Lezzet iyileştirici gıda katkı maddeleri ete eklenir. Sonra ete ısıl işlem uygulanır. Böylece etteki mikroorganizmaların ölmesi sağlanır. İşlenmiş et budur. Kanser riskini arttırdığının düşünülmesinin nedeni kullanılan gıda katkı maddelerinden birinin sodyum nitrit olmasıdır. Peki et endüstrisi ete neden sodyum nitrit katmaktadır. Taze et bekletildiğinde hemen bozulmaya başlayacaktır. Oysa sodyum nitrit katılarak işlenen et bozulmaz. Etin raf ömrü uzar. Aksi taktirde, tüketiciler kanser olmadan çok önce başka hastalıklara yakalanacaklardır. Sodyum nitrit başta Clostridium cinsine ait patojen bakteriler olmak üzere diğer bazı patojenlerin gelişimini engellemektedir; zira Clostridium öldürücü bir bakteridir! Yani tüketiciyi korumak için sodyum nitrit katılarak et işlenmektedir. Ayrıca ürüne özgü kür lezzetini ve rengini verir.
Çok eskiden beri etlerin bozulmasını önlemek için tuz kullanılırdı. Aslında o da pek sağlıklı sayılmazdı. Böbreğe zarar verebilir. Daha önemlisi tuz da kanser yapabilir. Et endüstrisi standartlar ölçüsünde çok az miktarda sodyum nitrit kullanmaktadır. Şuanda eti korumak için sodyum nitrit kullanmaktan daha iyi bir yöntem görünmüyor. Endüstri etleri korumak için sodyum nitrit kullanmayacak olsa başka ne kullanabilirki! Birileri etleri korumak için sodyum nitrit kullanmaktan daha iyi bir yöntem keşfederse, endüstri buna itiraz etmeyecektir. O birileri zengin olurdu. Çünkü endüstri onların yöntemlerini kullanmaya başlardı. Nitekim endüstri tuz kullanmayı çok azaltmıştı, sodyum nitrit kullanmak keşfedildiğinde. Dünya Sağlık Örgütü günlük tuz tüketimini 5 gramla sınırlamayı tavsiye etmektedir. Örneğin 100 gram sosiste genelde 2 gram ve altında tuz kullanılmaktadır. Yani bir porsiyon sosiste tavsiye edilen miktarın altında tuz girmektedir vücuda...
Ispanakta doğal olarak bolca nitrat vardır. Nitratların bir kısmı insan vücudunda nitrite dönüştürülür. Zaten ıspanak bekledikçe ya da ısıtıldıkça içeriğindeki nitratlar nitrite dönüşecektir. Hatta bu yüzden ıspanak zehirlenmesi diye bir hastalık vardır. Bu garip değil mi! Acaba ıspanak da mı kanserojendir! Aslında kanser riskine etkisi açısından ıspanak yemeğiyle, işlenmiş et arasında pek fark yoktur. Bedende aynı tepkimelere neden olurlar. İşlenmiş et ne kadar tehlikeliyse, ıspanak da o kadar tehlikelidir. Ama ıspanak afiyetle tüketilir.
Sodyum nitrit etteki proteinlerde bulunan aminlerle tepkimeye girebilir. Ortaya kanserojen olan nitrözaminlerin çıkma olasılığı vardır. Aslında tüm fırtına burada kopuyor. Oysa bu sadece bir olasılıktır! “Birçok çalışmanın sonucunu bir araya getirdiğimizde, günde 50 gram işlenmiş et tüketildiği zaman kolon ve rektum kanserinde yüzde 17 artış olduğunu görüyoruz. Bu risk artışı kırmızı ette de neredeyse aynı. 100 gramda 1.17 civarında.” şeklinde açıklama yapıyor Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi'nde bölüm şefi Dr. Kurt Straif. Kısaca kanser riskine etkisi açısından kırmızı et ile işlenmiş kırmızı et arasında pek fark görünmüyor. DSÖ işlenmiş kırmızı etin kanser riskini arttırdığını açıkladı. Bu doğru. Ama DSÖ kırmızı etin de kanser riskini arttırdığını açıkladı! Yani DSÖ kırmızı eti de tavsiye etmemektedir. Ama insanlar kırmızı etten kolay vazgeçmezler. İşlenmiş etin kanser riskini yüzde 17 arttırdığı verisi korkutucu görünebilir. Bir hesaplama yapalım. Bir insanın kanser olma riskinin %1 olduğunu varsayalım. Bu insan işlenmiş et de tüketmeye başlasın. Kanser riskine %17 eklendiğinde (yani %1'in %17'si eklendiğinde) kanser riski %1,17'ye çıkıyor. Evet, kanser riski sadece %1,17 oluyor. Artık o kadar korkutucu görünmüyor, değil mi! Günde 10 veya daha az sigara içenlerde akciğer kanser riski 20 kat artıyor. Yani sigara içmek kanser riskini yüzde 2000 arttırır! Bu durumda insanların işlenmiş et endişesi biraz abartılı olabilir mi!
Aslında et endüstrisi sodyum nitritin olası yan etkilerini azaltmak için çeşitli yöntemler deniyor. Et işlemeye askorbat, sodyum eritorbat gibi antioksidanları da dahil ediyor. Örnek olarak E300, E301 verilebilir. Bunlar C vitaminidir. Kanserojen olan nitrözamin oluşumunu önleyeceklerdir. Bu antioksidanların kullanıldığına inanmayanlar güvenilir firmaların ürün içeriklerine bakabilirler! İnsanlar işlenmiş et tüketirken C vitamini de almış olurlar. Bu arada taze ette C vitamini yoktur!
Bazı insanlar için salam, sosis zehirdir. Çünkü onlar işlenmiş ettir. Bu insanlar afiyetle sucuklarını yerler. Sucuklar uzun süre bozulmadan kalabilir. Bu gerçekten harika. Sucuğun raf ömrünün uzun olmasını ve parlak kırmızı rengini korumasını sağlayan şey nedir dersiniz. Bu yine sodyum nitrit kullanılarak sağlanıyor. Sucuğa lezzet iyileştirici gıda katkı maddeleri eklenir ve ısıl işlem uygulanır. O insanlar farkında değildir ama sucuklar da işlenmiş etlerdir!
Laboratuvar ortamında hücrelerin bölünerek çoğalması sağlanabildi. Bir damla kas hücresinin çoğalarak ete dönüşmesi başarıldı! Bildiğimiz ete... Tadı ve protein yapısı gerçek etle aynı! Bu harika bir şey. Elbette bu yeni bir teknoloji. Dolayısıyla bu etin üretimi oldukça pahalı. Ama bu hep böyle kalmayacaktır. Teknoloji gelişim aşamasında. Gelecekte yapay eti üretmek ucuzlayacaktır. Öyle ki hayvan eti üretmekten daha ucuz olacaktır. Dolayısıyla et endüstrisi gelecekte yapay ete yönelmeye başlayacak. Hatta böylece hayvan öldürme zorunluluğu gündemden kalkmış olacaktır! Günümüzde işlenmiş ete bile karşı olan insanlar gelecekte yapay ete alışmakta epey zorlanacaktır!
İlgili Belgeler:
Gıdalarda
Nitrat ve Nitrit
BESİNLER
İLE NİTROZAMİNLERİN İNHİBİSYONU
DSÖ:
Günde 50 gram kırmızı et kanser riskini yüzde 17 arttırıyor
WHO:
Salam, sosis gibi işlenmiş etler kanser yapıyor
Sodyum
nitrat – Vikipedi
İşlenmiş
et - Vikipedi
Et Üretimini Yeniden Keşfetmek – Konferans
Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Cep
Telefonlarının Sağlığa Etkileri
Mikrodalga
Fırınlar Kanser Yapar mı?
Nükleer Santraller