29 Mart 2025 Cumartesi

Hayata Anlam Vermek - Felsefe

Bu sohbet sırasında etrafa Constantinopolis’te iki kubbealtı veziri ile müftünün boğulduğu, pek çok yandaşlarının da kazığa oturtulduğu haberi yayılmıştı. Bu felaket her yerde birkaç saat için büyük bir gürültü kopardı. Pangloss, Candide ve Martin küçük çiftliklerine dönerken, kapısının önündeki portakal ağaçlarının gölgesinde serinleyen iyi kalpli bir ihtiyara rastladılar. Münakaşacı olduğu kadar araştırmacı da olan Pangloss ihtiyara boğulan müftünün adını sordu. “Hiç bilmiyorum,” diye cevap verdi yaşlı adam. “Ben hiçbir müftünün, hiçbir vezirin adını bilmem. Bahsettiğiniz olay hakkında da en ufak bir fikrim yok. Genel kanaatim, kamu işlerine burnunu sokanların kimi zaman sefil bir şekilde can verdikleri ve bu sonucu hak ettikleri yönünde. Ama Constantinopolis’te neler olup bittiğini hiç merak etmem. Ben oraya bahçemde yetiştirdiğim meyveleri gönderip satmakla yetiniyorum.” Bu sözleri söyleyen ihtiyar yabancıları evine davet etti. İki kızı ve iki oğlu onlara ev yapımı çeşit çeşit şerbet, ağaç kavunu şekerlemesi katılmış kaymak, portakallar, iki çeşit limon, turunçlar, ananaslar, Şam fıstıkları, Batavya’nın ve adaların o kötü kahvesiyle karıştırılmamış Moka kahvesi181 ikram etti. Ardından bu iyi kalpli Müslüman’ın iki kızı Candide’in, Pangloss’un ve Martin’in sakallarına güzel kokular sürdüler.

Çok geniş ve muhteşem topraklarınız olsa gerek?” dedi Candide, Türk’e. “Topu topu yirmi arpent,” diye cevap verdi Türk. “Çocuklarımla ekip biçiyorum. İş bizi üç büyük kötülükten uzak tutuyor: can sıkıntısı, ahlaksızlık ve yokluk.”

Çiftliğine dönen Candide, Türk’ün söylediklerini uzun uzun düşündü. Sonra Pangloss’a ve Martin’e şöyle de­di: “O iyi kalpli ihtiyar kendine birlikte akşam yemeği yeme şerefine nail olduğumuz o altı kraldan çok daha imrenilecek bir hayat kurmuş gibi geliyor bana.” “Yücelik çok tehlikeli bir şey,” dedi Pangloss, bütün filozoflar bu noktada hemfikir. Zira en nihayetinde Moav Kralı Eglon, Ehut tarafından öldürülmüş; Avşalom ağaca takılıp üç ok­la deşilmiş; Yarovam’ın oğlu Kral Nadav, Baaşa tarafından, Kral Ela Zimri tarafından, Ahazya Yehu tarafından, Atalya Jehoiada tarafından öldürülmüş; Kral Yehoyakim, Kral Yehoyakin, Kral Sidkiya ise esir düşmüş.182 Kroisos’un, Ast­yages’in, Darius’un, Siracusa’lı Dionysius’un, Pyrrhus’un, Perseus’un, Hannibal’in, Jugurtha’nın, Ariovistus’un, Cea­ser’ın, Pompeius’un, Neron’un, Otho’nun, Vitel­lius’un, Do­mitianus’un, İngiltere Kralı II. Richard’ın, II. Ed­ward’ ın, VI. Henry’nin, III. Richard’ın, Mary Stuart’ın, I. Char­les’ın, Fransa’nın üç Henri’sinin, İmparator IV. Hein­rich’ in nasıl can verdiklerini biliyorsunuz. Yine biliyorsunuz ki...” “Ben de bahçemizi ekip biçmemiz gerektiğini bili­yorum,” dedi Candide. “Haklısınız,” dedi Pangloss. “Zi­ra insan Aden Bahçesi’ne konduğunda, oraya ut operaretur eum, yani çalışsın diye konmuş. Bu da insanın istirahat için yaratılmadığını kanıtlıyor. “Akıl yürütmeden çalışalım,” dedi Martin. “Hayatı dayanılır kılmanın tek çaresi bu.”

Böylece küçük topluluğumuz bu takdire şayan projeye girişti, herkes kendi yetenekleri doğrultusunda işe koyuldu. Küçük toprak parçası çok meyve verdi. Cuné­gonde gerçekten pek çirkindi, fakat mükemmel bir pastacı oldu çıktı; Paquette nakış işledi; yaşlı kadın çamaşırlarla ilgilendi. Peder Giroflée’ye varıncaya dek iş yapmayan kimse kalmadı. O da çok iyi bir marangoz, hatta namuslu bir adam oldu. Pangloss ara sıra Candide’e şöyle diyordu: “Olası dünyaların en iyisinde bütün olaylar birbirine bağlı; zira sonuç itibarıyla şayet güzel bir şatodan Matmazel Cunégonde’un aşkı uğruna kaba etinize tekme yiye yiye kovulmamış, engizisyonun karşısına çıkartılmamış, bütün Amerika’yı yaya geçmemiş, baronun vücudunda kılıcınızla şöyle güzel bir delik açmamış, El Dorada ülkesinin bütün koyunlarını kaybetmemiş olsaydınız, bugün burada ağaç kavunu şekerlemesi ve şamfıstığı yiyor olmazdınız.” “Çok doğru söylediniz,” diye cevap verdi Candide. Ama şimdi bahçemizi ekmemiz gerek.”

Alıntı: Candide ya da İyimserlik - Voltaire


Candide umut ettiği mutluluğun hiçbir zaman olmayacağını artık anlamıştır. Kendisini işe vermiştir, can sıkıntısından kurtulmak için. Pangloss ise hep şuna inanmıştır: Dünya çok hassas bir dengeyle mükemmel şekilde işlemektedir. Bu dünyanın, olası dünyaların zaten en iyisi olduğuna inanmıştır. Ve hâlâ, bu dünyanın olabilecek dünyaların zaten en iyisi olduğunu umut etmeye çalışmaktadır; başlarına gelen onca felaketten sonra bile... İyimserliğini korumaya çalışmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder