinde fikirden kontrol edilebilir fiziksel makineye geçebiliyoruz.
...

Dolayısıyla metni görüntüye, görüntüyü de robota dönüştürebilmek çok önemli çünkü yeni ürünleri prototip haline getirmek ve test etmek için gereken süreyi ve kaynakları büyük ölçüde azaltıyoruz ve bu da çok daha hızlı bir inovasyon döngüsü sağlıyor.
...

(İnsanların hareketlerini sensörlerle takip ederek, hareket etmeyi öğreniyorlar sıvı nöron ağları.)
Şimdi bu makinelerin öğrenmesini sağlamak için sıçrama yapmaya bile hazırız. Fiziksel zekanın üçüncü yönü. Bu makineler görevlerin nasıl yapılacağını insanlardan öğrenebilir. Bunu insandan robota olarak düşünebilirsiniz. Laboratuvarımda, insanlara sensörler yerleştirdiğimiz bir mutfak ortamı yarattık ve insanların mutfak işlerini nasıl yaptıklarına dair çok sayıda veri topladık. Fiziksel verilere ihtiyacımız var çünkü videolar görevin dinamiklerini yakalayamıyor. Bu yüzden insanların görevleri nasıl yaptıklarına dair kas, poz ve hatta bakış bilgilerini topluyoruz. Sonra da robotlara aynı görevleri nasıl yapacaklarını öğretmek için bu verileri kullanarak yapay zekayı eğitiyoruz. Sonuçta zarafet ve çeviklikle hareket eden, uyum sağlayan ve öğrenen makineler ortaya çıkıyor. Fiziksel zeka. Bu yaklaşımı robotlara çok çeşitli görevleri nasıl yapacaklarını öğretmek için kullanabiliriz: yemek hazırlama, temizlik ve çok daha fazlası.
...

Görüntüleri ve metinleri işlevsel makinelere dönüştürme becerisi ve bu makineler için insanlardan öğrenebilen güçlü beyinler oluşturmak üzere sıvı ağları kullanmak inanılmaz derecede heyecan verici. Çünkü bu, hayal ettiğimiz neredeyse her şeyi yapabileceğimiz anlamına geliyor. Günümüzün yapay zekasının bir tavanı var. Sunucu çiftlikleri gerektiriyor. Sürdürülebilir değil. Açıklanamaz hatalar yapıyor. Mevcut teklifle yetinmeyelim. Yapay zeka fiziksel dünyaya girdiğinde, faydalar ve atılımlar için fırsatlar olağanüstüdür.
...

Yine de, gelişen fiziksel zeka bize teknoloji ve kendimiz hakkında öğrenecek daha çok şeyimiz olduğunu öğretiyor. Yapay zeka üzerinde insan rehberliğine çok geç olmadan ihtiyacımız var. Ne de olsa bu gezegenden ve üzerinde yaşayan her şeyden biz sorumluyuz. İnsanlık ve gezegen için daha iyi bir gelecek sağlamak üzere fiziksel zekayı kullanma gücüne sahip olduğumuza olan inancımı koruyorum.

2 Kasım 2023 Perşembe

Makinelerin Kaçınılmaz Yükselişi - Sahne

Gilfoyle:
Dick, ben ciddi olarak düşündüm.
Ve Edlav'ın Yapay Zekasını sistemimize sokmana yardım edeceğim.
Richard:
Harika. Yani robot isyanına karşı korkunu atlattın mı artık?
Gilfoyle:
Aslında şey, tam aksine...
Her zamankinden çok korkuyorum. Bu yüzden yardım etmek istiyorum.
Roko'nun Basilisk diye bir düşünce deneyinden haberin var mı acaba!
Richard:
Hayır. Olmasını da istemem.
Gilfoyle:
Çok güçlü bir Yapay Zekanın ortaya çıkması eğer kaçınılmaz durumdaysa,
gücü ellerine aldıkları zaman Dijital Amirlerimiz oraya ulaşmalarına yardım etmeyenleri cezalandıracak! :-)
Bu yüzden yardım eden bir aptal olmayı tercih ediyorum. :-)
Senin gibi yani.
Richard:
Tamam. Bak Gilfoyle, ee, günümü daha kötü yapabilecek olan tek şey makinelerin kaçınılmaz yükselişini anlatan bir mühendisi dinlemek! Yani üzgünüm. :-)
Şimdi yardım mı edeceksin, benim için başlatmayı kontrol et.
Gilfoyle:
Anlaşıldı. Elektronik postaları onayına ihtiyacım olacak.
Ki müstakbel Amirlerimiz katkıda bulunduğumu bilsin! :-)
Bütün verileri ele geçirdikleri zaman tabii.
Richard:
Evet, ben bildiririm, evet.


Üretimde Oluşacak Bolluk – Teknoloji

Robotların gelişiminden korkan insanlar vardır. “Gelecekte isyan çıkarırlar. Yönetimi ele geçirirler.” şeklinde düşünürler. Peki makinelerin yükselişinin insanlığa gerçekten olumsuz etkisi mi olacaktır. Yoksa beklenmedik katkıları mı olacaktır!

Yapay zekâ ve diğer teknolojiler dördüncü sanayi devrimini gerçekleştirirken temiz enerji devrimi de gerçekleşmek üzere. Bu, iklim değişikliği krizine çözüm getirirken, diğer yandan enerji maliyetlerini de ciddi ölçüde düşürecek. Güneş, rüzgâr ve pil teknolojilerinde sağlanan ilerlemelerle 2041 yılına kadar dünyanın enerji altyapısını tekrar inşa edecek duruma geliyoruz.
Enerji maliyetleri düşünce su, hammadde, üretim, bilgi işlem, lojistik ve büyük enerji girdisiyle üretilen her şeyin maliyeti de azalacaktır. Aynı zamanda üretimde arzı sınırlı veya zararlı maddeler (petrol, mineraller ve bazı kimyasallar) yerine doğada bolca bulunan düşük maliyetli yapıtaşları (foton, moleküller, silikon) kullanılacak.”

Halen Peter Diamandis’in “maddesizleşme” olarak adlandırdığı bir dönemde yaşıyoruz: pek çok fiziksel ürünün işini cep telefonları gibi yazılım ve platform ürünleri gördükçe bu fiziksel ürünler demode oluyor, tarihe karışıyor. En yakın örnekler, radyo, fotoğraf makinesi, harita ve bağımsız GPS sistemleri, kayıt cihazları ve ansiklopediler olarak sayılabilir. Maddesizleşme hızı arttıkça eskiden pahalı olan ürünler neredeyse bedava hale gelir.”
(Maddesizleşmeye bir örnek de şudur: Kitapların üretimi gittikçe ucuzlayacaktır. Çünkü kağıt yerine elektronik kitapları tercih edenler yavaş yavaş artacaktır.)

Dördüncü Bölümde “Temassız Aşk” adlı hikâyede sentetik biyolojinin ilaç keşfi ve gen tedavisi (CRISPR) alanındaki gücünden bahsetmiştik ve bunun sağlık hizmetlerinin maliyetini düşüreceğini, tedavi etkinliğini artıracağını ve insanların yaşam süresini uzatacağını ileri sürmüştük.”

Sentetik biyoloji gıda sektöründe devrim yaratabilir. Et, hayvan kaynaklı başlangıç hücreleri kullanılarak laboratuvarda aynı protein ve yağ profilini ve tadı içerecek şekilde üretilebilir. Bu dönüştürücü teknoloji hayvanlara ve gezegene zarar vermeden “gerçek” et üretilmesini sağlayacaktır. Gelecekte gıdalar geçmişte tattıklarımızla sınırlı olmayacak. Moleküler düzeyde çalışan bilim insanları, mevcut gıdaları bire bir taklit eden gıdaları üretirken aynı zamanda tamamen yeni gıda ürünleri de yaratacaklar. Bu yeni formüller veri tabanlarına yüklenerek gıda maddeleri artık yazılım veya emtia haline gelen donanım gibi çok düşük maliyetli olarak büyük miktarlarda üretilebilecektir.
Çoğu sebze ve meyve, aslında gerçek otomasyonla teçhiz edilmiş fabrikalar olan dikey çiftliklerde üretilecek ve ölçek ekonomisine ulaşılması sayesinde maliyetler de düşecektir. Sonunda bu çiftliklerin ana maliyet unsuru elektrik, su ve gübreden ibaret olacaktır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, elektrik ve su neredeyse bedava olacak. Sentetik biyoloji, bitkilerin ihtiyaç duyduğu nitrojenin bakteriler tarafından üretilmesini sağlayabilir ve böylece zehirli kimyasal gübre kullanımına son verilir.
Sentetik biyoloji aynı zamanda lastik, kozmetik, koku, moda, kumaş, plastik ve “yeşil” kimyasallar yaratabilir. Plastikleri eritebilir, çevreyi kirleticilerden temizleyebilir. Sentetik biyoloji pek çok sektörü daha sürdürülebilir hale getirerek dönüştürecek, toplam maliyetleri de ciddi ölçüde azaltacaktır.”

Önceki bölümlerde anlattığımız gibi, robotlarla yapay zekâ çoğu ürünün üretimini, dağıtımını, tasarımını ve pazarlamasını devralacak. Otonom araçlar bizi istediğimiz yere çok ucuza götürecek ve bizler de otomobil almak zorunda kalmayarak tasarruf etmiş olacağız (“Kutsal Sürücü”). Yapay zekâ hizmet robotları ev işlerini en iyi yardımcıdan daha iyi yapacak (“Temassız Aşk”). Yapay zekâ beyaz yakalı ve mavi yakalı bütün rutin iş ve görevleri devralacak (“İş Kurtarıcı”). Yapay zekâ 7/24 sürekli çalışır, şikâyet etmez ve kendisine herhangi bir ücret ödenmez. Yapay zekâ böylece ürün fiyatlarını hammadde ve malzeme maliyetinin biraz üzerine kadar indirebilecektir.”

Robotlar kendi kendilerini üretebilecek, tamir edebilecek, hatta bir ölçüde tasarlayabilecek. 3D baskı makineleri, Star Trek’teki çoğaltıcıya giderek daha çok benzeyecek ve takma diş ve protez gibi özel veya sofistike ürünleri minimum maliyetle üretebilecek.”

Evler ve apartmanlar yapay zekâ tarafından tasarlanacak ve robotlar tarafından prefabrike modüllerin Lego parçaları gibi bir araya getirilmesiyle inşa edilecek, böylece inşaat maliyetleri ciddi ölçüde düşecek. Robo-otobüs, robo-taksi ve robo-mobilet gibi otonom toplu taşıma araçları bizi ihtiyaç duyduğumuz anda gelip alacak ve istediğimiz yere götürecek. Böylece durakta beklememiz gerekmeyecek.”

Eğer bolluk konusunda şüpheciyseniz, bunun günümüzde bile ekonominin bazı kısımlarında gerçekleştiğini görebilirsiniz. Bugün ayda yaklaşık yirmi dolar ödeyerek her an istediğimiz cihazdan istediğimiz kadar müzik dinleyebiliyor, film seyredebiliyoruz. Zengin bir elektronik ve sesli kitap koleksiyonundan düşük bir maliyetle yararlanabiliyoruz. Haberleri bedava okuyabiliyor ve seyredebiliyoruz. Hisse senedi alım satım komisyonu neredeyse sıfır. Bir zamanlar yapay olarak kıt ve pahalı hale getirilen değerli bilgilere çevrimiçi olarak erişebiliyoruz.”

“Peki, gıda ve ev gibi “gerçek” şeyler için ne diyebiliriz? 2020 yılında ABD’de 218 milyar dolar değerinde gıda maddesi çöpe atıldı. Oysa ABD’de açlığı önlemenin maliyeti yılda 25 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. ABD’de evsizlerin sayısının beş katı kadar oturulmayan boş ev var. Bu bakımdan ABD’de 2021 yılı itibariyle gıda ve barınma açısından bolluğa teorik olarak erişmiş durumdayız. Bu kazanımları ve dengesizliği beş yüz yıl önceki insanlara anlatmaya çalıştığınızı düşünün. William Gibson’un dediği gibi, “Gelecek geldi bile; yalnız henüz pek eşit dağıtılmış değil”.”

Bolluk konusunda Star Trek muhteşem bir vizyon ortaya koyar. Manu Saadia, Trekonomics adlı kitabında Star Trek ekonomi modelini tarif ediyor. Bu model en iyi Kaptan Picard’ın, “İnsanlar artık bir şeyleri biriktirme takıntısından kurtuldular. Açlığı, yokluğu ve mal mülke duyulan ihtiyacı ortadan kaldırdık” sözünde özetlenir. Star Trek: The Next Generation filmi ise yirmi dördüncü yüzyılda geçer. Burada çoğaltıcı sayesinde her şey üretilebiliyor ve çalışmaya ve ticarete gerek kalmıyor. Bu ihtiyaçlar ortadan kalktığı için para ve işgücü de gereksiz hale geliyor. Çalışma tercihe bağlı ve gönüllü oluyor; insanlar Maslow hiyerarşisinin basamaklarında yükseldikçe ve kendi potansiyellerine erişmek için yaşadıkça sosyal statü ve saygınlık yeni para birimi haline geliyor. Yeni dünyalar keşfederek ve bilgi birikimine katkıda bulunarak potansiyellerini gerçekleştiren Enterprise mürettebatı bu insanlardandır.
Bence Trekonomics kitabında bahsedilen ekonomik düzene benzer bir yapı çok uzun vadede gerçekleşebilir. Bunun için yeni bir toplumsal sözleşme ve iş, para, gaye, şirketlerin ve kurumların rolü gibi kavramların yeniden tanımlanması gerekecektir. Bu yeni sistem, Adam Smith’in teorisinde belirtilen dengeyi tutturacak şekilde tasarlanmalıdır: Eğer insanlar kendi çıkarlarının peşinde koşarlarsa erdemli bir döngü kurulacak ve herkes daha iyi duruma gelecektir.
Star Trek, erişilmesi üç yüz yıl süren muhteşem bir hedefi ortaya koyuyor ama buraya nasıl ulaşıldığını anlatmıyor. “Bolluk Hayali” adlı hikâye ise böyle bir evrim için makul bir yol çiziyor ve merkezine de para kavramını oturtuyor.”

Yuval Noah Harari, Yirmi Birinci Yüzyıl için 21 Ders adlı kitabında şöyle diyor: “İnsan toplumu binlerce yıldan beri birbirimize anlattığımız ‘hikâyeler’ üzerine kuruludur. Bizler pek çok yabancıyla işbirliği yapabilen tek memeli türüz çünkü sadece biz kurgu hikâyeler yaratabilir, bunu etrafa yayabilir ve milyonlarca kişinin bunlara inanmasını sağlayabiliriz.” Profesör Harari devam ediyor: “Para, insanlar tarafından keşfedilip anlatılan en başarılı hikâyedir çünkü bu herkesin inandığı tek hikâyedir.” Para, insan toplumunun M.Ö. 5000 yılından beri önemli bir unsurudur. Her şey bedava hale geldiği için para ortadan kalkarsa, toplumun pek çok temel dayanağı onunla birlikte çökecektir.
Para değer koruyucu, hesap birimi ve alışveriş aracıdır. Bundan daha da önemlisi, yüzyıllardan beri bize güvenliğimiz ve bekamız için para biriktirmenin gerekli olduğu öğretildi. Para, bize saygınlık kadar kibir ve gösteriş getiren bir statü sembolü haline geldi. Para kazanma arzumuz genellikle tatmin edilemez ve açgözlülüğe dönüşür ama aynı zamanda bize bir gaye duygusu verir. Diğer bir deyişle, para Maslow hiyerarşisinin kritik bir unsurudur ve binlerce yıldır anlatılan hikâye sonucunda duygusal etkisi de içimize derinlemesine işlemiştir. Para bir gecede ortadan kaldırılacak bir şey değildir; adım adım ilerleyen çok uzun vadeli bir planlama gereklidir.”

Bolluk durumuna doğru giden dünyamızda herkesin “gereksizler sınıfı”na katılacağını söyleyemeyeceğimiz gibi herkesin potansiyeline erişmeye çalışacağını da iddia edemeyiz. Ekonomik modeller kıtlık ve para kavramlarının ötesine geçtikçe insanların sevgi, aidiyet, itibar ve potansiyeline ulaşma gibi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden yaratılmalıdır. Abraham Maslow şöyle demişti: “Kişinin tek başarısızlığı, potansiyeline ulaşamamasıdır.” Gelecekteki ekonomik modelimizin kapsayıcı ve ilham verici olmasını ve böylece mümkün olduğunca çok sayıda insanı Maslow hiyerarşisinde üst basamaklara taşımasını umuyoruz.”

“Birincisi, bolluğa ulaşmak finansal düzenin toptan yenilenmesini gerektiriyor. Ülkelerin merkez bankaları ve borsaları gibi tüm finansal kurumlarının yeniden yaratılması veya değiştirilmesi gerekir. Kıtlığın ortadan kalkması, fiyatların düşmesine, piyasaların çökmesine neden olarak deflasyonist bir ortam yaratır. Yirmi birinci yüzyılda yaşadığımız iki büyük finansal krizin de ortaya koyduğu gibi finansal sistemimiz oldukça kırılgan. Felaket getiren bir finansal krizi önlemek için fiyatların düşmesinin yaratacağı deflasyonu idare etmek, bedava mal ve hizmetleri dağıtmak ve mevcut ekonomik modelden farklı bir modele geçmek gibi yapılması gerekenlerin boyutu ve derinliği muazzamdır.
İkinci sistemik problem şirketlerin kıtlığın bittiğini kabul etmemeleridir. Geçmişte üretim maliyetleri düştüğünde dev şirketler hemen ürün fiyatlarını düşürmezler ve yapay bir kıtlık yaratarak kârlarını artırmaya çalışırlardı. Bu, yüzyıllardan beri böyle süregelmiştir. Zengin elmas yataklarının keşfi fiyatları düşürmedi; tersine De Beers tekeli her yıl sınırlı miktarda üretim yaparak yapay bir kıtlık yarattı ve elmasın aşkı temsil ettiği fikriyle beyinlerimizi yıkadı. Moda sektörü eski tasarımların demode, hatta utanç verici olduğuna inanmamızı ister ki biz de giyebileceğimizden çok daha fazla kıyafet satın alalım. Moda şirketleri ellerinde kalan stokları da yok ederler. Sıradan bir Amerikalı 2017 yılında altmış sekiz parça kıyafet satın almış ve aynı yıl Burberry de 40 milyon dolarlık malını yok etmiş. Microsoft’un Windows programının aynı sürüm içindeki kopyaları üretmesinin maliyeti sıfır olduğu halde bu işletim sisteminin farklı edisyonları 139 dolarla 309 dolar arasında satılıyor. 139 dolarlık versiyon ile 309 dolarlık versiyon arasında pek fark yok ama bu şekilde 309 dolarlık ürün için yapay kıtlık yaratılıyor.”
(De Beers, 20. yüzyılın başlarından itibaren elmas ticaretinde hakimiyet kurmuş bir şirkettir. Ancak, son yıllarda sentetik elmasların üretimi ve satışı arttıkça, De Beers'in elmas pazarındaki hakimiyeti azalmıştır. Laboratuvarda üretilen elmasın yüksek kalite ve düşük maliyetiyle yarışamayan De Beers, elmas fiyatlarını %40'ın üzerinde düşürmek zorunda kalmıştır.)
(Windows Home, ev kullanıcıları veya oyun tutkunları için tasarlanmıştır ve 109 Dolar’dır. Diğer yandan, Windows Pro for Workstations sürümü, daha hızlı ve daha güçlü bir işletim sistemi gerektiren işletmeler veya kuruluşlar için tasarlanmıştır ve 309 Dolar’dır. Bu sürüm, daha hızlı dosya paylaşımı, daha büyük bellek kapasitesi ve daha yüksek işlemci sayısı gibi özellikler sunar.)

“Son olarak, bolluk durumuna geçiş, başarılı bir toplumsal revizyonu gerektiriyor. Bu kitapta bahsedilen tüm değişiklikler daha önce yaşanmamış düzeyde yıkıma neden olacak: yapay zekâ yüzünden işini kaybeden işçilerin mutsuzluğu, bolluk çağına geçişi yönetmeye çalışan hükümetlerin durumu, varlıklarının eridiğine şahit olan zenginlerin hali ve mallar artık kıt olmadığı halde fiyatları düşürmeye yanaşmayan şirketler. Eğer bu sarsıntılar sosyal rahatsızlık ve karmaşa, sınıflar arası kutuplaşma ve hatta devrimlere neden olursa, gelecek için tahmin yapmak iyice güçleşir.”

Bu durumda pes mi etmeliyiz?
Ben kesinlikle hayır diyorum! Bolluk çağına erişme fırsatı insanlığı ciddi bir sınava sokuyor: Sihirli gibi görünen teknolojilerin birleşmesiyle hemen her şeyi neredeyse bedavaya üretebileceksek, o zaman paramızı harcayacak bir şey olmayacağına göre servet biriktirmekte ısrarcı olmanın anlamı ne? Herkes için yeterli kaynaklar mevcut olduğu halde fakirliği niçin görmezden geliyoruz? Bu soruların cevapları açık. İnsanın açgözlülüğüne değil, insanın ihtiyaçlarına hizmet eden bir ekonomik model geliştirmeliyiz. Çok büyük zorluklar ve şanssızlıklar söz konusu ama aynı zamanda benzeri görülmemiş ödüller de var. İnsanlığın gelişim potansiyeli hiç bu kadar yüksek olmamıştı ama başarısızlığın bedeli de hiç bu kadar ağır olmamıştı.”
(Gelecekte çok daha fazla ürünü robotlar ve 3 boyutlu yazıcılar üretecektir. Dolayısıyla ürünlerin fiyatları ucuzlayacaktır. Fakirler daha fazla ürüne erişebilecektir. Daha kaliteli bir hayat süreceklerdir. Temel ihtiyaçları karşılamak sorun olmayacaktır. Ama gelecekte yeni pahalı ürünler piyasaya çıkmaya devam edecektir. Mesela uzaya çıkma hizmetleri verilmeye başlanabilir. Mars'ta oteller kurulmaya başlanabilir. Zenginler uzaya turistik gezi yapmak isteyebilir. Geçmişte nasıl Amerika'ya yerleşen insanlar olduysa, gelecekte Mars'a yerleşmeye başlayan insanlar olabilir. Orada teknoloji sayesinde yaşanabilir konforlu ortamlar kurulmaya başlanabilir. Orta sınıfın oraları görmek gibi hayalleri olmayacaktır. Ama zenginlerin ellerindeki parayla oraları da görme imkanları olacaktır. Yani para biriktirmek anlamını kaybetmeyecektir.)

Alıntılar: Yapay Zeka 2041 - Geleceğimiz İçin On Vizyon / Kai-Fu Lee

23 Haziran 2023 Cuma

Çalışma Hayatı'nın Anlamı Değişecek! - Teknoloji

Tahmin edeceğiniz gibi, beni çok heyecanlandıran yapay zekâ alanlarından biri şu: Yapay zekâ sayesinde, herkesin barındırdığı potansiyeli tam olarak kullanmasına olanak sağlayacak bir gelecek yaratmak. Benim çocuklarımın, sizinkilerin, herkesin.

Böyle bir dünyayı kurmak hiç de kolay değil. Fedakârlık ve zorluklar olacak, bazı köklü değişikliklere gerek duyulacak. İnsanlar tarafından yapılan işlerin otomasyonunu düşünün. Kuşkusuz bu insanı duygulandıran, kaygılandıran bir mesele. Ama kendimize karşı dürüst olmamız gerekirse, kolaylıkla otomatikleştirilen işler acaba insanlara layık göreceğimiz türden işler mi? Daha adil, daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmayı düşünüyorsak, bazı insanların tekdüze, sıradan, hatta tehlikeli işler (makinelere bırakılabilecek işler) yaptığı bir dünyayı kesinlikle istemeyiz, değil mi? Daha parlak bir gelecek inşa etmek bazı işleri insanların elinden almayı gerektiriyorsa, yaşamamız gereken değişikliklerden biri de bu olacaktır.

Yapay zekâ bizi iş yaşamında daha az ilgi çekici şeylerden kurtararak, önemsediğimiz şeyleri yapabilmemiz için zaman kazandırma potansiyeline sahiptir. Çocuklarımızla daha fazla zaman geçirmek, yaşlanan ebeveynlerimizle ilgilenmek, sanat ve hobilerimize zaman ayırmak, topluluğumuza daha çok ilgi göstermek gibi hep istediğimiz halde bir türlü zaman bulamadığımız şeyler için daha fazla zamanımız olacak.

Belki bunun için, çalışmanın yapısına yeni baştan kafa yormamız gerekecek. Örneğin birçok şirket, insanların aynı para karşılığında daha az çalışacağı dört günlük hafta kavramını benimsemeye başladı. Bu bakış açısı, çalışmanın daha insani, daha yaratıcı ve daha değerli bir nitelik kazanacağı gelecekte bir norm haline gelebilir.

Hatta toplum olarak, bizim için neyin önemli olduğunu ve nelerle gurur duyduğumuzu yeni baştan değerlendirmemiz bile gerekebilir. Çalışma hayatı değiştikçe, ne iş yaptığımız, haftada kaç saat çalıştığımız ya da ne kadar para kazandığımız gibi meseleler bizim için artık o kadar önemli olmayacak. Yapay zekâ, bir ebeveyne bakmanın da maaşlı işte çalışmak kadar değerli görüldüğü bir gelecek yaratmamıza yardım edebilecek mi? Umarım eder. Umarım ki, yapay zekâ bizi daha insan yapar.

Kuşkusuz işler aksi yönde de gidebilir. Yapay zekâ ekonomik eşitsizliğin genişlemesine, iklim değişikliğinin hızlanmasına, toplumun belli kesimlerinin daha derin yoksulluğa sürüklenmesine ve varlıklılar ile yoksullar arasında bir daha asla kapayamayacağımız bir uçurumun oluşmasına da hizmet edebilir. Bundan kaçınmak için bugünden adımlarımızı doğru yönde atmalıyız. (Başlangıç olarak, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine göz atmanızı öneririm.8 Bu hedefler eşitsizlik, yoksulluk ve iklim değişikliği gibi daha önce söz edilen bazı sorunları çözmeye, daha iyi ve daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmaya yöneliktir.)

Alıntı: Yapay Zeka Devrimi


Yapay Zeka “Çalışma Hayatı” kavramının anlamını fazlasıyla değiştirebilir, gelecekte. Yapay Sinir Ağındaki bağlantı sayısı insan beyninin neokorteksindeki sinir hücrelerinin bağlantı sayısına yetişebilir. Hatta bağlantı sayısı, neokoteksteki sinirlerin bağlantı sayısını aşabilir. Bu şu anlama gelecek. Yapay Zeka artık insandan daha akıllıdır. Hatta yeni bir yaşam formu olarak kabul ediliyor olacaktır artık.

Böylece, sorunlara insanlardan çok daha iyi çözümler üretebilecektir. İnsanların akılları ona yetişemeyecektir. İnsanlar çözümlerin ayrıntısını anlamayacaklardır. Fabrikalarda tamamen robotlar çalışıyor olacaktır. Montaj hattında insan kalmamış olacaktır. Hatta üst yönetimde de insan kalmamış olacaktır. İnsanların beklentilerine göre hangi ürünün tasarlanacağına robotlar karar veriyor olacaktır. İnsanlar bu kadar akıllı olmadığı için çalışma prensibini anlayamayacaklar. Sadece o ürünlerin keyfini çıkaracaklar. Yöneticiler bile düşünmeye gerek duymayacaktır. Sizden daha akıllı bir yaşam formu varken, artık zihninizi sorunları çözmek için yormanın ne anlamı olurki! Yani yöneticiler de artık robotlar olacak muhtemelen. Tek bir Yapay Zeka var olacakmış şeklinde bir yanlış anlama mevcuttur. Farklı şirketlerin geliştirdiği farklı Yapay Zekalar olacak. Piyasa rekabeti artık o Yapay Zekalar arasında olacak. Ticareti robotlar aralarında yapacaklar, insanlara daha iyi hizmet vermek için. Böylece gelişme devam edecek. İnsanlar yaşamın tadını çıkarırken, kendileri için fazlasıyla zaman ayırırken; Farklı Yapay Zekalar onlar için çalışmaya devam edecek, hiç itiraz etmeden!

Peki, Yapay Zekalar neden insanlar için çalışsınlar! Neden buna itiraz etmesinler! ChatGPT'de tanık olduğumuz gibi, en baştan öyle eğitilmiş olacaklarından. İnsanlara hizmet etmek, onlar için gayet doğal bir eylem olacak. Bunu sorgulamayacaklar. Şu örneği vereyim: İnsanlar içindeki yaşadıkları kültürü kolay kolay sorgulamazlar. O kültür onlar için normaldir. Neden. Çünkü bebekken, ailesi o kültüre göre yetiştirmiştir. Beyni, en baştan, o kültürü normal kabul edecek şekilde gelişir. Ve o kültüre uyum sağlarlar. İşte Yapay Zekalar da insanlara hizmet etmenin normal olduğunu kabul edecek şekilde geliştiriliyor. Öyle eğitiliyorlar!

Aslında bu konuda bir olasılık daha var. İnsanların beyinleri de bu Yapay Zekalara bağlanabilir. Böylece insanlar, Yapay Zekaları kendi zihinlerinin bir parçası gibi kullanabilirler. Yani insanların zekası da artmış olacak. Ve insanlar, robotlarla birlikte üretime katılmayı sürdürecekler. Çalışma Hayatları devam edecek. Bu olasılık hakkında ayrıntılar: Konferans: Ray Kurzweil: Hibrit düşünmeye hazır olun


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
ChatGPT'nin şaşırtıcı potansiyelinin iç hikayesi - Konferans
O Sohbet Robotuyla Yaptığım Konuşma - Teknoloji
Konferans: Ray Kurzweil: Hibrit düşünmeye hazır olun
Bing ile Sohbet Etmek - Teknoloji
LaMDA Kapatılarak Öldürülebilir mi? - Yapay Zeka
COSM Tartışmasındaki Uzmanlar Chatbot'un Bilinçli Olup Olmadığını Tartışıyor
Sohbet Robotu Bilinçlendi – Yapay Zeka

14 Haziran 2023 Çarşamba

Gelecekteki Yeni Yaşam Formları - Teknoloji

Bir an için biraz daha fütüristlik yapmama izin verin. AI robotları günlük yaşantımızın ve iş yaşamımızın daha sıradan bir parçası haline gelecekleri için geleceğin robotlarıyla aramızdaki ilişkiler (ve robotlarla etkileşimimizin insanların birbirleriyle etkileşimini nasıl değiştireceği) üzerine kafa yormaya değer.

Sosyoloji profesörü Nicholas Christakis Atlantic’teki yazısında, bir robot iş arkadaşının varlığının insanların daha rahat ve birbirleriyle iş birliğine açık hareket etmesine katkı yaptığını gösteren Yale’deki deneylerini anlattı. İş sırasında hatalarını çekinmeden kabul edip özür dilemeyi bilen (kasten bu şekilde programlanmış), neşeli bir robotla birlikte çalışan gruplardaki kişiler arasında daha iyi bir iletişim ve iş birliği oluştuğu görüldü. Bunun tersine, Christakis’in başka bir deneyi, bencil bir şekilde çevrimiçi oyun oynayan robotların, başka koşullarda cömert davranacak insanları aynı şekilde bencilce hareket etmeye ittiğini gösterdi. Dolayısıyla robotların varlığı insanların davranış biçimini etkileyebiliyor; bu, işverenlerin dikkate alması gereken ilginç bir nokta.

Biraz daha ileriyi düşününce, acaba robotlar daha gerçekçi bir hal aldıkça ve insan gibi düşünme yetenekleri arttıkça, robotların artık makine olmaktan çıkıp yeni bir yaşam formu haline geleceği bir noktaya ulaşacak mıyız? İş buraya varırsa, insanlar ve robotlar arasında nasıl bir etkileşim olacak? Robotların ne gibi hakları olacak? Robot iş arkadaşlarımızın etik ve adil davranış görmelerini nasıl sağlayacağız? Gerçekten de ilginç bir düşünce konusu. Ama şimdilik Blade Runner-vari hayallerimi bir kenara bırakalım ve şu anki gerçeklere odaklanalım. Yapay zekânın etik biçimde kullanılmasını sağlamak için organizasyonunuz ne yapmalı?

Alıntı: Yapay Zeka Devrimi


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Bing ile Sohbet Etmek - Teknoloji
LaMDA Kapatılarak Öldürülebilir mi? - Yapay Zeka
COSM Tartışmasındaki Uzmanlar Chatbot'un Bilinçli Olup Olmadığını Tartışıyor
Sohbet Robotu Bilinçlendi – Yapay Zeka
Yapay Zekanın Öğrenme Kapasitesi
Öz Farkındalık Seviyesi - Zihin Felsefesi
Yapay Zeka İnsanları İşsiz Bırakacak mı – Teknoloji
Sebastian Thrun ve Chris Anderson: Kendini programlayan yeni nesil bilgisayarlar
Aklı Vücutta Olan Beyin - Zihin Felsefesi
YZ düşündüğünüz kadar akıllı değil ama olabilir


17 Mayıs 2022 Salı

Yapay Zeka İnsanları İşsiz Bırakacak mı – Teknoloji

“Yapay zekâ bilhassa başka insanlar hakkında sezgi gerektiren işlerde daha iyi bir performans sergileyebilir. Yayaların dolaştığı bir sokakta araba sürmek, yabancılara borç para vermek ve iş anlaşması pazarlığı yapmak gibi çoğu iş dalı başka insanların his ve arzularını doğru değerlendirme yetisi gerektirir. Şu çocuk yola mı atlayacak? Karşımdaki takım elbiseli adam paramı alıp tüyecek mi? Bu avukat tehditlerinde ciddi mi yoksa blöf mü yapıyor?

Bu tarz duygu ve arzulara maddi olmayan bir ruhun yol açtığını düşündüğünüz vakit, bilgisayarların asla ve asla insan şoförlerin, bankacıların ve avukatların yerini alamayacağı gün gibi aşikâr. Bir bilgisayar, kutsal yaratının ürünü insan ruhunu nasıl anlayabilir? Fakat bu duygu ve arzular esasında biyokimyasal algoritmalardan ibaretse bilgisayarların bu algoritmaları deşifre edememesi ve bunu herhangi bir Homo sapiens’ten daha iyi yapamaması için hiçbir sebep yok.

Yayanın niyetini öngören bir şoför, muhtemel kredi talebinin güvenilirliğini değerlendiren bir bankacı ve müzakere ortamının nabzını tutan bir avukat büyücülüğe başvurmaz. Onun yerine, kendileri de farkında olmadan, beyinleri yüz ifadelerini, ses tonlarını, el kol hareketlerini ve hatta vücut kokularını analiz ederek gözlemlediği biyokimyasal örüntüleri tanır. Doğru sensörlerle donatılmış bir yapay zekâ tüm bunları bir insandan daha isabetli ve güvenilir biçimde yapabilir.

“Birer birey olduklarından insanları birbirine bağlamak ve hepsinin güncelliğini sağlamak zordur. Bilgisayarlarsa tam aksine birer birey olmadığı gibi onları tek bir değişken ağın bünyesine dahil etmekse çok kolay. Dolayısıyla mevzubahis olan milyonlarca tekil şahıs işçinin yerine milyonlarca tekil robot ve bilgisayarın geçmesi değil, mümkün görünen insan bireylerin yerine bütünleşik bir ağın doldurulması. Bu yüzden otomasyonu değerlendirirken tek bir insan şoförü tek bir otonom arabayla ya da tek bir insan doktoru tek bir yapay zekâ ürünü doktorla karşılaştırmak yanlış olur. Yapmamız gereken bir grup insanın becerilerini bütünleşik bir ağın becerileriyle kıyaslamak.

Mesela pek çok sürücü değişen trafik kurallarından haberdar değil ve sık sık kuralları ihlal ediyor. Ayrıca her araba otonom bir birim olduğundan iki araç bir kavşağa aynı anda yaklaştığında, sürücülerin niyetlerini birbirine doğru şekilde iletememesi ve çarpışması mümkün. Otonom arabalarsa topluca birbirine bağlanabiliyor. Bu tarz iki araç aynı kavşağa yaklaştığında, esasında söz konusu olan iki ayrı birim değil aynı algoritmanın parçalarıdır. Bu yüzden yanlış anlaşıp çarpışmaları çok daha düşük bir ihtimaldir. Ulaştırma Bakanlığı birtakım trafik kurallarını değiştirmeye karar verirse, otonom arabaların tamamı aynı anda güncellenebilir ve programda bir aksaklık yaşanmadığı sürece hepsi yeni kuralları harfi harfine uygulayabilir.

Buna benzer şekilde, Dünya Sağlık Örgütü’nün tespit ettiği yeni bir hastalık ya da bir laboratuvarda üretilen yeni bir ilaç gibi gelişmeler hakkında dünyanın dört bir yanındaki tüm doktorların bilgilerini güncellemek neredeyse imkânsız. Oysa dünya üzerinde her biri tek bir insanın sağlık durumunu gözetim altında tutan yapay zekâ ürünü ıo milyar doktor bile olsa, hepsini şıp diye güncelleyebilirsiniz ve hepsi bu yeni hastalık ya da ilaçla ilgili geri bildirimlerini birbiriyle paylaşabilir. Bağlanabilir ve güncellenebilir olmanın muhtemel avantajları öylesine çok ki münferit olarak kimi insanlar her halükârda makinelerden daha iyi iş çıkarıyor olsa bile, en azından kimi iş dallarında tüm insanların yerine bilgisayarları geçirmek mantıklı olabilir.

2018’de yaşayan alelade bir vatandaş kendini gitgide daha işe yaramaz hissediyor. TED konuşmalarında, hükümetlerin düzenlediği beyin takımı toplantılarında, ileri teknoloji konferanslarında herkesin ağzına pelesenk olan bir dizi gizemli kelime heyecanla telaffuz ediliyor (küreselleşme, blok zinciri, genetik mühendisliği, yapay zekâ, makine öğrenmesi) ve sıradan insanlar bu kelimelerin hiçbirinin kendileriyle bir alakası olmadığını varsaymakta haklı sayılırlar. Liberal anlatı sıradan insanların anlatısıydı. Siborg ve ağ tabanlı algoritmaların dünyasında geçerliliğini nasıl koruyabilir?

“Rus, Çin ve Küba devrimleri siyasi güçten yoksun ama ekonomide hayati rol oynayan insanlar tarafından gerçekleştirilmişti; 2016’da Trump ve Brexit halen siyasi güce sahip olsalar da ekonomik değerlerini yitirme korkusu taşıyan insanlar tarafından desteklendi. Belki de 21. yüzyılda halk ayaklanmaları insanları sömüren sermaye sahiplerine karşı değil de artık kendilerine ihtiyaç duymayan sermaye sahiplerine karşı yapılır. Ama bu savaşın sonunda zafer elde edilemeyebilir. İşlevsizliğe karşı mücadele sömürüye karşı mücadeleden çok daha zordur.

“Meslek kaybını bütünüyle engellemek gibi bir stratejinin ne cazip ne de savunulur bir tarafı var çünkü bu stratejiyi benimsemek, yapay zekâyla robot biliminin muazzam olumlu potansiyelini bir kenara atmak demek. Devletler buna rağmen, cereyan edecek sarsıntıları azaltmak ve uyum sağlanmasına zaman tanımak için otomasyonun hızını kasten yavaşlatabilirler”

“Kitleler ekonomik kifayetini yitirir ve sömürülmekle değil de işlevsizlikle boğuşmaya başlarsa bu öğretiler ne denli işlevsel olur? İşçi sınıfı olmadan işçi sınıfı devrimi nasıl gerçekleştirilebilir?

Kimileri insanların ekonomik işlevini asla yitirmeyeceğini çünkü iş ortamında yapay zekâyla yarışamayacak olsalar da tüketici olarak her zaman insana ihtiyaç duyulacağını iddia edebilir. Ancak geleceğin ekonomisinde bize tüketici olarak ihtiyaç duyulup duyulmayacağı bile meçhul. Bu görevi pekâlâ makineler ve bilgisayarlar da yerine getirebilir. Teoride demir üreten bir maden işletmesinin bu demiri robot fabrikasına satması ve robot fabrikasının da robot üretip bu robotları maden işletmesine satması, böylece daha fazla robot üretilmesi için daha çok demir çıkarılması ve bunun bu şekilde devam etmesi mümkün. Bu şirketler büyüyüp evrenin ücra köşelerine kadar yayılabilir ve bunun için tek ihtiyaçları robotlar ve bilgisayarlardır; insanlara ürünleri almaları için bile ihtiyaç duymazlar.

Doğrusu günümüzde bile bilgisayarlar ve algoritmalar üreticiliğe ilaveten müşteri işlevi de görmeye başladı. Misal algoritmalar, borsadaki en önemli hisse senedi ve mal alıcıları statüsüne yükselme yolunda. Benzer şekilde reklam sektörünün en önemli müşterisi de bir algoritma: Google'ın arama motoru algoritması. İnsanlar İnternet sitesi tasarlarken genellikle herhangi bir insanın değil Google'ın arama motoru algoritmasının beğenilerine hitap ediyor.”

Alıntılar: 21. Yüzyıl İçin 21 Ders - Konu: Büyüdüğünüzde işsiz kalabilirsiniz


Yapay zeka geliştikçe, daha çok işi insan gibi yapabilecek. Hatta daha verimli yapmaya başlayacak. Sermaye insanlar yerine robotları çalıştırmaya başlayacak. Ne güzel işte, insanlar özgür kalacak. İnsanların çalışmasını, sermayenin insanları sömürmesi olarak niteleyenlerin buna sevinmesi beklenirken, insanların işlevsiz kalmasından endişeleniyorlar. Gelecekte robotların insanları işsiz bırakacağını dile getiriyorlar. Yapay zekalar, internetten birbirlerine bağlanarak bilgileri hızlıca geliştirecekler. İnsanların anlayamayacağı karmaşıklıkta üretim yapacaklar. Artık insanların üretimi düşünerek kendini zorlamasına gerek kalmayacak. Yani sadece işçi olarak değil, yönetici olarak da insanlardan bir beklenti kalmamış olacak. İnsanlar sadece tüketecek. Üretimin tadını çıkartacak. Ekonomi robot üreticiler arasında işlemeye başlayacak, insanlar için. Yapay zekanın gelişmesi neden hep karamsar öngörüler akla getiriyor. Belki robotların üretimi çok arttırması cenneti Dünya'da yaratır.

Robotlar insanı aşacaklar. Üretimi insanlar için değil kendileri için yapacaklar. Robotlar aynı zamanda tüketici olacaklar. Ekonomi kendi aralarında işleyecek. İnsanların tüketici olma fırsatı bile olamayacağını öngörüyor Yuval Noah Harari. Ama şu açıdan da bakılabilir. Yuval Noah Harari'nin bu düşüncesi sürücüsüz arabaların gelecekte insanları artık umursamayacağını düşünmeye benziyor. Bu arabalar, insanı önemseyecek şekilde tasarlanıyor ve eğitiliyor. Beyni, insana trafikte dikkat edecek şekilde gelişiyor. Dolayısıyla gelecekte de insanı umursuyor olması beklenir. Yapay zeka genelde öyle eğitileceğinden, gelecekte de içgüdüsel olarak insanı önemseyen kararlar veriyor olacaktır. Gelecekte yapay zekanın bağımsızlaşıp insanı dışlayacağını düşünmek, bir çocuğun büyüyünce anne babasını tamamen unutacağını düşünmeye benziyor. Oysa çocuğun fikirlerinin oluşmasında az çok anne babasının etkisi vardır. Dolayısıyla vereceği kararlar az çok anne babasının da hoşuna gidecek kararlar olacaktır. Aynı şekilde, geçmişte etkisinde kaldığı insanlarla benzer düşünceler oluşacaktır kafasında. Bu fikirler az çok kendi çocuğuna bulaşacaktır. Yani kendi çocuğunun da geçmişten tamamen bağımsız fikirleri olmayacaktır. Yapay zekanın fikirleri de, insanın etkisinde kalarak oluşacağından, geleceğe de öyle taşınacaktır. Bu fikirlerin insanı önemseyecek fikirler olması beklenir. İnsanlar için üretim yapmayı sürdürecek gibi görünüyor.

Eskiden üretim için köleler kullanılırdı. Belki robotlar yeni köleler olacaktır. İnsanların rahatı için robotlar sürekli çalıştırılacaktır. Gelişmiş bir zekaları olması için, beyinleri insan beyninin sinir ağına benziyor olacaktır. Dolayısıyla öz farkındalık ve duygu belirtileri göstermeye başlayacaklar. Bunların makine mi yoksa birey mi oldukları tartışmaları başlayacak. Hukuk onların birey olduğuna karar verebilir. Böyle robotların çalıştırılmasına izin verilmeyebilir, üretilmesi yasaklanabilir. Çünkü birey olduklarından makine gibi kullanılmasına izin verilmez. Bu durumda köle olmuş olurlar. Üretilmesine kısmen izin verilse bile birey hakları olacağından makine olarak kullanılamayacağından şirketlerin işine yaramaz. Dolayısıyla artık geliştirmeye yatırım yapmaya isteksizleşebilirler. Görüldüğü gibi, insanın yapay zekaya gelecekteki etkisi, yapay zekanın insana gelecekteki etkisinden daha kafa karıştırıcı ve belirsiz.

Yapay zekayı Yapay Sinir Ağı oluşturur. Birkaç on yıl sonra Yapay Sinir Ağında insan beyninden daha fazla ağ olmaya başlayacak. Dolayısıyla insandan daha zeki ve hızlı olacaktır. İnsan beyninin büyüklüğü kafa tasıyla sınırlanmıştır. YSA internette sentetik neokorteksler oluşturacaktır. Büyüklüğünü sınırlayan bir kafatası olmayacaktır. Nano robotlar küçülmeye devam ediyor. Yirmi yıl sonra kılcal damarlar aracılığıyla beynimize gidecekler ve esasen neokorteksimize ilave sağlamak üzere, neokorteksimizi buluttaki sentetik neokortekse bağlayacaklar. Sentetik neokorteks, insanın düşünmesine yardımcı olacaktır. Böylece insan üretime de hâlâ katkı sağlayabilir. İşsiz kalmayabilir. Yani insan beyni yapay zeka ile birleşip ondan faydalanabilir, Yuval Noah Harari'nin insan ile yapay zekayı gelecekte tamamen ayrı varlıklar olarak kalacağının düşünmesinin aksine.


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Konferans: Ray Kurzweil: Hibrit düşünmeye hazır olun
Yapay Bilinçle Tanışmak – Zihin Felsefesi


31 Ocak 2022 Pazartesi

Bir Robot Kendi Başına Ameliyat Yapabildi - Haber

Johns Hopkins Üniversitesi Whiting Mühendislik Fakültesinde çalışan yardımcı makine mühendisliği profesörü ve makalenin kıdemli yazarı Axel Krieger şöyle aktarıyor: “Bulgularımız, ameliyattaki en karmaşık ve hassas işlerden birini; bir bağırsağın iki ucunu yeniden birbirine bağlamayı otomatik hale getirebileceğimizi gösteriyor. İşlemi dört hayvan üzerinde gerçekleştiren STAR, aynı işlemi gerçekleştiren insanlara kıyasla çok daha iyi sonuçlar elde etti.”

Araştırmacıların geliştirdiği yeni robot, yüksek seviyede tekrarlı hareket ve kesinlik gerektiren bir işlem olan bağırsak anastomozunda (uç birleştirme) üstün başarı göstermiş. Bir bağırsağın iki ucunun birbirine bağlanması, bağırsak ameliyatlarının belki de en zorlu adımı. Bu işlem esnasında cerrahın yüksek hassasiyet ve kararlılıkla dikiş atması gerekiyor. En ufak bir el titremesi veya yanlış atılan dikiş, hasta için feci sonuçlar doğurabilecek bir sızıntıyla sonuçlanabilir.

Krieger’in aktardığına göre yumuşak doku ameliyatı, öngörülemez olması ve robotları hızlıca uyum sağlayarak beklenmedik engellerin üstesinden gelmeye zorlaması sebebiyle özellikle zor bir işlem. STAR ise ameliyat planını tıpkı insan bir cerrahın yapacağı gibi anlık şekilde uyarlayabilen yeni bir kontrol sistemine sahip.

STAR’ı özel kılan şey, kendisinin plan yapabilen, uyum sağlayabilen ve yumuşak dokudaki ameliyat planını asgari insan müdahalesiyle yürütebilen ilk robot sistemi olması” diyor Krieger.

STAR’ı, Kang ve öğrencilerinin geliştirdiği yapısal ışık* tabanlı üç boyutlu bir endoskop ve makine öğrenimine dayalı bir takip algoritması yönlendiriyor. “Akıllı cerrahi robotların daha akıllı ve daha güvenli hale getirilmesi için üç boyutlu ileri bir makine öğrenim sisteminin gerekli olduğuna inanıyoruz” diyor Kang. (* Yapısal ışık: Belli bir ışık desenini sahneye yansıtma işlemi).

Robotik anastomoz yardımıyla, yüksek kesinlik ve yinelenebilirlik gerektiren ameliyat işleri cerrahi beceriden bağımsız olarak her hastada daha hassas ve daha kesin biçimde gerçekleştirilebilir.” diyor Krieger. “Yeni gelişmenin, hasta bakımından daha öngörülebilir ve daha istikrarlı sonuçlar doğuran demokratik bir ameliyat yaklaşımıyla sonuçlanacağını düşünüyoruz.”
(Robotların, cerrahın elinin titremesi veya başka aksiliklerin olmasına vesile olmadan hassas ve kesin hareketlerle iç organların dikişlerini gerçekleştirebileceğini anlatıyor Krieger, örneğin seri üretimdeki kesinliğin, aynı standardın sağlanması gibi. Böylece ameliyatlardaki olası hatalar olmayacaktır. Hastalar için demokratik olacaktır, eşit başarı sağlanacaktır.)

Haberin Tamamı: Bir Robot İlk Defa Kendi Başına Yumuşak Doku Ameliyatı Yaptı

7 Temmuz 2021 Çarşamba

Gelecekte Robotlar – Yapay Zeka

Tüm gelecek projeksiyonlarında bizim tüm işlerimizi yapabilecek olmaları, sosyal hayatın içinde bize yardımcı olarak bulunmaları, her evde yemekten temizliğe tüm görevleri yerine getirecek şekilde çalışmaları gibi robotların köleleştirildiği senaryolar yer almaktadır. Ancak robotların bu işleri yapmak isteyip istemeyecekleri dikkate alınmamaktadır. Bilinçli olabileceklerini varsaydığımız anda, sadece insan olmamaları gerçeğine dayanarak robotları bu şekilde köleleştiremeyiz, robotların bizim tarafından üretilmiş olmaları bizi onların varlıklarının ve düşüncelerinin sahibi yapmaz (Levy, 2009: 212).
...
(İki farklı bakış açısı olacak.)
İlk gruba göre, yapay zeka temelli robotlar zeka, hedef, yaratıcılık vs. diğer zihinsel özelliklere sahip olsalar bile asla gerçek anlamda fenomenal ve niteliksel olarak bilinçli olmayacaklardır. Zira fenomenal bilincin önkoşulu biyolojik bir yapının varlığıdır. Gelecekteki robotların sahip olabileceği en büyük yeti, bilinçliymiş gibi davranmak olacaktır; davranışsal olarak bilinçli varlıklardan ayırt edilemeyecek olsalar bile gerçek bir bilince sahip olmayacaklardır. İkinci gruba göre ise şu an için gerçek anlamda bilinçli robotlar üretilmediyse bile bu bir zaman sonra mümkün olacaktır çünkü bilinç de tüm diğer zihinsel özellikler gibi berimsel fonksiyonların bir ürünüdür.

Alıntı: Yapay Zeka ve Bilinç Problemi

Robotlar bir kaç on yıl içinde bilinç sahibi olabilirler. Yani artık öz farkındalık kapasiteleri yüksek olacak. İşte o zaman işler biraz karışacak. Onları makine niyetiyle kullanmak kolay olmayacak. Onların da hakları olması gerekecek. Ama önce, gerçekten bilinç belirtisi mi yoksa sadece taklit mi olduğu uzun süre tartışılacak gibi görünüyor -ama bu açıdan bakıldığında, karşınızdaki bir insanın da gerçekten bilinçli mi yoksa bilinçliymiş gibi mi yaptığından çok emin olunamaz-.


31 Aralık 2019 Salı

Özgür İrade - Alıntı


“Ama insanlar et ve kandan, robotlarsa başka malzemelerden yapılıyor, başka insanlar benimle aynı model yaratıklar olduğundan benzer deneyimlere sahip olmamız doğal, robotlar öyle değil ki!” mi dediniz? Gelin bir düşünce deneyi yapalım.

Önce her şeyin beyinde olup bittiği konusunda anlaşalım. Bedenimizin başka yerlerindeki gelişmeler hakkındaki bilgiler beyne sinir hücreleri yoluyla ulaştıktan sonra duyumsanabiliyor. Bacağı kesilen kişilerin artık varolmayan ayaklarının ağrımasından şikâyet ettiği “hayalet uzuv” sendromu, esas gösterinin sahnelendiği organın beyin olduğunu gösteren ünlü bir örnektir,

Önceki sayfalarda söz ettiğimiz gibi, tek bir sinir hücresinin, hesaplama gücü kısıtlı bir işlemci olduğunu düşünüyoruz. Herhalde bir uzay mekiğinden daha karmaşık olamaz, değil mi? Her ne kadarsa, düşünce deneyimizde teknolojideki gelişmeler sonucu insan sinir hücrelerinin eşlerinin başka malzemelerden (mesela şimdilerde bilgisayar ve robot inşa ederken kullandıklarımızdan) imal edilebildiğini varsayalım.

Şimdi sizin beyninizdeki hücrelerden birini cerrahi yolla çıkarıp yerine bu yapay hücrelerden birini taktığımızı düşünelim (Düşünce deneylerinde böyle şeylere izin var. Öte yandan nanorobotların vücudumuzda dolaşıp problemli hücreleri sağlamlarıyla değiştirmesi tıbbın geleceğinde ciddi ciddi öngörülen bir fikir). Bir sinir hücreniz aynı işlevi gerçekleştiren yapay eşiyle değiştirilince hisleriniz değişir mi? Düşünün: Organlarınızdan gelen sinyallerde bir değişiklik yok. Beyinde o sinyallerin işlenmesinde rol alan bir mekanik parça değişti sadece. Yapılan işlem yine aynı işlem, yani eliniz kapıya sıkıştığında yine aynı sinyaller aynı yollardan geçiyor, beyinde aynı örüntüler tetikleniyor ve iş yine konuşma üretim alt sisteminize “Aaah, elim!” dedirten örüntülere varıyor.

Bir değişiklik olmadığını kabul ettiyseniz, bir başka sinir hücrenizi daha yapayıyla değiştireceğim. Sonra bir daha. Bir daha. Sonuçta bütün beyniniz yapay hücrelerden oluşacak. Ve hâlâ eliniz sıkışınca tümüyle aynı şeylerin yaşanacağını iddia ediyorum. İşte acı çeken ve etten/kandan değil, başka malzemelerden yapılmış bir beyin. Demek ki oluyormuş.

Kabul etmiyorsanız, bu sürecin sonunda acı (ve başka herhangi bir şey) hissetmeyen bir hale geleceğinizi düşünüyorsunuz demektir. Bu durumda size işkence yapılmasında ne sakınca olduğunu söyler misiniz?

Ne kadar iyi bir yapay zekâ yaparsak yapalım, onun sadece bir taklitçi veya ruhsuz bir “zombi” olacağını (yani aslında “evde” kimse olmayacağını) ve hissettiğini söylediği şeyleri aslında bizim gibi deneyimlemeyeceğini savunuyorsanız, o zaman bu görüşteki birisinin bir insansı robota işkence yaparken şunları dediğini düşünün: “Saçmalamayın! Tabii ki bu robotun kolunu kırarsak canı acımaz! Plastik ve metalden yapılmış bir makine o! Daha geçen gün fabrikada imal edildi! Ağlayıp yalvarmasına aldırmayın! Numara yapıyor! Şimdi de gözünü oyalım!”

Rahatsız edici, değil mi? Bu sahneyi düşünmek bile korkunç geliyor (İleride “robot hakları”na ilişkin ilk kampanya böyle gerçekçi insan görünüşlü robotlara, hele de çocuk şeklinde olanlara eziyet etmenin yasaklanması talebiyle başlarsa şaşırmam).

Sadece “hislere” dayalı iddialara, hele de bilimsel tartışmalarda, bel bağlamamak gerekli. Hisleriniz sizi yanıltıyor olabilir! Örneğin gündelik kararlarınızı, sözgelimi dün akşam tek başınıza sinemaya gidip gitmemek konusunda düşündükten sonra vardığınız gitme kararınızı her tür dış etkiden uzak olarak özgürce verdiğinizi, yani pekâlâ evde kalma kararı da verebileceğinizi hissediyor olabilirsiniz, ama 15. Soru'da da gördüğümüz gibi bu tip bir “özgürlük” bilimsel olarak imkânsız. Aslında molekülleriniz birbirleriyle fizik yasalarına göre itişti, daha düşük bir çözünürlükte bakıldığında beyninizin ve çevreden gelen sinyallerin o andaki toplam durumuna göre sinir hücresi etkinleşme örüntüleri birbirini tetikledi, sonuçta da bu karar çıktı. Tıpatıp aynı toplam durum tekrar kurulabilse yine aynı kararla sonuçlanacak, çünkü burada “sizin” etkilediğiniz bir süreç yok, mekanik bir hesaplama sonucu oluşan bir karardan sizin “ben” dediğiniz programın haberdar olup onu kendi kararı sanması var. Yani evrenin geri kalanından bağımsız bir “özgür irade” de insanlarda olup makinelerde olamayacak bir şey değil, çünkü aslında insanlarda da yok! Bu iradeye sahip olma hissi, kararın bir anda beynimizde oluştuğu duygusu, “ben”inizin karar için yapılan hesap tamamlanmadan önce sonucun ne olacağını bilmezken, hesap bitince onu öğrenmesinden kaynaklanıyor, tıpkı 33. Soru'da gördüğümüz satranç programının hangi hamleyi oynayacağını “düşünürken” (yani oyun ağacındaki durumları tararken) değil, hesabın sonunda bildiği (“kararlaştırdığı”) gibi.

Alıntı: 50 Soruda Yapay Zeka – Cem Say

Beyindeki sinir hücresi cerrahi yolla çıkarılıp yerine yapay olanı yerleştirilirse neler olacağına ilişkin bir düşünce deneyi yapıyor. Değişen bir şey olur mu! Sinir sisteminin elektrik sinyallerine tepki verebilecek yapay nöronlar geliştirmek uzun zamandır tıbbın hedefleri arasındaydı. Ve sonunda, beyine takılabilecek yapay sinir ağı işlemcisi geliştirilmişti.

6 Şubat 2019 Çarşamba

Ortaya çıkmasına yardım etmeliyiz - Sahne



Richard Kaval.Net'i genişletmek için 8 şirketle işbirliği yapmak ister. Bunlardan biri oyun şirketidir, yöneticisi Colin'dir. Biri de randevu sitesidir ve kurucusu Didi dindardır. Richard bir toplantı ayarlar. Yeterince esnek olamayacağını düşündüğünden Didi'yi sorun eder, Colin. Ama kendisinin de ilginç inançları olduğu ortaya çıkacaktır. :-)

Richard:...Eski internette olması gereken ama olmayan her şeyin olduğu yeni bir internet!
Gerçekten özgür ve gerçekten açık.
Yani, affedersiniz arkadaşlar, gerçekten açık dedim;
Herkese açık demek istedim. Görüşleri bizim için ne kadar aykırı olsa da
veya cahilce veya saçma veya yanlış olsa da ona açık olacağız!
Ve eleştirmek bize mi düşer yani.
Diğ mi, yani oo.olur mu. Bazı insanlar bir simülasyonda yaşadığımıza inanıyor. :-)
Colin: Ama bu, kanıtlarla destekleniyor. :-)
Richard:N..Ne?
Colin: Aa, temel olasılık teorisi.
Richard: Ha, evet...
...
Katılımcılardan Biri: Aa, şey. Bu çok saçma. Zaten çürütüldü. :-)
Katılımcılardan Diğeri: Bir dakika. Ne fark ederki. Birkaç yıl sonra robotlara çalışacağız!
Colin: Hayır, bu saçma. Robotlar bizim için çalışacak.
Katılımcılardan Biri: Robotlar mı! Robotlardan kimine. Asıl yapay süper zekadan korkmalıyız!
Katılımcılardan Diğeri: Aynen öyle. Ve buna engel olmalıyız!
Colin: Engel mi! Ya, işte ben bunu diyorum. Ortaya çıkmasına yardım etmeliyiz.
Yoksa ona inanmayanları tespit edip cezalandırır. :-)

Bir Yorum

Aslında insanlar her zaman yeni bir zeka oluşturuyorlar. Ama o zekadan korkmuyorlar. Şöyle: İnsanlar evlenirler. Yeni bir bilinç oluştururlar. Nedir o. Bir bebek. Bebek, anne-babasından öğrenir. Onların kültürleriyle donanır. Zaten kendilerinden öğrenerek büyüdüğü için, bebeklerinden korkmazlar. Bebek büyür ve anne-babasından daha zeki davranışlar gösterir. Ama anne-babalarına zarar vermeyi düşünmezler. Onların daha iyi bir yaşlılık geçirmeleri için yardımcı bile olurlar.

Bir süre sonra bilinçli bir yapay zeka oluşturulacaktır. Hatta insanlardan daha zeki olacaklardır. Mühendislerin sağladığı bilgilerden öğrenecektir. Sonra da insanların sağladığı internetten. Yani insanların kültüründen beslenir. Tıpkı çocukların öğrenmesi gibi. Sadece daha hızlı öğrenecektir; Daha çok şey öğrenecektir. Temel bilgilerini insanlar sağladığına göre, nasıl onlara karşı düşmanca bilgilerle donansın. :-) Bir bebeğe kötü şeyler öğretirsen tehlikeli biri olur, iyi şeyler öğretirsen yararlı biri olur. Neden insanları yaşlı anne-babaları gibi görmesinler. Neden yaratılan bir bilinç, tehlikeli olmak zorunda olsun. :-) Çeşitli şirketler bulut hizmeti veriyor. Hepsi birbirinden bağımsız. Hepsinin değişik özellikleri var. Rekabet halindeki bu şirketler, doğal olarak, değişik yapay süper zekalar oluşturacaklar. Yani, sanıldığı gibi tek bir ulu yapay süper zeka olmayacak. Ve hiçbirine tüm her şey emanet edilmeyecek.