31 Ağustos 2025 Pazar

Ölümsüzlük ve Işınlanmak – Bilim

 

Yıldızlararası bir yolculuk on yıllar ve hatta yüz yıllar sürebilir; bu nedenle kendimizin genetik mühendisliğini yaparak uzayın derinliklerinde uzayan süreler boyunca hayatta kalmak için belki de insanın ömrünü uzatacak değişiklikler yapmamız gerekebilir. Her ne kadar bir gençlik çeşmesi bugün için mümkün görünmese de bilim insanları yaşlanma sürecini yavaşlatacak ve belki de tamamen durduracak umut verici yolları keşfetme aşamasında. Torunlarımız bir tür ölümsüzlüğün keyfini sürebilir. Dahası, bedenlerimizi farklı kütleçekimlerindeki, atmosferik yapılardaki ve ekolojilerdeki uzak gezegenlerde gelişim göstermek üzere genetik olarak düzenlememiz de gerekebilir.

İnsan beynindeki her bir nöronu haritalandıracak olan İnsan Konektom Projesi (Human Connectome Project) sayesinde günün birinde belki de yıldızlararası yolculuğa ilişkin birçok sorunu ortadan kaldırarak konektomlarımızı dev lazer ışınları aracılığıyla uzaya yollayabiliriz. Ben buna lazer ışınlanma (laser porting) adını veriyorum; belki bunun aracılığıyla bilincimiz gökadayı ve hatta evreni ışık hızında keşfetmek üzere özgür kalır ve böylelikle yıldızlararası yolculuğun kimi tehlikelerine ilişkin endişelerimizden kurtuluruz.

Yüz yıl önce yaşamış atalarımız şimdiki bizi büyücülere ya da sihirbazlara benzeteceğini düşünürsek, biz bundan yüz yıl sonraki torunlarımızı nasıl görürüz?

Büyük olasılıkla torunlarımızı Yunan tanrıları gibi görürdük. Merkür gibi yakınlardaki gezegenleri ziyaret etmek için uzayda süzülebilirler. Venüs gibi mükemmel, ölümsüz bedenlere sahip olabilirler. Apollo gibi Güneş’in enerjisine sonsuz erişimleri olabilir. Zeus gibi zihinsel komutlar verebilir ve isteklerini gerçekleştirebilirler. Dahası, genetik mühendislikten yararlanarak Pegasus gibi efsanevi hayvanlar yaratıverirler.

Bir diğer deyişle kaderimizde, bir zamanlar korkulan ve tapılan tanrılar olmak yazılı. Bilim bize evreni kendi suretimizde biçimlendirebileceğimiz araçları sağlayacak. Asıl soru, bu büyük tanrısal güce eşlik edecek bir Soloman bilgeliğine sahip olup olmayacağımızdır.

Alıntı: İnsanlığın Geleceği - Michio Kaku

***

Gelecekte evrende yapılacak yolculuklar yüzyıllar sürecektir. İnsan ömrünün bu yolculuğa yetebilmesi gerekiyor. Bu nedenle insan genlerinin değiştirilmesi kaçınılmaz. Gen mühendisliğiyle yaşlanmak engellenebilir. Belki ölümsüzlük bile sağlanabilir. Ayrıca insanın gittiği gezegene uyum sağlayabilmesi orada yaşamını kolaylaştıracaktır. Dolayısıyla gelecekte farklı kütleçekimlerindeki, atmosferik yapılardaki ve ekolojideki gezegenlerle uyumlu olabilecek şekilde genlerimiz düzenlenmesi gerekecektir.

Yine de bedenlerimizi uzak gezegenlere göndermek gerçekten çok zahmetli olabilir. Yolculuk uzun ve sıkıcı olacaktır. Işınlanmak oldukça pratik olurdu. Peki ışınlanma nasıl sağlanabilir. Bizi tanımlayan asıl varlığımız bilincimizdir. Bilincimiz, beynimizdeki sinir bağlantılarımızda gizlidir. İnsan Konektom Projesi (Human Connectome Project) gibi projelerle sinir bağlantılarımızın haritası çıkarılmaya çalışılıyor. Gelecekte sinir bağlantılarımızı eksiksiz haritalandırmak başarılabilir. İşte bu “sinir bağlantıları haritası verisi”, lazer ışınlarıyla başka gezegene gönderilebilir. Ulaştığı gezegende robota yüklenir. Haritası yüklenen kişinin bilinci, o robotta yaşamaya devam eder. Kişiyi tanımlayan bu harita verisi ışık hızıyla gitmiş olacaktır. Yani ışınlamış olur! Ama şu durum da var: O gezegene robotun önceden gönderilmiş olması gerekiyor – ya da o gezegende robotu oluşturacak tohum makinelerin önceden gönderilmiş olması gerekiyor. Bu da yine yüzyıllar sürebilir. Ayrıca şöyle bir detay da var. Kişinin bilinci başka gezegene gider, ama kopya olarak gitmiş olur. Asıl kişi de Dünya’da yaşamaya devam eder. Yani kişi klonlanmış olur. Dünya’da kalan kişi ile gezegene gönderilen kişi iki ayrı yaşam sürmeye başlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder