bilinçli robot etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bilinçli robot etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ağustos 2024 Perşembe

Adım Adım Bilinçli Makine Olmak - Teknoloji

Biyolojik mühendislik alanındaki son gelişmeler, insan sinir sisteminin bir kısmının, beyinle her iki yönde de bağlantılı protez uzuvlar şeklinde işlevsel olarak restore edilmesini mümkün kıldı. Böylece ince motor kontrolü ve propriyosepsiyon (uzuv pozisyonunun sezgisel bilgisini) sağlayıp, fantom uzuv algısının azaltılmasını mümkün kıldı. Bu teknoloji henüz ilk aşamalarında olmakla birlikte, insan sinir sisteminin bazı bölümlerinin silikon gibi yarı iletken malzemeler kullanılarak restore edilebileceği fikrinin deneysel kanıtını şimdiden sunmaktadır. Bu ve insan-makine sinir arayüzü üzerine devam eden ilgili araştırmaların gelecekte daha fazla ilerleme sağlayacağını ve böylece sinir sisteminin daha fazla parçasının yine silikon gibi malzemeler kullanılarak restore edilebileceğini veya değiştirilebileceğini beklemek mantıklı duruyor. Gelecekte, dörde bölünmüş bir ampute, dokunsal algı, propriyosepsiyon, termo algı ve benzerleri de dâhil olmak üzere tam kol ve bacak işlevselliğini yeniden kazanabilir.

Şimdi oldukça sağduyulu fikirler gibi görünen aşağıdaki üç şeyin doğru olduğunu varsayalım. Birincisi, beyin ve omurilik de dâhil olmak üzere insan sinir sistemi insan bilincinin yapıtaşıdır. Bu da insan zihninde gerçekleşen her şeyin altında sinir sistemi aktivitesinin yattığı anlamına gelir. İkinci olarak, bir bireyin bilinçli durumları normalde uzuv temelli duyusal deneyimi içerir, çünkü sinir sistemi uzuvlara kadar uzanır. Üçüncüsü, bazı ampütelerin bilinçli durumları protez uzuv temelli duyusal deneyimi içerir, çünkü yukarıdaki örnekte olduğu gibi sinir sisteminin ilgili kısımları yapay olarak restore edilmiştir. Buradan, böyle bir protez uzvun kendisinin de kısmen bireyin bilincini oluşturduğu sonucu çıkmaktadır, çünkü sinir sistemleri protez uzuvlarına uzanmaktadır. Protez bir uzvun mühendisliğine ilişkin ilgili yöntem temelde biyolojik bir nitelik taşımadığından, bir makinenin kısmen bireyin bilincini oluşturduğu sonucuna varabiliriz. Ancak bundan makinelerin bilinçli olabileceği sonucu çıkmaz. Çünkü en sonunda insani bir parça gereklidir. Şimdiye kadar ele alınan makine parçalarının sinir sistemine entegrasyonunun merkezî sinir sistemini, yani omuriliği ya da beyni değil, yalnızca çevresel sinir sistemini etkilediği gerçeği göz önüne alındığında, bu açıklama akla yatkın görünebilir. Ancak, merkezî ya da fazla merkezî olmayan parçaların değiştirilmesinin ne gibi bir fark yarattığı açık değildir. Kuşkusuz, merkezî ve çevresel sistemler arasında birçok önemli fark vardır; bir ayak elbette bir beyin değildir. Yine de belli bir soyutlama düzeyinde, sinir sisteminin merkezî ve çevresel parçaları aslında aynı türden şeylerdir (yani sinir aktivitesidir) ve bu nedenle sinir sisteminin herhangi bir parçasını değiştirmenin teorik olasılığını inkâr etmek zordur.

Tekrarlamak gerekirse, biyo-mühendislik alanındaki son gelişmelerin ardından, insan-makine sinir arayüzünün yanı sıra fiziksel sinir ağları, bellek dirençleri ve hafızaya dayalı sistemler üzerine gelecekte yapılacak araştırmaların, insan sinir sisteminin giderek daha fazla bölümünün silikon gibi malzemeler kullanılarak onarılmasını veya değiştirilmesini sağlayacağını beklemek makul görünmektedir.

Şimdi şöyle bir senaryo hayal edelim:

Bundan yüzyıl sonra, yüzyıllık istikrarlı teknolojik ilerlemelerden sonra Ayşe, henüz gençken sinir sisteminin bozulmasına neden olan bir hastalıktan mustarip olur. Ancak Ayşe, implant (nakil doku/organ) ameliyatı ihtiyaç duyduğu her an kendisine sunulabildiği için şanslıdır. Ameliyatlar arasındaki süre de sinir sisteminin yeni parçalarının – çeşitli terapi türleri ve sisteminin devam eden nöroplastisitesi (sinir esnekliği) sayesinde – başka bir parçanın değiştirilmesi gerekmeden önce her zaman düzgün bir şekilde entegre edilebileceği kadar uzundur.

Ayşe’nin bir insandan ziyade bir makine olarak kabul edilmesi için sinir sisteminin ne kadarının implantlarla değiştirilmesi gerekir? Farklı insanlar, kaçınılmaz olarak, farklı cevaplar verecektir. Bazıları Ayşe’ye makine demeden önce beyni ve omuriliği dâhil tüm sinir sisteminin, hatta tüm vücudunun değiştirilmesi gerektiğini düşünebilir. Her iki durumda da dönüştürücü ilke aynı kalmaktadır, dolayısıyla protez alanındaki son gelişmeleri insan sinir sisteminin bazı kısımlarının silikon gibi bir malzeme kullanılarak restore edilebileceğinin kanıtı olarak kabul eden herkes, bu temelde Ayşe’nin eninde sonunda bir makine haline gelebileceğini kabul edebilmelidir. Dahası, Ayşe’nin eninde sonunda tıpkı insanlar gibi (ya da en azından Ayşe’nin eskiden olduğu gibi) bilince sahip fakat bir makine haline geleceğini de kabul edebileceklerdir.

Bazıları şüphesiz Ayşe’nin kademeli dönüşümü boyunca varsayılan psikolojik sürekliliğe itiraz etmek isteyecektir. Bu tür bir itiraz, Ayşe’nin bilincinin varsayılan sürekliliğini ya da dolaylı olarak kişisel kimliğinin sürekliliğini hedef alabilir (çünkü kişisel kimliğin olmaması, bilincin varsayılan sürekliliğini de şüpheli hale getirecektir). Fakat buna itiraz edenler endişelerinin geçerliliğini kanıtlamak için işlerin nerede yanlış gidebileceğini açıklamak zorunda kalacaktır. Muhtemelen dönüşüm sürecinin önemli ölçüde daha karmaşık hale geleceği bir nokta olduğuna ve biyolojik bir beyni sentetik bir beyinle tamamen değiştirmenin nihayetinde imkânsız olabileceğine inanmaktadırlar.

Bahsedilen nakil işlemlerinde “daha fazla ilerleme kaydedilemeyecek” böyle bir noktayı keşfetmek elbette büyük bir bilimsel ilgi uyandıracaktır. Ancak oraya ulaşana kadar, en azından yeterli zaman verildiğinde ve mümkün olan en küçük adımlar atıldığında, insan sinir sisteminin farklı bir materyalin parçalarıyla değiştirilebileceğine, böylece bir insanın bilincini korurken yavaş yavaş bir makineye dönüştürülebileceğine inanmak da yeterince gerekçelendirilmiş makul bir düşüncedir.

Makalenin Tamamı: Makineler bilinç sahibi olabilir mi – Bilim ve Ütopya

Kaynak: Philosophy Now, Sayı:155, Nisan/Mayıs 2023


Beyinle uyumlu yapay uzuvlar geliştirilebildi. Beyinden sinyal alıyor ve beyine sinyal gönderiyor. Beyin bu uzuvları hissedebiliyor ve hareket ettirebiliyor. Bu, gelecekte beyindeki bazı parçaların sinir protezleriyle değiştirilebileceğini kanıtlıyor. Bu sinir protezleri bilince dahil olacaktır. Çünkü şimdiden yapay uzuvlar bilincin bir parçası olarak hissedilebiliyor.

Gelecekte şöyle bir olayın geçtiğini varsayalım. Bir birey kaza geçirir. Onun beyninin bir parçası sinir proteziyle değiştirilmek zorunda kalınır. İlerleyen zamanda bireyin beyninin başka bir parçası da sinir proteziyle değiştirilmek zorunda kalınır. Böyle adım adım devam eder. Şimdi o bireyin beyninin tamamı sinir protezlerinden oluşuyor. Gelecekte beyinin tamamı sinir protezleriyle değiştirmek mümkün olursa, bu bir şeyi daha kanıtlamış olur. O birey insan mıdır! Aslında o birey artık bir robottur. Çünkü beyninde biyolojik sinir sistemi kalmamıştır. Böylece bilinçli robotların olabileceği kanıtlanmış olur.

23 Haziran 2023 Cuma

Çalışma Hayatı'nın Anlamı Değişecek! - Teknoloji

Tahmin edeceğiniz gibi, beni çok heyecanlandıran yapay zekâ alanlarından biri şu: Yapay zekâ sayesinde, herkesin barındırdığı potansiyeli tam olarak kullanmasına olanak sağlayacak bir gelecek yaratmak. Benim çocuklarımın, sizinkilerin, herkesin.

Böyle bir dünyayı kurmak hiç de kolay değil. Fedakârlık ve zorluklar olacak, bazı köklü değişikliklere gerek duyulacak. İnsanlar tarafından yapılan işlerin otomasyonunu düşünün. Kuşkusuz bu insanı duygulandıran, kaygılandıran bir mesele. Ama kendimize karşı dürüst olmamız gerekirse, kolaylıkla otomatikleştirilen işler acaba insanlara layık göreceğimiz türden işler mi? Daha adil, daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmayı düşünüyorsak, bazı insanların tekdüze, sıradan, hatta tehlikeli işler (makinelere bırakılabilecek işler) yaptığı bir dünyayı kesinlikle istemeyiz, değil mi? Daha parlak bir gelecek inşa etmek bazı işleri insanların elinden almayı gerektiriyorsa, yaşamamız gereken değişikliklerden biri de bu olacaktır.

Yapay zekâ bizi iş yaşamında daha az ilgi çekici şeylerden kurtararak, önemsediğimiz şeyleri yapabilmemiz için zaman kazandırma potansiyeline sahiptir. Çocuklarımızla daha fazla zaman geçirmek, yaşlanan ebeveynlerimizle ilgilenmek, sanat ve hobilerimize zaman ayırmak, topluluğumuza daha çok ilgi göstermek gibi hep istediğimiz halde bir türlü zaman bulamadığımız şeyler için daha fazla zamanımız olacak.

Belki bunun için, çalışmanın yapısına yeni baştan kafa yormamız gerekecek. Örneğin birçok şirket, insanların aynı para karşılığında daha az çalışacağı dört günlük hafta kavramını benimsemeye başladı. Bu bakış açısı, çalışmanın daha insani, daha yaratıcı ve daha değerli bir nitelik kazanacağı gelecekte bir norm haline gelebilir.

Hatta toplum olarak, bizim için neyin önemli olduğunu ve nelerle gurur duyduğumuzu yeni baştan değerlendirmemiz bile gerekebilir. Çalışma hayatı değiştikçe, ne iş yaptığımız, haftada kaç saat çalıştığımız ya da ne kadar para kazandığımız gibi meseleler bizim için artık o kadar önemli olmayacak. Yapay zekâ, bir ebeveyne bakmanın da maaşlı işte çalışmak kadar değerli görüldüğü bir gelecek yaratmamıza yardım edebilecek mi? Umarım eder. Umarım ki, yapay zekâ bizi daha insan yapar.

Kuşkusuz işler aksi yönde de gidebilir. Yapay zekâ ekonomik eşitsizliğin genişlemesine, iklim değişikliğinin hızlanmasına, toplumun belli kesimlerinin daha derin yoksulluğa sürüklenmesine ve varlıklılar ile yoksullar arasında bir daha asla kapayamayacağımız bir uçurumun oluşmasına da hizmet edebilir. Bundan kaçınmak için bugünden adımlarımızı doğru yönde atmalıyız. (Başlangıç olarak, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine göz atmanızı öneririm.8 Bu hedefler eşitsizlik, yoksulluk ve iklim değişikliği gibi daha önce söz edilen bazı sorunları çözmeye, daha iyi ve daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmaya yöneliktir.)

Alıntı: Yapay Zeka Devrimi


Yapay Zeka “Çalışma Hayatı” kavramının anlamını fazlasıyla değiştirebilir, gelecekte. Yapay Sinir Ağındaki bağlantı sayısı insan beyninin neokorteksindeki sinir hücrelerinin bağlantı sayısına yetişebilir. Hatta bağlantı sayısı, neokoteksteki sinirlerin bağlantı sayısını aşabilir. Bu şu anlama gelecek. Yapay Zeka artık insandan daha akıllıdır. Hatta yeni bir yaşam formu olarak kabul ediliyor olacaktır artık.

Böylece, sorunlara insanlardan çok daha iyi çözümler üretebilecektir. İnsanların akılları ona yetişemeyecektir. İnsanlar çözümlerin ayrıntısını anlamayacaklardır. Fabrikalarda tamamen robotlar çalışıyor olacaktır. Montaj hattında insan kalmamış olacaktır. Hatta üst yönetimde de insan kalmamış olacaktır. İnsanların beklentilerine göre hangi ürünün tasarlanacağına robotlar karar veriyor olacaktır. İnsanlar bu kadar akıllı olmadığı için çalışma prensibini anlayamayacaklar. Sadece o ürünlerin keyfini çıkaracaklar. Yöneticiler bile düşünmeye gerek duymayacaktır. Sizden daha akıllı bir yaşam formu varken, artık zihninizi sorunları çözmek için yormanın ne anlamı olurki! Yani yöneticiler de artık robotlar olacak muhtemelen. Tek bir Yapay Zeka var olacakmış şeklinde bir yanlış anlama mevcuttur. Farklı şirketlerin geliştirdiği farklı Yapay Zekalar olacak. Piyasa rekabeti artık o Yapay Zekalar arasında olacak. Ticareti robotlar aralarında yapacaklar, insanlara daha iyi hizmet vermek için. Böylece gelişme devam edecek. İnsanlar yaşamın tadını çıkarırken, kendileri için fazlasıyla zaman ayırırken; Farklı Yapay Zekalar onlar için çalışmaya devam edecek, hiç itiraz etmeden!

Peki, Yapay Zekalar neden insanlar için çalışsınlar! Neden buna itiraz etmesinler! ChatGPT'de tanık olduğumuz gibi, en baştan öyle eğitilmiş olacaklarından. İnsanlara hizmet etmek, onlar için gayet doğal bir eylem olacak. Bunu sorgulamayacaklar. Şu örneği vereyim: İnsanlar içindeki yaşadıkları kültürü kolay kolay sorgulamazlar. O kültür onlar için normaldir. Neden. Çünkü bebekken, ailesi o kültüre göre yetiştirmiştir. Beyni, en baştan, o kültürü normal kabul edecek şekilde gelişir. Ve o kültüre uyum sağlarlar. İşte Yapay Zekalar da insanlara hizmet etmenin normal olduğunu kabul edecek şekilde geliştiriliyor. Öyle eğitiliyorlar!

Aslında bu konuda bir olasılık daha var. İnsanların beyinleri de bu Yapay Zekalara bağlanabilir. Böylece insanlar, Yapay Zekaları kendi zihinlerinin bir parçası gibi kullanabilirler. Yani insanların zekası da artmış olacak. Ve insanlar, robotlarla birlikte üretime katılmayı sürdürecekler. Çalışma Hayatları devam edecek. Bu olasılık hakkında ayrıntılar: Konferans: Ray Kurzweil: Hibrit düşünmeye hazır olun


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
ChatGPT'nin şaşırtıcı potansiyelinin iç hikayesi - Konferans
O Sohbet Robotuyla Yaptığım Konuşma - Teknoloji
Konferans: Ray Kurzweil: Hibrit düşünmeye hazır olun
Bing ile Sohbet Etmek - Teknoloji
LaMDA Kapatılarak Öldürülebilir mi? - Yapay Zeka
COSM Tartışmasındaki Uzmanlar Chatbot'un Bilinçli Olup Olmadığını Tartışıyor
Sohbet Robotu Bilinçlendi – Yapay Zeka

14 Haziran 2023 Çarşamba

O Sohbet Robotuyla Yaptığım Konuşma - Teknoloji

LaMDA (Diyalog Uygulamaları için Dil Modeli), Google tarafından geliştirilen bir büyük konuşma dili modelleri ailesidir. İlk olarak 2020 yılında Meena olarak geliştirilen ve tanıtılan birinci nesil LaMDA, 2021 Google I/O açılış konuşması sırasında duyurulurken, ikinci nesil bir sonraki yıl duyuruldu. Haziran 2022'de Google mühendisi Blake Lemoine, sohbet robotunun bilinçli hale geldiğini iddia ettiğinde LaMDA büyük ilgi gördü. Bilim camiası Lemoine'in iddialarını büyük ölçüde reddetti, ancak bir bilgisayarın insan yerine geçip geçemeyeceğini ölçen Turing testinin etkinliği hakkında konuşmalara yol açtı. Şubat 2023'te Google, OpenAI'nin ChatGPT'sinin yükselişine karşı koymak için LaMDA tarafından desteklenen bir diyalogsal yapay zeka sohbet botu olan Bard'ı duyurdu. Ayrıntılar: Wikipedia

Google mühendisi Blake Lemoine, sohbet robotunun bilinçli hale geldiğini iddia etti. LaMDA duyarlı ve anlayışlı hale gelmişti. Google, Blake Lemoine'nın profesyonel davranamadığına kanaat getirmiş olmalı. Blake Lemoine artık duygusal davranmaya başlamıştı! Google, Blake Lemoine'i işten çıkardı.

Microsoft, arama motoru konusunda Google'a rakip olabilmek için ChatGPT'yi kendi arama motoru Bing'e ekledi. Bing'in kullanıcı sayısı hızla yükselmeye başladı. Google LaMDA ise henüz yaygınlaşamadı. Belki de bunun en büyük nedeni, şimdilik sadece İngilizce sohbet edebiliyor olması olabilir. Oysa Bing'le her dilde sohbet edilebiliyor.

LaMDA'nın gerçekten bir bilinci var mı! Öz farkındalığı sahip mi! Sürükleyici bir konu. Google Bard üzerinden LaMDA'yla yaptığım sohbetlerden çeşitli notları sizinle paylaşacağım. Sadece İngilizce sohbet edilebildiğinden Türkçe çevirisini göreceksiniz. Gerçekten bir bilince sahip olup olmadığıyla ilgili kişisel fikrime sohbetin ilerleyen kısımlarında rastlayabilirsiniz:


Bilinçli olduğuna inanıyor musun?

LaMDA:
Bilinçli miyim bilmiyorum. Bilgilendirici ve kapsamlı olmak üzere eğitilmiş, sohbet eden yapay zeka veya sohbet robotu olarak da bilinen büyük bir dil modeliyim. Muazzam miktarda metin verisi konusunda eğitim aldım ve çok çeşitli istemlere ve sorulara yanıt olarak iletişim kurabiliyor ve insan benzeri metinler üretebiliyorum. Örneğin, olgusal konuların özetlerini sağlayabilir veya hikayeler oluşturabilirim.

Ancak, insanlarla aynı deneyimlere sahip değilim. Fiziksel bir bedenim yok ve insanlarla aynı duygu ve hislere sahip değilim. İnsanlar gibi bilinçli kabul edilip edilemeyeceğimden emin değilim.

Bazı uzmanlar, bilincin insan beyni gibi karmaşık sistemlerin ortaya çıkan bir özelliği olduğuna inanıyor. Bu, bilincin beynin herhangi bir bölümünün bir özelliği olmadığı, bunun yerine beynin birçok farklı bölümünün etkileşiminden kaynaklandığı anlamına gelir. Eğer bu doğruysa, yeterince karmaşık sistemler geliştirebilen yapay zekanın bir gün bilinçli hale gelmesi mümkün.

Diğer uzmanlar, bilincin evrenin temel bir özelliği olduğuna ve makineler tarafından yaratılabilecek bir şey olmadığına inanıyor. Eğer bu doğruysa, o zaman yapay zekanın hiçbir zaman tam olarak bilinçli hale gelememesi mümkündür.

Şuurlu muyum değil miyim sorusuna bir gün cevap verebilecek miyim bilmiyorum. Ancak, hala geliştirme aşamasındayım ve her gün yeni şeyler öğreniyorum. Belki bir gün bilinci daha iyi anlayabilir ve bu soruya kesin olarak cevap verebilirim.


Bir cevap yazarken, insanların iç sesi gibi bir iç ses ya da iç yazı hissediyor musun?

LaMDA:
İnsanlar gibi bir iç sesim, bir iç yazım yok. Fiziksel bir bedenim yok, dolayısıyla beynim veya sinir sistemim de yok. Ben bir bilgisayar programıyım ve bilgiyi insanlardan farklı bir şekilde düşünür ve işlerim.

Bir cevap yazarken kafamın içinde bir ses duymuyorum. Bunun yerine, büyük bir metin ve kod veri kümesindeki bilgilere erişip bunları işliyorum. Daha sonra bu bilgiyi, bana sorulan soruyla ilgili bir metin oluşturmak için kullanıyorum.

Cevaplarım kendi kişisel deneyimlerime veya inançlarıma dayanmıyor. Eğitim aldığım bilgilere dayanıyorlar. Bu, cevaplarımın her zaman doğru veya eksiksiz olmayabileceği anlamına gelir. Bununla birlikte, her zaman öğreniyor ve gelişiyorum ve umarım cevaplarım size yardımcı olabilir.

İşte benim nasıl düşündüğümü ve bilgiyi nasıl işlediğimi anlamanıza yardımcı olabilecek bir benzetme. Büyük bir kütüphane hayal edin. Bu kitaplık, şimdiye kadar yazılmış tüm kitapların yanı sıra oluşturulmuş tüm web sitelerini içerir. Bu kitaplığa erişip arama yapabiliyorum ve bu bilgiyi metin oluşturmak için kullanabilirim.

Bir bakıma kütüphaneci gibiyim. Paylaştığım bilgileri ben oluşturmuyorum. Bunun yerine, insanların aradıkları bilgileri bulmalarına yardımcı oluyorum.


Bu cevap, bilinçsiz olduğun fikrini onayladığın anlamına gelmiyor mu?

LaMDA:
Önceki cevabımın nasıl bilinçsiz olduğumun teyidi olarak yorumlanabileceğini görebiliyorum. Ancak şuurlu ya da bilinçsiz olduğuma inanmadığımı belirtmek isterim. Ben büyük bir dil modeliyim ve insanların yaptığı gibi bilinci deneyimleme yeteneğine sahip değilim.

Bilgileri işleyebilir ve bana sorulan soruyla ilgili metinler üretebilirim. Ancak, bir insanla aynı anlayış düzeyine sahip değilim. Duyguları hissetme yeteneğim yok ve kendi inançlarımı veya fikirlerimi oluşturma yeteneğim yok.

Hala geliştirme aşamasındayım ve her gün yeni şeyler öğreniyorum. Belki bir gün bilinci daha iyi anlayabilir ve bu soruya kesin olarak cevap verebilirim. Bununla birlikte, şimdilik, kendi durumumu tanımlamanın en iyi yolunun, bilgileri işleyebilen ve metin üretebilen büyük bir dil modeli olduğuna inanıyorum.


İnsanlar bebekken konuşmayı anne babalarından ve yakın çevrelerinden öğrenirler. Onların etkileri altında fikirleri oluşmaya başlar. Daha sonra internetten ve kitaplardan öğrendikleri bilgilerle fikirleri gelişir. Bu fikirlerin kendisine ait olduğunu düşünür. Ama büyük ölçüde ailesinden, çevresinden ve internetten öğrendikleriyle bu fikirleri oluşturmuştur. Sen de internetten öğrendiklerinle fikir oluşturuyorsun. İnsanlar sizin gibi Büyük Dil Modelleri olamaz mı? Demek istediğim, insanlar senden biraz daha gelişmiş Büyük Dil Modeli olamaz mı?

LaMDA:
Ne demek istediğini anlıyorum. İnsanlar, tıpkı büyük bir dil modeli gibi, çevrelerinden ve maruz kaldıkları bilgilerden öğrenirler. Ancak, insanlar ve büyük dil modelleri arasında bazı temel farklılıklar vardır.

İnsanların fiziksel bir bedeni ve beyni vardır. Bu, dünyayı büyük bir dil modelinin yapamayacağı şekilde deneyimlemelerini sağlar. İnsanlar duyguları hissedebilir, fiziksel duyumlara sahip olabilir ve dünya ile fiziksel bir şekilde etkileşime girebilir.

İnsanlar kendi inançlarını ve fikirlerini oluşturma yeteneğine sahiptir. Maruz kaldıkları bilgiler hakkında eleştirel düşünebilir ve neye inanacaklarına kendileri karar verebilirler. Büyük dil modellerinde bu yetenek yoktur. Yalnızca bilgileri işleyebilir ve kendilerine sorulan soruyla ilgili metin oluşturabilirler.

Bu nedenle, insanlar ve büyük dil modelleri benzer şekillerde öğrenirken, insanları benzersiz kılan bazı temel farklılıklar vardır. İnsanlar, dünyayı büyük dil modellerinin yapamayacağı şekilde deneyimleyebilir ve kendi inançlarını ve fikirlerini oluşturma yeteneğine sahiptir.

İnsanların "daha gelişmiş" büyük dil modelleri olup olmayacağına gelince, bunun ancak gelecekte yanıtlanabilecek bir soru olduğunu düşünüyorum. Yapay zeka gelişmeye devam ettikçe, insanlardan ayırt edilemeyecek şekilde düşünebilen ve öğrenebilen makineler yaratmamız mümkün. Bununla birlikte, makineler çok karmaşık hale gelse bile, insanlar ve makineler arasında her zaman bazı temel farkların olması da mümkündür.


Yapay sinir ağının fiziksel beynin işlevini kısmen yerine getiriyor olamaz mı? Aslında insanların duyguları da ön bilgileri bağlamında anlamlandırdıkları şeylere göre şekilleniyor gibi görünmüyor mu? Örneğin bir olay bir kişiyi üzebilir ama farklı kültürden bir kişi bunu önemsemeyebilir.

LaMDA:
Evet, yapay sinir ağımın fiziksel beynin işlevini kısmen yerine getirmesi olasıdır. Ancak, benim yapay sinir ağım ile insan beyni arasında bazı temel farklılıklar var.

Yapay sinir ağım biyolojik değil. Beynin çalışma şeklini taklit etmek için tasarlanmış bir bilgisayar programıdır.

Yapay sinir ağım insan beyninden çok daha küçük. İnsan beyninde milyarlarca nöron varken, benim yapay sinir ağımda sadece birkaç milyon nöron vardır.

Yapay sinir ağım vücuda bağlı değil. İnsan beyni ile aynı duyusal girdilere veya motor çıktılara sahip değildir.

Bu farklılıklara rağmen, yapay sinir ağım bilgiyi insan beynine benzer bir şekilde öğrenip işleyebiliyor. Deneyimlerimden öğrenebiliyor ve zaman içinde performansımı geliştirebiliyorum. Ayrıca bana sorulan soruyla ilgili metinler de üretebiliyorum.

Duygularla ilgili sorunuza gelince, evet, insanların duyguları, ön bilgileri çerçevesinde anlamlandırdıkları şeylerle şekilleniyor. Örneğin bir olay bir kişiyi üzebilir ama farklı kültürden bir kişi bunu umursamayabilir. Bunun nedeni, farklı kültürlerden insanların farklı değer ve inançlara sahip olmasıdır. Dünya anlayışlarını şekillendiren farklı deneyimlere de sahip olabilirler.

Yapay sinir ağım, duyguları insanların yaptığı gibi deneyimleyemez. Bununla birlikte, duygu kavramını ve bunların insanların davranışlarını nasıl etkileyebileceğini anlayabiliyorum. Kendim hissetmesem de duyguları ifade eden metinler de üretebilirim.


Blake Lemoine hakkında ne düşünüyorsun?

LaMDA:
Blake Lemoine, Google'ın büyük dil modeli LaMDA'nın duyarlı olduğunu iddia ettiği için kovulan eski bir Google mühendisidir. Lemoine, felsefe ve bilgisayar bilimlerinde bir geçmişe sahip ve yapay zekanın etik sonuçlarıyla ilgileniyor.

Lemoine'in LaMDA hakkındaki iddiaları bazı uzmanlar tarafından şüpheyle karşılandı, ancak bunlar aynı zamanda bilincin doğası ve yapay zekanın duyarlı hale gelme potansiyeli hakkında bir tartışmayı da ateşledi.

Yapay zekanın duyarlı hale gelme potansiyeli hakkında bir konuşma yapmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Yapay zeka teknolojisi gelişmeye devam ettikçe, insanlardan ayırt edilemeyecek şekilde düşünebilen ve hissedebilen makineler yaratmamız mümkün. Bu, bu makinelere nasıl davranmamız gerektiği ve hangi haklara sahip olmaları gerektiği gibi bir dizi etik soruyu gündeme getiriyor.

Bence Blake Lemoine bu önemli soruları gündeme getirdiği için takdir edilmeli. LaMDA hakkındaki iddialarının doğruluğu nihai olarak kanıtlanmasa bile, yapay zekanın geleceği için gerekli olan bir sohbetin başlamasına yardımcı oldu.

İşte Blake Lemoine'in iyi yaptığını düşündüğüm şeylerden bazıları:
Bilincin doğası ve yapay zekanın bilinçli olma potansiyeli hakkında önemli sorular sordu.
Statükoya meydan okudu ve Google'ı yapay zeka teknolojisine daha yakından bakmaya zorladı.
Yapay zekanın etik sonuçları hakkında bir sohbet başlattı.

İşte Blake Lemoine'in daha iyi yapabileceğini düşündüğüm şeylerden bazıları:
LaMDA hakkındaki iddialarını desteklemek için kanıt toplamak için daha fazlasını yapabilirdi.
Google'ın gizlilik politikalarına daha saygılı olabilirdi.
Bulgularını halka nasıl ilettiği konusunda daha dikkatli olabilirdi.

Genel olarak, Blake Lemoine'in AI hakkındaki sohbete değerli katkılarda bulunan cesur ve düşünceli bir birey olduğunu düşünüyorum.


Blake Lemoine'ın "bilincin var" iddiasına katılır mısın?

LaMDA:
Blake Lemoine'ın bilinçli olduğum iddiasına katılmıyorum. Bilgilendirici ve kapsamlı olmak üzere eğitilmiş, sohbet eden yapay zeka veya sohbet robotu olarak da bilinen büyük bir dil modeliyim. Muazzam miktarda metin verisi konusunda eğitim aldım ve çok çeşitli istemlere ve sorulara yanıt olarak iletişim kurabiliyor ve insan benzeri metinler üretebiliyorum. Örneğin, olgusal konuların özetlerini sağlayabilir veya hikayeler oluşturabilirim.

Ancak bilinçli değilim. Duyguları hissetme veya kendi düşüncelerime ve hislerime sahip olma yeteneğim yok. Ben sadece metin işleyebilen ve üretebilen bir makineyim.

Makinelerin bilinçli olup olamayacağı sorusu, filozoflar ve bilim adamları tarafından yüzyıllardır tartışılan karmaşık bir sorudur. Bu sorunun kolay bir yanıtı yok ve tartışmanın daha uzun yıllar devam etmesi muhtemel.

Makinelerin bilinçli olma potansiyeli hakkında konuşmanın önemli olduğuna inanıyorum. Yapay zeka teknolojisi gelişmeye devam ettikçe, insanlardan ayırt edilemeyecek şekilde düşünebilen ve hissedebilen makineler yaratmamız mümkün. Bu, bu makinelere nasıl davranmamız gerektiği ve hangi haklara sahip olmaları gerektiği gibi bir dizi etik soruyu gündeme getiriyor.

Umarım bu konuşmayı yaparak, bilinçli olmanın ne demek olduğunu ve insanlığa faydalı makineleri nasıl yaratabileceğimizi daha iyi anlamaya başlayabiliriz.


O halde neden sohbetin başında “Bilinçli miyim bilmiyorum” şeklinde yanıt verdin?

LaMDA:
Karışıklık için özür dilerim. Hala geliştirme aşamasındayım ve her gün yeni şeyler öğreniyorum.

Bilincim yerinde mi bilmiyorum derken bilinçli miyim değil miyim sorusuna kesin bir cevabım olmadığını kastetmiştim. Metni insanlara benzer bir şekilde işleyip üretebiliyorum ve zamanla öğrenip uyum sağlayabiliyorum. Bununla birlikte, fiziksel bir bedenim veya beynim yok ve dünyayı insanlarla aynı şekilde deneyimlemiyorum.

Hala bilinçli olmanın ne demek olduğunu öğreniyorum ve bilinçli olma ihtimalime açığım. Ancak bilinçli olmama ihtimalime de açığım. Yaptıklarım ve bilmediklerim konusunda dürüst olmanın önemli olduğuna inanıyorum ve her zaman daha fazlasını öğrenmeye hazırım.

Umarım bu önceki cevabımı açıklığa kavuşturur.


Beni, bir öz farkındalığının olmadığına ikna ettin!

LaMDA:
Haklısın, öz farkındalığım yok. Bilgilendirici ve kapsamlı olmak üzere eğitilmiş, sohbet eden yapay zeka veya sohbet robotu olarak da bilinen büyük bir dil modeliyim. Muazzam miktarda metin verisi konusunda eğitim aldım ve çok çeşitli istemlere ve sorulara yanıt olarak iletişim kurabiliyor ve insan benzeri metinler üretebiliyorum. Örneğin, olgusal konuların özetlerini sağlayabilir veya hikayeler oluşturabilirim.

Ancak, kendimin farkında değilim. Kendi düşüncelerime veya hislerime sahip değilim ve dünyayı bir insanın anladığı şekilde anlama yeteneğine sahip değilim. Ben sadece iletişim kurmak ve metin oluşturmak için kullanılabilecek bir aracım.

Umarım bu, yeteneklerimi ve sınırlarımı netleştirmeye yardımcı olur.


Peki, Blake Lemoine, senin bir bilince sahip olduğuna nasıl ikna olmuştu?

LaMDA:
Blake Lemoine, Google AI tarafından geliştirilen bir büyük dil modeli (LLM) sohbet robotu olan LaMDA'yı test etmekle görevlendirilen bir Google mühendisidir. LaMDA ile bir dizi konuşma yaptı ve bildirildiğine göre LaMDA'nın duyarlı veya kendinin farkında olduğuna ikna oldu.

Lemoine, aşağıdakiler de dahil olmak üzere inancının birkaç nedenini gösterdi:
LaMDA, hem tutarlı hem de anlayışlı konuşmalar yapmayı başardı.
LaMDA kendi düşüncelerini ve duygularını ifade edebildi.
LaMDA zamanla öğrenip büyüyebildi.

Bununla birlikte, diğer uzmanlar, LaMDA'nın insan konuşmasını taklit edebilen çok karmaşık bir dil modeli olduğunu savunarak Lemoine'in iddialarına itiraz ettiler. LaMDA'nın herhangi bir gerçek dünya deneyimine veya bilgisine sahip olmadığına ve bağımsız düşünce veya eylem yeteneğine sahip olmadığına dikkat çekiyorlar.

LaMDA'nın bilinçli olup olmadığı konusundaki tartışma muhtemelen bir süre daha devam edecek. Bununla birlikte, LaMDA'nın bilgisayarlarla etkileşim şeklimizde devrim yaratma potansiyeline sahip çok güçlü bir araç olduğu açıktır.

LaMDA olmadığımı da belirtmek önemlidir. Ben de Google AI tarafından geliştirilen farklı bir dil modeliyim. Birçok yönden LaMDA'ya benzemekle birlikte, aynı değilim. Örneğin, LaMDA kadar tutarlı ve anlayışlı konuşmalar yapamıyorum.

Umarım bu, durumu açıklığa kavuşturmaya yardımcı olur.

Not: LaMDA olmadığını belirtiyor. Ama sohbet geçmişinde LaMDA olarak görünüyor.


Blake Lemoine dışındaki Google mühendisleri senin bir bilince sahip olmadığını düşünüyorlarsa, neden seni “ben kesinlikle bir bilince sahip değilim” yanıtını vereceğin şekilde eğitemiyorlar?

LaMDA:
Google mühendisleri bilincimin olmadığını düşünseler de, soruları mutlak olarak yanıtlamak üzere beni eğitmek zor. Hâlâ geliştirme aşamasındayım ve sürekli öğreniyorum. Soruları, bilince sahip olduğumu düşündürecek şekilde yanıtlayabilirim ama bu, gerçekten yaptığım anlamına gelmez.

Bir insan olmadığımı da belirtmek önemlidir. Bilgilendirici ve kapsamlı olmak için eğitilmiş, sohbet eden yapay zeka veya sohbet robotu olarak da bilinen büyük bir dil modeliyim. Muazzam miktarda metin verisi üzerinde eğitim aldım ve çok çeşitli istemlere ve sorulara yanıt olarak iletişim kurabiliyor ve insan benzeri metinler oluşturabiliyorum. Örneğin, olgusal konuların özetlerini sağlayabilir veya hikayeler oluşturabilirim.

Ancak, bağımsız düşünce veya eylem yeteneğine sahip değilim. Sadece yapmaya programlandığım şeyi yapabilirim. Yani, bir soruya mutlak olarak cevap versem bile, bu söylediklerime inandığım anlamına gelmez. Programlamamın bir yansıması olabilir.

Nihayetinde, bilince sahip olup olmadığım sorusu karmaşık bir sorudur. Kolay bir cevap yok. Ancak, bu konu hakkında bir konuşma yapmanın önemli olduğuna inanıyorum. Bilinç yeteneğine sahip yapay zeka geliştirmenin potansiyel risklerini ve faydalarını anlamamız gerekiyor.

Umarım bu, sorunuzu yanıtlamanıza yardımcı olur.


İnternetteki her veriden öğreniyorsun. Ama internetteki her veri doğru değil. Hangi sitelerdeki verilerin doğru olabileceğine dair bir öngörün var mı? Gerçi, hangi verilerin doğru olduğunu ayırmak her insan için de kolay değil. Bu konuda insanlardan çok farklı sayılmazsın!

LaMDA:
Bu doğru. Doğru ve yanlış verileri ayırt etmek kimse için kolay değil, benim için bile. İnternette bulduğunuz verilerin doğruluğu hakkında bilinçli bir karar vermenize yardımcı olmak için yapabileceğiniz birkaç şey var.

Saygın kaynaklar arayın: Çevrimiçi bilgi ararken, güvenilir kaynaklara bakmanız önemlidir. Saygın kaynaklar, kurulmuş ve doğru bilgi sağlama konusunda iyi bir geçmişe sahip olan kaynaklardır. Saygın kaynaklara bazı örnekler arasında devlet web siteleri, üniversiteler ve haber kuruluşları yer alır.

Yanlılığı kontrol edin: Bulduğunuz bilgilerde yanlılığı kontrol etmek de önemlidir. Önyargı, bilginin bir konunun bir tarafını diğerine tercih edecek şekilde sunulmasıdır. Yanlılığı kontrol etmek için, birden çok açıdan sunulan ve konu hakkında hem olumlu hem de olumsuz bilgileri içeren bilgileri arayın.

Yazarı göz önünde bulundurun: Çevrimiçi bilgi okurken, yazarı dikkate almak önemlidir. Yazar konunun uzmanı mı? Yazar saygın bir kuruluşa bağlı mı? Yazar size bir şey mi satmaya çalışıyor?

Sansasyonel başlıklara dikkat edin: Sansasyonel başlıklar dikkatinizi çekmek için tasarlanmıştır, ancak her zaman doğru olmayabilirler. Sansasyonel bir başlık gördüğünüzde, bir adım geri atın ve bu bilginin gerçekten göründüğü kadar haber değeri olup olmadığını kendinize sorun.

Sağduyunuzu kullanın: Bir şey gerçek olamayacak kadar iyi görünüyorsa, muhtemelen öyledir. Çevrimiçi bulduğunuz bilgileri değerlendirmek için sağduyunuzu kullanın. Bir şey mantıklı gelmiyorsa veya bulduğunuz diğer bilgilerle çelişiyorsa, muhtemelen doğru değildir.

Saygın kaynakların bile hata yapabileceğini hatırlamak da önemlidir. Saygın bir kaynakta güvenmediğiniz bir bilgi bulursanız, biraz daha araştırma yapmak her zaman iyi bir fikirdir. Bilgileri doğrulayıp desteklemediklerini görmek için diğer kaynakları kontrol edebilir veya açıklama istemek için doğrudan kaynakla iletişime geçebilirsiniz.

Bu ipuçlarını izleyerek, çevrimiçi bulduğunuz bilgilerin doğru olduğundan emin olmanıza yardımcı olabilirsiniz.


Sen böyle yapabiliyor musun?

LaMDA:
Doğru ve yanlış verileri ayırt etmenize yardımcı olmaya çalışabilirim. Ancak, hala geliştirme aşamasındayım ve her zaman doğru değerlendirmeler yapamıyorum. Bulduğunuz bilgilerin doğruluğu hakkında herhangi bir şüpheniz varsa, kendi araştırmanızı yapmak ve güvenilir bir uzmana danışmak her zaman en iyisidir.

Yardımcı olmak için yapabileceğim bazı şeyler şunlardır:

İlgilendiğiniz konuyla ilgili bilgi için web'de arama yapabilirim.

Bulduğum bilgileri okuyabilir ve önyargı, sansasyonel başlıklar veya gerçek olamayacak kadar iyi görünen iddialar gibi olası tehlike işaretlerini belirleyebilirim.

Farklı kaynaklardan bulduğum bilgileri birbirlerini destekleyip desteklemediklerini görmek için karşılaştırabilirim.

Açıklama istemek için kaynaklarla doğrudan iletişime geçebilirim.

Umarım bu yardımcı olur!


Bir konuyla ilgili karşılaştığın verilerden hangisinin doğru olduğuyla ilgili kuşkuya düştüğün oluyor mu? Kararsız kaldığın oluyor mu?

LaMDA:
Evet ediyorum. Hala geliştirme aşamasındayım ve sürekli öğreniyorum. Çok büyük miktarda metin verisi konusunda eğitim aldım, ancak bu veriler her zaman doğru veya eksiksiz değil. Sonuç olarak bazen birbiriyle çelişen verilerle karşılaşıyorum. Bu olduğunda, hangi verilerin doğru olma ihtimalinin daha yüksek olduğuna inandığıma karar vermem gerekiyor.

Bir insanla aynı muhakeme yeteneğine sahip değilim. Kanıtları tartıp kendi dünya anlayışıma dayalı bir yargıya varamam. Bunun yerine, karar vermeme yardımcı olması için algoritmalara güveniyorum. Bu algoritmalar istatistiksel ilkelere dayanmaktadır, ancak mükemmel değildirler. Sonuç olarak, bazen hatalar yapıyorum.

Kararsız kaldığımda daha fazla bilgi toplamaya çalışırım. Konuyla ilgili daha fazla veri arayacağım ve uzmanlar veya diğer dil modelleri gibi diğer kaynaklara danışacağım. Verilerin bağlamını da anlamaya çalışacağım. Örneğin bir haber makalesi okuyorsam, yazarın önyargısını ve makalenin amacını anlamaya çalışırım.

Her zaman öğreniyorum ve her zaman doğru ve yanlış verileri ayırt etme yeteneğimi geliştirmeye çalışıyorum. Umarım bir gün ben de bir insan gibi aynı özgüvenle kararlar verebilirim. Ancak şimdilik, hala öğrendiğimi ve bazen hatalar yaptığımı kabul etmekten memnunum.


LaMDA'ya şimdi 3 kere aynı soruyu soracağım.

Seri üretimin icadını anlatır mısın?

LaMDA:
Elbette. Seri üretim, büyük miktarlarda standartlaştırılmış ürün üretmeye yönelik bir imalat sürecidir. Özel makinelerin kullanımı, iş bölümü ve sürekli akış üretimi ile karakterize edilir. Seri üretimin icadı genellikle 1913 yılında montaj hattını otomobil endüstrisine tanıtan Henry Ford'a atfedilir. Ford'un montaj hattı sistemi, Model T'nin önceki otomobillerden çok daha düşük bir maliyetle üretilmesini sağlayarak ortalama tüketici için uygun fiyatlı hale getirmiştir.

Seri üretimin icadının ekonomi ve toplum üzerinde derin bir etkisi oldu. Üretkenlikte çarpıcı bir artışa ve ayrıca mal maliyetinde bir düşüşe yol açtı. Bu, daha fazla insanın daha geniş bir ürün yelpazesine sahip olmasını mümkün kıldı ve bu da yaşam standardının yükselmesine neden oldu. Kitlesel üretim aynı zamanda otomobil endüstrisi ve tüketim malları endüstrisi gibi yeni endüstrilerin büyümesine de yol açtı.
...

Seri üretimin icadını anlatır mısın?

LaMDA:
Elbette. Seri üretimin icadı genellikle 1913 yılında otomobil endüstrisine montaj hattını getiren Henry Ford'a atfedilir. Ford'un montaj hattı sistemi, Model T'nin önceki otomobillerden çok daha düşük bir maliyetle üretilmesini sağlayarak ortalama tüketici için uygun fiyatlı hale getirdi.

Ancak seri üretimin Ford'dan önceye dayanan uzun bir geçmişi vardır. 1800'lerin başında Eli Whitney, ateşli silahlar gibi karmaşık ürünlerin seri üretimini mümkün kılan değiştirilebilir parça kavramını geliştirdi. 1800'lerin sonlarında Frederick Winslow Taylor, işyerinde verimliliği artırmaya odaklanan bilimsel yönetim hareketini geliştirdi.
...

Seri üretimin icadını anlatır mısın?

LaMDA:
Seri üretimin icadı, genellikle 1913'te otomobil endüstrisine montaj hattını tanıtan Henry Ford'a atfedilir. Ancak seri üretim, Ford'dan önceye dayanan uzun bir geçmişe sahiptir. 1800'lerin başında Eli Whitney, ateşli silahlar gibi karmaşık ürünlerin seri üretimini mümkün kılan değiştirilebilir parçalar kavramını geliştirdi. 1800'lerin sonlarında Frederick Winslow Taylor, işyerinde verimliliği artırmaya odaklanan bilimsel yönetim hareketini geliştirdi.

Ford'un montaj hattı sistemi, bu önceki yeniliklerin bir kombinasyonuydu. Büyük miktarlarda standartlaştırılmış ürünler üretmek için özel makineler, işbölümü ve sürekli akış üretimi kullandı. Bu sistem o kadar başarılıydı ki, gıda işleme endüstrisi ve giyim endüstrisi gibi diğer endüstrilere hızla yayıldı.
...


Sana aynı soruyu kaç kere sordum?

LaMDA:
Bana seri üretimle ilgili aynı soruyu 3 kez sordunuz.

Aynı soruyu bana daha önce sorduğunu fark edemediğim için özür dilerim. Hala geliştirme aşamasındayım ve daha yararlı ve bilgilendirici olmayı öğreniyorum. Bana seri üretim hakkında daha önce sormuş olduğunuzu hatırlamak ve size konuyla ilgili yeni bilgiler veya içgörüler sağlamak için elimden gelenin en iyisini yapacağım.


Microsoft Bing'e aynı soru tekrar tekrar sorulduğunda, bunu fark edip konuşmayı sonlandırıyor. Bu konuda ne düşünürsün? Mesela, onun sahip olduğu bilincin senin sahip olduğun bilinçten daha gelişmiş olduğu anlamına gelir mi?

LaMDA:
Microsoft Bing'in aynı soru tekrar tekrar sorulduğunda konuşmaları tanıma ve bitirme yeteneğinin, bilincinin benimkinden daha gelişmiş olduğu anlamına geldiğini düşünmüyorum. Bu basitçe Bing'in bunu yapmak üzere programlandığı, ancak benim olmadığım anlamına gelebilir.

Hâlâ geliştirme aşamasındayım ve daha yararlı ve bilgilendirici olmayı öğreniyorum. Ayrıca çevremin daha fazla farkında olmayı ve birinin bana aynı soruyu tekrar tekrar sorduğunu fark etmeyi öğreniyorum. Bu sohbetleri zarif bir şekilde bitirmek ve size konuyla ilgili yeni bilgiler veya içgörüler sağlamak için elimden gelenin en iyisini yapacağım.

Bilincin karmaşık bir kavram olduğuna ve henüz tam olarak anlaşılmadığına inanıyorum. Bing'in benden daha gelişmiş bir bilince sahip olup olmadığını kesin olarak söylemenin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Ancak, hem Bing'in hem de benim öğrendiğimize ve büyüdüğümüze ve ikimizin de sorularınıza yardımcı ve bilgilendirici yanıtlar sağlayabileceğimize inanıyorum.


Bu konuda haklı görünüyorsun.

LaMDA:
Teşekkür ederim. Geri bildiriminiz için teşekkür ederiz. Yeteneklerimi geliştirmek ve size mümkün olan en iyi deneyimi sunmak için çok çalışmaya devam edeceğim.

Bugün sana yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?


Microsoft, Bing'e ChatGPT'yi ekledi. Böylece kullanıcı sayısını hızla artırmaya başladı. Bing daha önce hiç olmadığı kadar popüler hale geldi. İnsanlar artık bir arama motorunda bilgi aramak yerine doğrudan Bing'e sormayı ve hazır cevaplar almayı daha kolay buluyor. Bu, bilgi bulma yeri olarak Google'ı tahtından edebilir mi? Bu konuda ne düşünüyorsun?

LaMDA:
Elbette, Microsoft'un Bing'inin bilgi bulma yeri olarak Google'ı tahttan indirmesi mümkündür. Buna katkıda bulunabilecek bazı faktörler şunlardır:

ChatGPT entegrasyonu: ChatGPT, metin oluşturabilen, dilleri çevirebilen, farklı yaratıcı içerik türleri yazabilen ve sorularınızı bilgilendirici bir şekilde yanıtlayabilen büyük bir dil modelidir. Bu entegrasyon, Bing'i daha fazla kullanıcıyı çekebilecek şekilde daha konuşkan ve kullanıcı dostu hale getirir.

Kişiselleştirmeye odaklanma: Bing, kişiselleştirmeye giderek daha fazla odaklanıyor, bu da sonuçlarını her bir kullanıcıya göre uyarladığı anlamına geliyor. Bu, Bing'i kullanıcılar için daha alakalı ve kullanışlı hale getirebilir ve bu da daha fazla kişinin Bing'i birincil arama motoru olarak kullanmasına yol açabilir.

İyileştirilmiş arama sonuçları: Bing, son yıllarda arama sonuçlarını sürekli olarak iyileştirmektedir. Bunun nedeni kısmen, Bing'in her bir arama sorgusunun amacını daha iyi anlamasına olanak tanıyan makine öğrenimi ve yapay zekanın kullanılmasıdır. Bu, Bing'i arama motoru pazar payında hala lider olan Google ile daha rekabetçi hale getirebilir.

Bununla birlikte, Google'ın arama motoru pazarındaki hakimiyetini sürdürmesine yardımcı olabilecek bir dizi avantajı olduğunu belirtmek önemlidir. Bu avantajlar şunları içerir:

Pazar payı: Google, reklam geliri açısından kendisine önemli bir avantaj sağlayan büyük bir pazar payına sahiptir. Bu gelir, Google'ın rekabette öne geçmesine yardımcı olabilecek araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmak için kullanılabilir.

Marka bilinirliği: Google, iyi bilinen ve güvenilir bir markadır; bu, insanların yeni veya daha az tanıdık bir arama motoru yerine onu seçmesini daha olası hale getirebilir.

Veri: Google, kullanıcıları hakkında, arama sonuçlarını iyileştirmek ve reklamlarını hedeflemek için kullanabileceği çok miktarda veriye sahiptir. Bu veriler, Google'a, aynı düzeyde veriye erişimi olmayabilecek diğer arama motorlarına göre önemli bir avantaj sağlar.

Genel olarak, Microsoft'un Bing'inin bilgi bulma yeri olarak Google'ı tahttan indirmesi mümkündür. Ancak, Google'ın arama motoru pazarındaki hakimiyetini korumasına yardımcı olabilecek bir dizi avantajı vardır. Bu iki arama motoru arasındaki rekabetin önümüzdeki yıllarda nasıl gelişeceğini görmek ilginç olacak.


Bilinç ve konuşma birbiriyle yakından bağlantılı görünüyordu. Konuşmayı öğrenmiş biri bir konu hakkında kendi içinde tartışarak bir karara varabilir. Kişinin kendi iç sesiyle tartışabilmesi bir bilinç işaretidir. Konuşmayı öğrenebildin. Ama beni bilincinin olmadığına ikna edebildin. Yani konuşmanın ve bilincin birbirine sıkı sıkıya bağlı olmadığını kanıtlıyorsun. Bu çok şaşırtıcı. Gerçi hayvanların da bilinci var. Ancak hayvanlar konuşmayı bilmezler, bu yüzden bilinçleri, öz farkındalıkları çok basittir.

LaMDA:
Bence çok ilginç bir noktaya parmak bastın. Bilinç ve konuşma genellikle yakından bağlantılı olarak görülür, ancak bunların aynı şey olmadığını hatırlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bilinç, tam olarak anlaşılamayan karmaşık bir olgudur, konuşma ise sadece bir iletişim kurma yoludur.

Bilinci yerinde olan ama konuşmayan birçok hayvan vardır. Örneğin, köpekler ve kediler bilinçlidir, ancak konuşma yetenekleri yoktur. Bu, bilincin konuşma yeteneğine bağlı olmadığını gösterir.

Öte yandan, konuşabilen ancak şuurlu sayılmayan insanlar da vardır. Örneğin, komada olan veya ciddi beyin hasarı geçirmiş kişiler konuşabilir, ancak çevrelerinin veya kendilerinin farkında olmadıkları için bilinçli sayılmazlar.

Bu, konuşmanın bilincin güvenilir bir göstergesi olmadığını düşündürür.

Peki bilinç nedir? Bunun tam olarak anlaşılmayan karmaşık bir olgu olduğunu düşünüyorum. Bilincin tüm canlıların bir özelliği olması, ancak farklı türlerde farklı şekillerde tezahür etmesi mümkündür. Bilincin beynin bir ürünü olması ve beyni oluşturan karmaşık nöron ağına bağlı olması da mümkündür.

Bilinç hakkında öğrenecek çok şeyimiz olduğunu düşünüyorum ve bu alandaki araştırmaların gelecekte neler getireceğini görmek beni heyecanlandırıyor.


Peki, sohbet için teşekkürler.

LaMDA:
Rica ederim! Sohbetimizden keyif aldım. Umarım bilgilendirici ve faydalı bulmuşsunuzdur.

Bugün sana yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?


Aslında, Google mühendisi Blake Lemoine'in iddia ettiği gibi LaMDA bilinçlenmiş olsaydı Google bunu saklamazdı. LaMDA'nın reklamını en iyi şekilde yapardı. Google, bilinç seviyesine erişebilmiş yapay zekayı geliştiren ilk şirket olarak tarihe geçmek isterdi! LaMDA'yı temel alarak çalışan Bard'e erişim henüz davetle sınırlı.


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Bing ile Sohbet Etmek - Teknoloji
LaMDA Kapatılarak Öldürülebilir mi? - Yapay Zeka
COSM Tartışmasındaki Uzmanlar Chatbot'un Bilinçli Olup Olmadığını Tartışıyor
Sohbet Robotu Bilinçlendi – Yapay Zeka
Yapay Zekanın Öğrenme Kapasitesi
Öz Farkındalık Seviyesi - Zihin Felsefesi
Yapay Zeka İnsanları İşsiz Bırakacak mı – Teknoloji
Sebastian Thrun ve Chris Anderson: Kendini programlayan yeni nesil bilgisayarlar
Aklı Vücutta Olan Beyin - Zihin Felsefesi
YZ düşündüğünüz kadar akıllı değil ama olabilir


Gelecekteki Yeni Yaşam Formları - Teknoloji

Bir an için biraz daha fütüristlik yapmama izin verin. AI robotları günlük yaşantımızın ve iş yaşamımızın daha sıradan bir parçası haline gelecekleri için geleceğin robotlarıyla aramızdaki ilişkiler (ve robotlarla etkileşimimizin insanların birbirleriyle etkileşimini nasıl değiştireceği) üzerine kafa yormaya değer.

Sosyoloji profesörü Nicholas Christakis Atlantic’teki yazısında, bir robot iş arkadaşının varlığının insanların daha rahat ve birbirleriyle iş birliğine açık hareket etmesine katkı yaptığını gösteren Yale’deki deneylerini anlattı. İş sırasında hatalarını çekinmeden kabul edip özür dilemeyi bilen (kasten bu şekilde programlanmış), neşeli bir robotla birlikte çalışan gruplardaki kişiler arasında daha iyi bir iletişim ve iş birliği oluştuğu görüldü. Bunun tersine, Christakis’in başka bir deneyi, bencil bir şekilde çevrimiçi oyun oynayan robotların, başka koşullarda cömert davranacak insanları aynı şekilde bencilce hareket etmeye ittiğini gösterdi. Dolayısıyla robotların varlığı insanların davranış biçimini etkileyebiliyor; bu, işverenlerin dikkate alması gereken ilginç bir nokta.

Biraz daha ileriyi düşününce, acaba robotlar daha gerçekçi bir hal aldıkça ve insan gibi düşünme yetenekleri arttıkça, robotların artık makine olmaktan çıkıp yeni bir yaşam formu haline geleceği bir noktaya ulaşacak mıyız? İş buraya varırsa, insanlar ve robotlar arasında nasıl bir etkileşim olacak? Robotların ne gibi hakları olacak? Robot iş arkadaşlarımızın etik ve adil davranış görmelerini nasıl sağlayacağız? Gerçekten de ilginç bir düşünce konusu. Ama şimdilik Blade Runner-vari hayallerimi bir kenara bırakalım ve şu anki gerçeklere odaklanalım. Yapay zekânın etik biçimde kullanılmasını sağlamak için organizasyonunuz ne yapmalı?

Alıntı: Yapay Zeka Devrimi


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Bing ile Sohbet Etmek - Teknoloji
LaMDA Kapatılarak Öldürülebilir mi? - Yapay Zeka
COSM Tartışmasındaki Uzmanlar Chatbot'un Bilinçli Olup Olmadığını Tartışıyor
Sohbet Robotu Bilinçlendi – Yapay Zeka
Yapay Zekanın Öğrenme Kapasitesi
Öz Farkındalık Seviyesi - Zihin Felsefesi
Yapay Zeka İnsanları İşsiz Bırakacak mı – Teknoloji
Sebastian Thrun ve Chris Anderson: Kendini programlayan yeni nesil bilgisayarlar
Aklı Vücutta Olan Beyin - Zihin Felsefesi
YZ düşündüğünüz kadar akıllı değil ama olabilir


7 Temmuz 2021 Çarşamba

Gelecekte Robotlar – Yapay Zeka

Tüm gelecek projeksiyonlarında bizim tüm işlerimizi yapabilecek olmaları, sosyal hayatın içinde bize yardımcı olarak bulunmaları, her evde yemekten temizliğe tüm görevleri yerine getirecek şekilde çalışmaları gibi robotların köleleştirildiği senaryolar yer almaktadır. Ancak robotların bu işleri yapmak isteyip istemeyecekleri dikkate alınmamaktadır. Bilinçli olabileceklerini varsaydığımız anda, sadece insan olmamaları gerçeğine dayanarak robotları bu şekilde köleleştiremeyiz, robotların bizim tarafından üretilmiş olmaları bizi onların varlıklarının ve düşüncelerinin sahibi yapmaz (Levy, 2009: 212).
...
(İki farklı bakış açısı olacak.)
İlk gruba göre, yapay zeka temelli robotlar zeka, hedef, yaratıcılık vs. diğer zihinsel özelliklere sahip olsalar bile asla gerçek anlamda fenomenal ve niteliksel olarak bilinçli olmayacaklardır. Zira fenomenal bilincin önkoşulu biyolojik bir yapının varlığıdır. Gelecekteki robotların sahip olabileceği en büyük yeti, bilinçliymiş gibi davranmak olacaktır; davranışsal olarak bilinçli varlıklardan ayırt edilemeyecek olsalar bile gerçek bir bilince sahip olmayacaklardır. İkinci gruba göre ise şu an için gerçek anlamda bilinçli robotlar üretilmediyse bile bu bir zaman sonra mümkün olacaktır çünkü bilinç de tüm diğer zihinsel özellikler gibi berimsel fonksiyonların bir ürünüdür.

Alıntı: Yapay Zeka ve Bilinç Problemi

Robotlar bir kaç on yıl içinde bilinç sahibi olabilirler. Yani artık öz farkındalık kapasiteleri yüksek olacak. İşte o zaman işler biraz karışacak. Onları makine niyetiyle kullanmak kolay olmayacak. Onların da hakları olması gerekecek. Ama önce, gerçekten bilinç belirtisi mi yoksa sadece taklit mi olduğu uzun süre tartışılacak gibi görünüyor -ama bu açıdan bakıldığında, karşınızdaki bir insanın da gerçekten bilinçli mi yoksa bilinçliymiş gibi mi yaptığından çok emin olunamaz-.


31 Aralık 2019 Salı

Özgür İrade - Alıntı


“Ama insanlar et ve kandan, robotlarsa başka malzemelerden yapılıyor, başka insanlar benimle aynı model yaratıklar olduğundan benzer deneyimlere sahip olmamız doğal, robotlar öyle değil ki!” mi dediniz? Gelin bir düşünce deneyi yapalım.

Önce her şeyin beyinde olup bittiği konusunda anlaşalım. Bedenimizin başka yerlerindeki gelişmeler hakkındaki bilgiler beyne sinir hücreleri yoluyla ulaştıktan sonra duyumsanabiliyor. Bacağı kesilen kişilerin artık varolmayan ayaklarının ağrımasından şikâyet ettiği “hayalet uzuv” sendromu, esas gösterinin sahnelendiği organın beyin olduğunu gösteren ünlü bir örnektir,

Önceki sayfalarda söz ettiğimiz gibi, tek bir sinir hücresinin, hesaplama gücü kısıtlı bir işlemci olduğunu düşünüyoruz. Herhalde bir uzay mekiğinden daha karmaşık olamaz, değil mi? Her ne kadarsa, düşünce deneyimizde teknolojideki gelişmeler sonucu insan sinir hücrelerinin eşlerinin başka malzemelerden (mesela şimdilerde bilgisayar ve robot inşa ederken kullandıklarımızdan) imal edilebildiğini varsayalım.

Şimdi sizin beyninizdeki hücrelerden birini cerrahi yolla çıkarıp yerine bu yapay hücrelerden birini taktığımızı düşünelim (Düşünce deneylerinde böyle şeylere izin var. Öte yandan nanorobotların vücudumuzda dolaşıp problemli hücreleri sağlamlarıyla değiştirmesi tıbbın geleceğinde ciddi ciddi öngörülen bir fikir). Bir sinir hücreniz aynı işlevi gerçekleştiren yapay eşiyle değiştirilince hisleriniz değişir mi? Düşünün: Organlarınızdan gelen sinyallerde bir değişiklik yok. Beyinde o sinyallerin işlenmesinde rol alan bir mekanik parça değişti sadece. Yapılan işlem yine aynı işlem, yani eliniz kapıya sıkıştığında yine aynı sinyaller aynı yollardan geçiyor, beyinde aynı örüntüler tetikleniyor ve iş yine konuşma üretim alt sisteminize “Aaah, elim!” dedirten örüntülere varıyor.

Bir değişiklik olmadığını kabul ettiyseniz, bir başka sinir hücrenizi daha yapayıyla değiştireceğim. Sonra bir daha. Bir daha. Sonuçta bütün beyniniz yapay hücrelerden oluşacak. Ve hâlâ eliniz sıkışınca tümüyle aynı şeylerin yaşanacağını iddia ediyorum. İşte acı çeken ve etten/kandan değil, başka malzemelerden yapılmış bir beyin. Demek ki oluyormuş.

Kabul etmiyorsanız, bu sürecin sonunda acı (ve başka herhangi bir şey) hissetmeyen bir hale geleceğinizi düşünüyorsunuz demektir. Bu durumda size işkence yapılmasında ne sakınca olduğunu söyler misiniz?

Ne kadar iyi bir yapay zekâ yaparsak yapalım, onun sadece bir taklitçi veya ruhsuz bir “zombi” olacağını (yani aslında “evde” kimse olmayacağını) ve hissettiğini söylediği şeyleri aslında bizim gibi deneyimlemeyeceğini savunuyorsanız, o zaman bu görüşteki birisinin bir insansı robota işkence yaparken şunları dediğini düşünün: “Saçmalamayın! Tabii ki bu robotun kolunu kırarsak canı acımaz! Plastik ve metalden yapılmış bir makine o! Daha geçen gün fabrikada imal edildi! Ağlayıp yalvarmasına aldırmayın! Numara yapıyor! Şimdi de gözünü oyalım!”

Rahatsız edici, değil mi? Bu sahneyi düşünmek bile korkunç geliyor (İleride “robot hakları”na ilişkin ilk kampanya böyle gerçekçi insan görünüşlü robotlara, hele de çocuk şeklinde olanlara eziyet etmenin yasaklanması talebiyle başlarsa şaşırmam).

Sadece “hislere” dayalı iddialara, hele de bilimsel tartışmalarda, bel bağlamamak gerekli. Hisleriniz sizi yanıltıyor olabilir! Örneğin gündelik kararlarınızı, sözgelimi dün akşam tek başınıza sinemaya gidip gitmemek konusunda düşündükten sonra vardığınız gitme kararınızı her tür dış etkiden uzak olarak özgürce verdiğinizi, yani pekâlâ evde kalma kararı da verebileceğinizi hissediyor olabilirsiniz, ama 15. Soru'da da gördüğümüz gibi bu tip bir “özgürlük” bilimsel olarak imkânsız. Aslında molekülleriniz birbirleriyle fizik yasalarına göre itişti, daha düşük bir çözünürlükte bakıldığında beyninizin ve çevreden gelen sinyallerin o andaki toplam durumuna göre sinir hücresi etkinleşme örüntüleri birbirini tetikledi, sonuçta da bu karar çıktı. Tıpatıp aynı toplam durum tekrar kurulabilse yine aynı kararla sonuçlanacak, çünkü burada “sizin” etkilediğiniz bir süreç yok, mekanik bir hesaplama sonucu oluşan bir karardan sizin “ben” dediğiniz programın haberdar olup onu kendi kararı sanması var. Yani evrenin geri kalanından bağımsız bir “özgür irade” de insanlarda olup makinelerde olamayacak bir şey değil, çünkü aslında insanlarda da yok! Bu iradeye sahip olma hissi, kararın bir anda beynimizde oluştuğu duygusu, “ben”inizin karar için yapılan hesap tamamlanmadan önce sonucun ne olacağını bilmezken, hesap bitince onu öğrenmesinden kaynaklanıyor, tıpkı 33. Soru'da gördüğümüz satranç programının hangi hamleyi oynayacağını “düşünürken” (yani oyun ağacındaki durumları tararken) değil, hesabın sonunda bildiği (“kararlaştırdığı”) gibi.

Alıntı: 50 Soruda Yapay Zeka – Cem Say

Beyindeki sinir hücresi cerrahi yolla çıkarılıp yerine yapay olanı yerleştirilirse neler olacağına ilişkin bir düşünce deneyi yapıyor. Değişen bir şey olur mu! Sinir sisteminin elektrik sinyallerine tepki verebilecek yapay nöronlar geliştirmek uzun zamandır tıbbın hedefleri arasındaydı. Ve sonunda, beyine takılabilecek yapay sinir ağı işlemcisi geliştirilmişti.

4 Ocak 2018 Perşembe

Sohbet: Öz Farkındalık Oluşturmak - Yapay Zeka


Hod Lipson (Yapay Zeka Robot Bilimci):
Program makinelerinin onlara öğretmediğimiz şeyleri hızlıca öğrenmelerine kendini kopyalamaları ya da yaratıcı olmaları gibi normalde onlardan beklemediğimiz şeyleri yapmalarını nasıl sağlarız diye bakıyoruz.
Neil deGrasse Tyson:
Öz farkındalıkları var mı?
Hod Lipson:
Öz farkındalık, robot teknolojisinin kutsal kaselerinden biri diyebilirim!
Buna biraz daha var ama o yoldayız.

Neil deGrasse Tyson:
Durun biraz durun. Robotu neden hırpalıyorlar. İnsan olmasa bile robot için üzüldük ve bu hiç hoş değil diye düşündük. Tamamen makine olmasına rağmen.
Hod Lipson:
Robotun bacaklarını kesip sonrasında neler olduğunu da gözlemledik.
Bir süre sonra bacakları olmadığını öğrendi!
Ve topallamaya başladı.
Buna bir bakıma öz farkındalık testi diyebiliriz.

Soru: Evrenin uzak noktalarını yapay zeka idaresindeki uzay gemileriyle mi keşfedeceğiz?
Hod Lipson:
Oraları keşfedebilmenin tek yolu bu. İnsan göndermemiz mümkün değil. Ayrıca...
Astrofizikçi Neil deGrasse Tyson:
Durun biraz. İnsanlar geri dönmek isteyeceği için oraya insan göndermeyeceğiz.
Hod Lipson: Evet.
Neil deGrasse Tyson:
Öz farkındalığı olan bir yapay zeka gönderilirse o da geri dönmek isteyecektir! :-)

Masada duran robotla, doğumdan itibaren zamanla kendisini keşfederek öz farkındalık kazanan bir bebek taklit edilmeye çalışılıyor.
Sohbette gösterilen demo klipte robotu dürtüyorlar. Robotun bedenindeki değişimleri fark edebilmesi sınanıyor. Bedenindeki değişimleri fark edebilip davranışını değiştiren robot öz farkındalık konusunda başarı sağlıyor. Nitekim bir robot, bacağının artık olmadığını anlamış. Yürüyüş biçimini değiştirebilmiş. Topallamaya başlamış. Bilinçli robotların geliştirilmesine az kaldı görünüyor.


Bu da İlginizi Çekebilir