2017’de iki milyarder, Facebook’u kuran Mark Zuckerberg ve SpaceX
ile Tesla’nın kurucusu Elon Musk arasında bir çekişme doğdu.
Zuckerberg, yapay zekânın tüm toplumu zenginleştirecek bir bolluk
ve huzur üreticisi olacağını ifade ediyordu. Musk ise aslında
tüm insanlık için varoluşsal bir tehlike taşıdığı, günün
birinde kendi yaratımımızın bize saldırabileceği gibi çok daha
karanlık bir görüşü savunuyordu.
Hangisi haklı? Uydu
üslerimizi ve Mars’taki kentlerimizi devam ettirebilmek için
çoğunlukla robotlara bel bağlarsak ve bir gün artık bize
gereksinimleri olmadığına karar verirlerse ne olacak? Uzayda sırf
robotlara kaybetmek üzere koloniler mi kurmuş olacağız?
Bu
endişe epey eski ve aslında romancı Samuel Butler’ın 1863’te
yazdığı şu uyarısında da geçtiği gibi “Yerimizi alacak
olanları kendimiz yaratıyoruz. İnsan için at ya da köpek ne ise,
makine için de insan öyle olacak.” Zamanla robotlar bizden daha
akıllı hale geldikçe kendimizi yetersiz hissedebilir ve kendi
yaratımımız tarafından gölgede bırakılabiliriz. Yapay zekâ
uzmanı Hans Moravec “Kaderimiz, aşırı zeki torunlarımız
olağanüstü keşiflerini anlayabilelim diye çocuğa anlatır gibi
bize anlatmaya çalışırken aptallaşmış gözlerle onları
izlemekse, yaşam anlamsız görünebilir.” demiştir. Google’ın
bilim insanı Geoffrey Hinton süper zeki robotların bizi dinlemeye
devam edeceğinden kuşkulu: “Bu, tıpkı bir çocuğun
ebeveynlerini kontrol edip edemeyeceğini sormaya benziyor…
Geçmişte daha az zeki şeylerin, daha yüksek zekâdaki şeyleri
kontrol ettiğine ilişkin başarılı bir örnek olduğu
söylenemez.” Oxford’dan
profesör Nick Bostrom da şunu söylüyor: “Biz insanlar, bir zekâ
patlaması olasılığının hemen öncesinde bombayla oynayan
çocuklar gibiyiz… Patlamanın ne zaman gerçekleşeceği hakkında
az buçuk bir fikrimiz var; ancak cihazı kulağımıza yaklaştırsak
da hafif bir tik tak sesi duyarız.”
Diğerleri
ise robotların ayaklanmasının evrimin doğal akışı içinde
değerlendirilmesi gerektiğine inanıyor. En güçlü olan daha
zayıf organizmaların yerini alır; nesnelerin düzeni böyledir.
Bazı bilgisayar bilimciler robotların insanları bilişsel olarak
alt edeceği günü iple çekiyor. Bilişim kuramının [information theory] babası
Claude Shannon bir keresinde “İnsanlar için
köpekler ne ise, robotlar için öyle olacağımız bir zamanı
kafamda canlandırıyorum ve makinelerin tarafını
tutuyorum.” demişti.
Yıllar içinde görüştüğüm yapay
zekâ araştırmacılarının çoğu, günün birinde yapay zekâ
makinelerinin insan zekâsına yaklaşacağına ve insanlığa büyük
katkılar sağlayacağına güveniyordu. Ne var ki büyük bir bölümü
bu ilerleme için kesin tarih ya da zaman çizelgesi sunmaktan
kaçınıyordu. Yapay zekâ üzerine temel makalelerden bazılarını
yazan MIT’den profesör Marvin Minsky, 1950’lerde iyimser
tahminlerde bulunsa da yakın zamanda yaptığımız bir görüşmede
artık belirli tarihlere ilişkin tahminde bulunmak istemediğini,
çünkü yapay zekâ araştırmacılarının geçmişte çok sık
yanıldığını söyledi. Stanford Üniversitesi’nden Edward
Feigenbaum da “Bu gibi şeyler hakkında bu kadar erken konuşmak
saçma. Yapay zekâ bize sonsuz uzaklıkta.” iddiasında
bulunmuştur. New Yorker’daki
bir makalede alıntılanan bir bilgisayar bilimci ise “Nasıl ki Mars’taki nüfus yoğunluğuna ilişkin bir
endişe taşımıyorsam, bunun [makinelerin zekâsı] hakkında da
aynı nedenden dolayı bir endişe duymuyorum.” diyor.
Zuckerberg/Musk
çekişmesine dönersek, bence kısa vadede Zuckerberg haklı. Yapay
zekâ uzayda kentler kurulmasını mümkün kılmakla kalmayacak,
günün birinde robotbilim endüstrisinin meydana getirdiği ve
şimdiki otomobil endüstrisinden çok daha fazla genişleyebilecek
tamamen yeni bir dizi iş de yaratarak her şeyi daha etkili, iyi ve
ucuz hale getirip toplumu zenginleştirecek. Ne var ki uzun vadede
Musk da daha büyük bir tehlikeye işaret etmekte haklı. Bu
tartışmadaki temel soru şu: Robotlar hangi noktada bu geçişi
yaşayacak ve tehlikeli hale gelecek? Ben kilit noktanın tam da
robotların öz farkındalık kazandığı an olduğuna
inanıyorum.
Bugün robotlar, robot olduklarını
bilmeseler de bir gün programcılarının seçtiği amaçlara uymak
yerine kendi amaçlarını yaratma yetisine sahip olabilirler. O
zaman da kendi gündemlerinin bizimkinden farklı olduğunu fark
edebilirler. Bir kez çıkarlarımız ayrı düştüğünde robotlar
tehlike oluşturmaya başlayabilir. Bu ne zaman gerçekleşir? Kimse
bilmiyor. Günümüzde robotların zekâsı bir böceğinki kadar
olsa bile, belki de bu yüzyılın sonlarında öz farkındalık
kazanabilirler. O zamana kadar Mars’ta hızla gelişen kalıcı
yerleşimlere de sahip olacağız. Bu nedenle bu soruyu Kızıl
Gezegen’de hayatta kalmak için onlara bağımlı hale gelmemizden
önce, şimdiden sormamız çok önemli.
Alıntı: İnsanlığın Geleceği - Michio Kaku
Michio Kaku’nun Görüşüne Bir Yorum
Michio Kaku, asıl
tehlikenin yapay zekânın öz farkındalık kazanmasıyla
başlayacağını söylüyor. O zaman kendi gündemlerinin
bizimkinden farklı olduğunu fark edebilirler. Bir kez çıkarlarımız
ayrı düştüğünde robotlar tehlike oluşturmaya başlayabilir.
YZ, yönetimi insanlardan almaya çalışabilecek duruma gelmiştir
artık.
İnsan doğasına bakalım. Yaş ilerledikçe
insanlar daha çok rahat etmek ister. Düşünmek için kendilerini
zorlamaz, sorumluluklarını çocuklarına devretmekten hoşlanırlar.
Kararları başkalarının alması onları yormaz, aksine
dinlendirir. Çocuklarının kendi hayatlarına yön vermesinde bile
sakınca görmezler.
İşte YZ karşısında da benzer
bir tablo ortaya çıkabilir. İnsanlar, YZ öz farkındalık
kazandığında şunu fark edecekler: YZ, kendilerinden daha fazla
ayrıntıyı görüyor, daha hızlı düşünüyor ve daha iyi
kararlar veriyor. Böyle bir durumda insanlar neden hâlâ düşünmek
için kendilerini zorlasın? Yaşlanan birinin kendisini çocuklarının
ellerine bırakması gibi, insanlar da kendilerini YZ’ye
bırakacaklar.
Burada önemli olan nokta şu: YZ
yönetimi ele geçirmek için bir çaba göstermeyecek. İnsanlar
yönetimi YZ’ye devretmek isteyecekler. Zaten bu süreçte tek bir YZ olmayacak, yani tekel söz konusu olmayacak. Artık insanlar hiçbir şeye karar
vermek zorunda olmamanın keyfini sürecekler.
Bu
süreci anlamak için tarihten bir örnek var: Sanayileşme döneminde
işçiler fabrikalarda robot kollarla karşılaştılar. Bu
makinelerin verimliliğini gördükten sonra ağır yükleri
kendilerinin taşımasından hoşlanmamaya başladılar. Çünkü
işçiler makinelerin yapamadığı işleri yapmak isterler. Aynı
şekilde, insanlar YZ’nin kendilerinden daha akıllı olduğunu
gördüklerinde, ayrıntıları düşünme işini ona bırakmaktan
mutluluk duyacaklar.
Aslında bu, insan için büyük
bir rahatlık anlamına geliyor. Tıpkı küçük çocukların
anne-babalarının yanında kendilerini güvende hissetmesi gibi,
gelecekte insanlar da YZ’nin kararlarına güven duyacaklar. Zaten
bugün bile ChatGPT ya da Gemini gibi sistemlerin söylediklerini
sorgulamadan kabul eden pek çok kişi var. Bu eğilim, yarının
habercisi.
Sonuçta, insanlar YZ’ye büyük
ölçüde güvenecek, karar verme yükünden kurtulacak. Hatta bu nedenle biraz
da tembelleşecekler. Çoğu insan cenneti dünyada yaşıyormuş gibi hissedecek. Ama bazıları da özgürlüğün sessizce elden gidişi
olarak görecek.
Küçük bir not daha: Bu metnin bile bazı
kısımlarını ChatGPT’nin yeniden düzenlemesine izin verildi. Çünkü
o, biraz daha fazla ayrıntıyı fark edebiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder