Mike ve Doug yeni bir teknoloji keşfetmişlerdir. Bu teknolojiyle aslında akıllı telefonların temelini atmışlardır. Bu iki arkadaş Research In Motion adlı bir şirket kurarlar. Şirket daha sonra BlackBerry olarak bilinecektir. Geliştirdikleri telefon yenilikçidir. Ama ürünün nasıl tanıtılacağı konusunda pek iyi sayılmazlar. Ne yapmaları gerektiğinden emin değillerdir. Bu nedenle Jim’i CEO olarak işe alırlar. Jim bir profesyoneldir. Telefonu Kanada’nın telekomünikasyon şirketi olan Bell Atlantic’e pazarlamak ister. Oraya teknolojinin sunumunu yapmaya giderler.
Jim: Benden kağıt buruşturma sesi duyarsan; o zaman susmalısın.
Mike: Her zaman mı yani?
J: Hayır. Ee, sunumdayken.
M: Aa, tamam anladım.
(Jim, deneyimsiz Mike’a “Onların hoşlarına gitmeyecek şeyler söylemeye başladığını, benim gizli uyarılarıma kulak vererek anlayabilirsin” diyor.)
Jim: Benden kağıt buruşturma sesi duyarsan; o zaman susmalısın.
Mike: Her zaman mı yani?
J: Hayır. Ee, sunumdayken.
M: Aa, tamam anladım.
(Jim, deneyimsiz Mike’a “Onların hoşlarına gitmeyecek şeyler söylemeye başladığını, benim gizli uyarılarıma kulak vererek anlayabilirsin” diyor.)
Mike: Jim...
Jim: Hayır hayır hayır. Hiç bir şey içme.
Susuzluk zayıflık göstergesidir.
M: Aa, hayır. Ben telefonu unuttum galiba.
J: Ne olur, şakaydı de!
M: Hayır, be-ben çok ciddiyim.
J: Lanet olsun.
(Mike, önce Jim’e "prototip telefonu getirmeyi unuttuğunu" söyler. Sonra da sunum yapmaktan kaçarak Jim’i orada yalnız bırakır. Çünkü büyük şirket olan Bell Atlantic’den çekinmiştir.)
Jim: Cep telefonunu baştan yarattık.
İçine bilgisayar ve internet koyduk.
Cep telefonunuzu öyle kullanışlı hale getirdik ki, artık ofise gelmeniz gerekmeyecek.
E-posta, SMS; nasıl iletişim kurarsanız...
Bireyciliğin âlâsı. Hepsi tek cihazda.
Avucunuzun içinde.
Evet. Yani pazarlamacılara söyleyin.
Artık birlikteliği değil...
Kendine yetmeyi satacaklar.
Mike: Tamam, ee. Meselemiz şu.
Ee. Bir telefonu kullanıcı yaparsan, aslında tek yaptığı şu oluyor.
Sizin ağa yerleşiyor ve sürekli aynı soruyu sorup duruyor.
Ee. E-Posta geldi mi, e-posta geldi mi, e-posta geldi mi...
Yani o sonsuza dek sunucuları meşgul ediyor;
e-posta gelsin ya da gelmesin!
Bir çözüm buldum, tamam mı.
Şöyle: Bunun yerine dev bir bilgisayar yapacağız.
Dev bir kullanıcı gibi çalışacak.
İnternete doğrudan bağlı ve bizim telefonu bir sürücü gibi kullanacak, tamam mı.
Yani bir müşteriye e-posta geldiğinde;
Watterloo çekecek paketleyecek ve sonra da gönderecek!
Sizin ağa belki de bir anlık bağlanacak.
Sadece (tık sesi) böyle. Daha kısa süreliğine!
(Neyse ki sonra, Mike cesaretini toplayabilmiştir. Keşfettikleri yeni yöntemin sunumunu yapar. Prototip telefonu gösterir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder