12 Ağustos 2020 Çarşamba

Zihinlerimizi aktarmaya ne kadar yakınız? - Konferans

Zihinlerin bilgisayara aktarılmasının başarılabildiğini düşünün. Ne kadar büyük sosyal etkisi olacaktır! İlk zamanlarında çok pahalı olacaktır. Birçok insan, sadece bazı insanların sonsuz yaşama erişebilmesini çok kıskanacaktır. Bazı insanlar, bilgisayardaki bireyin, gerçek kişi olmadığına inanmak isteyecektir. Bu, ilk başlarda doğru da olabilecektir. Çünkü ilk zamanlarında, beynin tüm içeriğini aktarmakta hatalar olabilir. Dolayısıyla bilgisayardaki birey asıl kişiden biraz farklı birey olabilir. Ama zamanla beynin tüm içeriğinin aktarılması konusunda yapılan hatalar giderilecektir.

Yine de artık iki birey vardır. Ve zamanla düşünüşleri birbirinden farklılaşmaya başlayacaktır. Çünkü hep aynı etkilere maruz kalmazlar artık. Sonuçta birbirlerinin geçmişini çok iyi bilen iki farklı birey şekillenir. Bu da zamanla rahatsız edici olabilir. Bu nedenle zihnini bilgisayara aktararak sonsuz yaşamı seçmiş bireyler, bedenlerinin uyutulmasını tercih edebilirler. Ölümden sonra yaşama inanan insanlar için çok şaşırtıcı olacaktır bu durum. Çünkü birey ölmemiştir, bilgisayarda yaşamaya devam etmektedir. Bunu kabullenmekte zorlanacaklardır. Ama yeterli paraları olsa, kendileri de zihinlerinin bilgisayara aktarılmasına hayır diyemeyeceklerdir.

Bilgisayardaki zihinlerin hakları ne olacaktır. İnsan gibi düşündüğünü gösterebiliyorsa, yani bir seviyenin üstünde aynı tepkileri veriyorsa insan demektir. İnsan haklarına o da sahip olmalıdır.

Ama elbette beynin bilgisayara aktarılmasına daha yüzyıllar vardır, konferansta da belirtildiği gibi. Daha tüm sinir bağlantılarını algılamak bile mümkün olmadı, o kadar bağlantının dijital olarak oluşturulması bir yana...



Kimsenin ölmediği bir gelecek düşünün— ölmek yerine aklımızın dijital dünyaya aktarıldığı bir gelecek. Akıllarımız gerçekçi, simulasyon bir dünyada avatar boyutunda yaşayabilirler ve bu halde bile biyolojik dünyaya katkıda bulunabilirler.

Zihin aktarımı kulağa çok çekici geliyor ama bir insanın beynini tarayıp zihnini aktarmak için neler gerekiyor? Asıl sorun beyni, zihni ele geçirecek kadar detaylı tarayabilmek ve o detayları yapay olarak eksiksizce tekrar yaratabilmek.Fakat önce neyi taramamız gerektiğini bilmeliyiz. İnsan beyni yaklaşık olarak 86 milyar nörondan oluşur. Bunlar en az yüz trilyon sinapsle bağlılardır. Beyin nöronlarının bağlantı biçimine yani nöronlar ve onların bağlantısına konnektom denir. Konnektomun şemasını daha çıkaramadık ve sinirsel sinyaller hakkında da öğrenecek çok şey var. Yüzlerce, belki de binlerce çeşit bağlantı türü ya da sinaps mevcut. Her birinin görevi nispeten farklı. Kimisi hızlı, kimisi yavaş işliyor. Kimisi öğrenme sürecinde küçülüyor ya da büyüyor. Kimisi zaman geçse de değişmiyor. Nöronlar arasındaki trilyonlarca 1'e 1 bağlantıların yanı sıra bazı nöronlar nörotransmiter yayıyor. Bunlar biren fazla nöronu aynı anda etkiliyor. Bu farklı etkileşim türlerinin hepsinin şemasını çıkartmak lazım ki insan zihni kopyalanabilsin. Ayrıca sinirsel sinyalleri de etkileyen ve daha tam anlaşılmamış ya da keşfedilmemiş birçok şey var. Mesela, nöronların hareket etme biçimi gliya diye bir hücreden etkilenir. Gliya, nöronları çevreler ve bazı bilim adamlarına göre nöronlardan 1'e 10 oranında daha fazla olabilirler. Gliya önceden sadece yapısal destek için var sanılıyordu ve işlevleri hâlâ tam bilinmiyor ama bazıları kendi sinyallerini üretebiliyorlar. Bu sinyaller bilgi işlenmesini etkilerler.

Beyni, neyi tarayacağımızı bilecek kadar iyi anlasak ve o çözünürlükte tarama yapabilecek güvenli teknolojiyi üretsek bile o bilgiyi dijital olarak yeniden yaratmak da ayrı bir sorun. Bunun önündeki en büyük engeller programlama gücü ve depolama alanı. İkisi de her sene daha da gelişiyor. Aslında bu teknolojik kapasiteye ulaşmaya, zihnimizi anlamak ya da taramaktan daha yakınız. Yapay sinir ağları çoktan internet arama motorlarımızı, dijital aistanları, sürücüsüz arabaları Wall Street ticaret algoritmalarını ve akıllı telefonları işletiyor. Kimse 86 milyar nöron içeren bir yapay ağ icat etmedi ama programlama teknolojisi ilerledikçe o kadar büyük veri setlerini kaydetmek mümkün olabilir.

Tarama ve yükleme sürecinin her aşamasında gerekli bilgileri doğru kaydettiğimizden emin olmalıyız. Yoksa bozuk bir zihin versiyonunun neye dönüşeceğini bilemeyiz.

Zihin aktarımı teorik olarak mümkün ama o teknolojiye ve bilgiye ulaşıp bu fikri gerçekleştirene kadar önümüzde daha yüzlerce yıl var. Bundan önce ahlaki ve felsefik açıdan düşünülmesi gerekenler var. Aktarılmış zihinlere kim erişebilir? Bu zihinlerin nasıl hakları olacak? Bu teknoloji nasıl kötüye kullanılabilir? Zihinlerimizi aktarsak bile geriye "gerçek biz" kalmalı mı?

 

Bu da İlginizi Çekebilir:

Beyniniz Bir Bilgisayar Değil ve Muhtemelen Asla Bilgisayara Aktarılmayacak! - Alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder