Salas kasabasından çıkan bir yazar. Avrupa da çok ünlü olmuştur. Sonunda Nobel Edebiyat Ödülünü bile almıştır. Eh, entelektüel görünmektedir. Bu yazar yıllar sonra kasabasını ziyaret etmeye niyetlenmiştir. Aslında pek de istekli değildir.
Yazarın, kitaplarındaki karakterlerle aslında kendilerini eleştirdiğini düşünmektedirler, kasaba halkı. Yazarın kendilerini cahil gördüğünü düşünmektedirler. Aslında kasaba halkına uzak biri olduğuna inanmaktadırlar. Kasaba halkı, bu yazarla gurur duymakla, pek sevmemek arasında kalmıştır!
Bu yazar insanları umutsuzca değiştirmek, iyileştirmek istediğini söylemektedir. Oysa kimse, başkasının yukarıdan kendisini değiştirmeye çalışmasından hoşlanmaz. Herkes, kendince en doğruyu biliyordur zaten.

Bu yazar seçime girse, kasabasından pek de oy alamayacaktır bu yüzden. Ha, belki Nobel Edebiyat Ödülü'nden dolayı oyları biraz artabilir.
İşte iktidarı almaya çabalayan partinin, belli bir oy bandını aşamayacak olmasının nedeni de budur. Geniş kesime küçümsendiğini hissettirmektedir. Onları cahil gördüğü algısını oluşturmaktadır. Ve kimse, kendisini cahil gören birine sempati duymaz. Hatta onları doğru yola çekmeye çalışmaktadır, kendince doğruyu anlatmaya çalışmaktadır. Güya onları değiştirebilecektir. Ki o halk bundan hiç hoşlanmaz, çünkü herkes kendince doğruyu zaten bilmektedir. İnsanları küçümsüyorsan bile bunu belli edemezsin. Belli ettikten sonra oy bekleyemezsin. İnsanlar, siyasetçiden kendilerini iyi hissettirecek şeyler duymak isterler. Övülmek isterler. Ve siyasetçiysen böyle yapmak zorundasın. “Sen doğruyu anlamıyorsun, hep gidip ona oy veriyorsun” havası yaratmak sadece daha da antipatik görünmeye neden olur. Oysa halk, kendisini zeki hissettiren siyasetçiyi sever, gerçekte öyle olmasa bile. İnsanları değiştiremezsin!

Doğru, tamam. İktidar partisinin de küçümsendiğini ya da dışlandığını hissetirdiği bir kesim var. Bu kesim belki daha entelektüel olabilir, ama oldukça dar bir kesim. İktidarın oyunu pek etkilemiyor. Dolayısıyla göz ardı etmekte bir sorun görmüyor iktidar. Oysa muhalefetin, hafife aldığını hissettirdiği kesim çok daha geniş. Ve oyları, sonucu etkiliyor.

Vatandaş: ...Bizi cahil ve sapık insanlar olarak görüyor. Sadece bu kitapta değil.
Bu soytarının yazdığı her kitapta bunlar var!
Yazar: Bu neymiş?
V: Bize kötü davranmaktan başka hiçbir şey yapmıyor.
Tamam mı. Evet numara yapma.
Y: Aa, evet.
V: Numara yapma. Aşağılık herifin tekisin sen.
Bize en kötü insan davranışını kondurmaya çalışıyorsun. Yaptığın şey bundan ibaret!
Y: Tamam. İyiliğin saygıdeğer savunucusu beni dinlemek istemiyorsan,
ki bu benim için onurdur. Buradan gitmeni isteyeceğim. Bu insanlar dinlemek istiyor.
Biraz saygı göstermelisin.
V: Hadi ordan, hadi ordan.
Y: Bari onlara göster.
V: Seni kışkırtıcı adam. Numara yapmayı bırak artık.
Bu insanlar senin kim olduğunu bilmiyor. Eserlerini bilmiyor.
Evet, onları artık hafife almayı bırakman gerekiyor.
Memleketine asla dönmemesinin kesin bir sebebi var.
Çünkü bu milyonerin bütün eserleri kendi kasabasına çamur atmaya dayanıyor!
Evet, onun hain olduğunu düşünmüyorsanız ben hiçbir şey bilmiyorum...
Yazar: Gerçek bir kez daha kurgu karşısında üstün oldu.
Diyelim ki söyledikleri doğru. Hımm, hımm.
Diyelim ki onlar haklı. Ben söyledikleri gibi canavarım!
Bu sanatçılığımı geçersiz kılar mı.
Hımm. Ben bir edebiyatçıyım. Roman yazıyorum.
Etik davranış hakkında broşürler yazmıyorum.
Kitaplarımda yer alan bazı karakterlerimin pek çok aşağılık davranışı
ne yazık ki yaşadığımız bu dünyanın bir parçası!
Karakterlerimin o şeyleri yapıyor olması, davranışlarını onayladığım ya da onaylamadığım anlamına gelmiyor.
Suç yazarları cinayetleri onaylıyor mudur sizce! Hıh.
Evet?
Vatandaş: Peki, neden güzel şeyler hakkında yazmıyorsunuz?
Yazar: Ihıh. Pes ediyorum.
Pes ediyorum! Bu düşünceniz, bir yazar olarak bütün hayatımı sorgulatıyor bana.
Yazar: ...İnsan komedisinin devamlı gözlemcisi olarak
bu dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışmak için sorumluluk üstlendim.
Şansımın olmadığını biliyorum!
Ama mücadeleden asla vaz geçmeyeceğim.
Böyle devam edin!
Böyle kalın. Hiçbir şeyin değişmesine izin vermeyin.
İkiyüzlü bir toplum olmaya devam edin.
Cahilliğiniz ve vahşiliğinizle aptalca gurur duyun!
Size bu kadar zahmet verdiğim için üzgünüm ben.
Huzurlu hayatlarınıza devam edin.
Salas'ı sevilen bir cennet yapmaya devam edin!
Hepsi bu.