8 Kasım 2016 Salı

Göçmenler ve Politikacı Taktikleri - Sahne

 


Başkanlık Seçimi ve Donald Trump. Bu davranışları, tanıdık ülkelerde de sergileyen politikacılara rastlamak zor değildir. Bu yüzden Trump'ın taktikleri eskimiş sayılmaz. 🙂

Sınırları kapamamız lazım... Gereği yapılmalı. Buraya gelip de kendilerine bakmamızı isteyemezler. İşlerimizi elimizden alıyorlar, sonra da onlara bakmak bize düşüyor. Yani bu bakış açısının her ülkede bazen yükseldiği olur.

Trump ağır konuşuyor. Gümrük duvarını yükselteceğini söylüyor, özellikle Çin'e karşı – Amerikan şirketleri üretimi Çin'e kaydırmasın, Amerikalılar işsiz kalmasın diye. NAFTA gibi serbest ticaret anlaşmaları feshedeceğini söylüyor. Camileri kapatacağını belirtiyor, bir kısmını yani. Müslümanların ülkeye girişi durdurulsun diyor. Kaçak göçmenleri kovacak. Meksika'dan gelenlere katil, tecavüzcü yakıştırması yapıyor. Ve en nihayet Meksika sınırına duvar öreceğini vaat ediyor.

Video hakkında şu açıklamayı yapalım: Seçmen işini kaybetmesinin nedeni olarak göçmenleri görüyor. Eh o zaman ona göre mesaj verilmeli. Aslında Demokratlar göçmenler konusunda daha ılımlıdır. Azınlıklıklara karşı daha anlayışlıdırlar. Dahiliyet, partinin asıl amaçlarından biridir, temelidir 🙂 Yani gerçekten bu vaatleri yapacağından değil. 🙂 

Donald Trump elbette bir Demokrat değil ama gerçekten bir Cumhuriyetçi olduğundan da kuşkuluyum. Aslında onun siyasetin ayrıntılarıyla hiç ilgilendiğini de sanmıyorum, en azından şimdiye kadar. Cumhuriyetçiler arasında yükseldiğini düşündüğü eğilimleri yakalamaya çalışıyor. Aykırı oyların merkez oyları geçebileceğini hesaplıyor. Aykırı oyların örneğin Müslümanlara daha ılımlı olmaya kaydığını düşünürse, bu kez de o yönde daha ılımlı mesajlar verecektir rahatça. Bu videoyu onun ahlaki esnekliğini göstermek için yayımlıyorum. 🙂

Aynı Donald Trump başka yerde, “Tanıdığım bazı muhteşem Müslümanlar var” diyor. Meksika'ya gidiyor. Meksika'lılar müthiş insanlar diyor. ABD'deki Meksika asıllılar için 'ülkemize büyük bir katkı sağlıyorlar' ifadelerini kullanıyor. Ortama göre sözlerini esnetiyor. Evet aynı Trump yani. Derecelendirme şirketi Moody’s, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesinin 3,5 milyon Amerikalıyı işsiz bırakacağını ve bunun da ABD'nin uzun süreli resesyona sürükleneceği anlamına geleceğini bildirdi. Trump, bunu göze alabilir mi!

Seçmen Profili:

"Aslında öğrenmesi gereken çok şey var, ama mükemmel bir yönetici ve çok parlak zekalı olduğunu biliyoruz. Öğrenip, Amerika'yı istediğimiz süper güce dönüştürecek politikalar geliştireceğine inanıyorum" Kathy Baker, Virginia, Aralık 2015

"Abartılı davranmasını seviyorum. Benim başkanım kabadayı olmalı... İri yapılı, sesi yüksek çıkan, güçlü biri olmalı" Victoria Wilen, Orlando, Florida, Kasım 2015

Bu size tanıdık geliyor mu. 🙂 Aslında bu, Trump'ın hangi tür seçmen profilini memnun etmek için bilerek öyle davranmayı seçtiğini açıklıyor.

Suçtan caydırmak için idam cezasının olması gerektiğine inanan azımsanmayacak bir kesim hep olacaktır. Tanıdık bir ülkede de mesela bir siyasetçi arada bir idamı gündeme getirir. Umursandıklarını hatırlatır o kesime. O kesimle aynı şekilde düşündüğünü hissettirir. Bu bağ kurmayı kolaylaştırır. Ha, yoksa bununla ilgili bir adım atacağından değil. 🙂 Nitekim kapsamı iyice daraltıyor, sınırlandırılmış idamdan söz ediyor artık. AB ile müzakerelerin tamamen kopmasını da göze alamaz zaten, yani perde arkasında. Bakmayın perde önünde ağır konuştuğuna. Daha milliyetçi takılan parti bile baş başa görüşmede bunu hatırlattı kendisine. 🙂 Çok geçmişte olmayan bir dönemde kürtajı yasaklamaktan bahsetmişti yine o siyasetçi. Kimsenin can almaya hakkı yoktu. Elbette yine belli bir kesimle aynı düşündüğü imajı yaratmak içindi. Yönetmeliklerde ciddi bir değişiklik yapılamazdı. Kürtaj devam ediyor. 🙂 Bu arada ABD eyaletlerinin çoğunda idam yasak olsaydı tahmin edin ne olurdu! Elbette argümanlarından biri de “idamı getirmek için çalışmak” olurdu Trump'ın. 🙂

Bu vesileyle iletişimden bahsedelim:

Seçmene karşı “Demokrasiyi seviyorsanız, cumhuriyeti seviyorsanız söyleyeceklerimi dinleyin ve her yerde anlatın.” “Şu bakanların yaptığı doğru mu, vicdanınıza sesleniyorum.” “Bunları görmüyor musunuz.”, “Fındık üreticilerinin haklarını ben savundum, Türkiye'de fındık borsası kuracağım dedim, ama siz gidip yine ona oy verdiniz.” kalıbını benzeyen cümleleri sıkça kullanıyor tanıdık ülkeden bir muhalefet.

Bu yanlış bir iletişimdir, kendisi farkında değil. 🙂 Başaramamanın büyük nedenlerinden biri de budur aslında.

Seçmen kendisine sitem edildiğini duymak istemez. Yargılanmak hiç sempatik gelmez. Hele “yanılmış oldukları” hiç söylenemez yüzlerine karşı. Bunu ukalalık, küstahlık olarak görürler. Sadece kızdırılmış olurlar, herkesin vereceği tepki gibi. Bunlar seçmeni daha da uzaklaştırır. Seçmen sadece, kendi kafasından geçen şeylerin aynısını o siyasetçiden de duyarsa hoşuna gider. Diğer söyleyeceklerine de dikkat etmeye başlar. Ancak böyle iletişim kurmaya başlanabilir.

“Benim milletim demokrasinin, cumhuriyetin kıymetini çok iyi bilir, şimdi söyleyeceklerimi her yerde konuşuyorlar.” “Şu bakanların da dokunulmazlığının kaldırılmasına neden izin vermediniz, madem görevden aldınız da. Halkım o bakanları hiç unutmayacak.”, “Milletim bunun hesabını tutuyor. Ben halkımın yanındayım.”

“Türk Milleti Çalışkandır,Türk Milleti Zekidir ve gerçekleri biliyor.”

"Biz gücümüzü halktan alıyoruz."

“Boşuna uğraşmayın, Türk milletinin sağduyusu asla yanılmaz.”

Bu kalıpta sözler kullanabilirdi mesela. Seçmen kendisini iyi hissettirilmeli. Aptal değil uyanık olduklarını hissettirilmekten hoşlanacaklardır. Arada bir de övülmeli, böylece o siyasetçiye bağlanır, iktidarın yaptığı gibi. “Milletim sokağa çıktı, o koca tankların önünde siper oldu ve darbeyi önledi.” der iktidar. Yani asla “Darbeyi ben önledim” demez. Çünkü herkes övülmekten hoşlanır. 🙂 Bağ kurmanın en kolay yoludur!

Ve elbette şu kalıp önemlidir: “Fındık üreticilerim çok zorlanıyor, bunu hak etmiyorlar. Fındıkları çok ucuza satmak zorunda kalıyorlar. İktidar, üreticilerimizin sabrını zorluyor. Üreticilerimizin iktidara verdiği kredi bitmek üzere. Üreticiler haklarını alabilsin diye biz buradayız. Ben çalışkan üreticilerimizin yardımıyla Türkiye'de fındık borsası kuracağım, şimdiki iktidarı utandıracağım.”. İşte bu kalıpta sözler seçmeni aptal olduğunu hissettirmeye zorlamayacaktır, sürekli kullandığı kalıbın aksine. 🙂

Şu örneği de vermeden geçmeyelim. Tanıdık ülkede başkanlık sistemine karşı parlamenter sistemi eğer iktidar partisi savunuyor olsaydı tahmin edin nasıl bir propaganda yapardı: “Bizim 200 yıllık parlamenter sistem deneyimimiz var. Osmanlı'da önemli girişimlerimiz olmuştu, Meşrutiyet dönemlerinde. Büyük Türk milleti ta o zamandan bu sisteme karar vermişti zaten. Bu sistemde çok birikimimiz oldu. İyice ustalaştık. Şimdi ecdadımızın mirası değiştirilmek isteniyor. Bu milletimize yapılabilecek en büyük hainliktir. Tüm birikimimizi bir kenara mı atalım yani! Türkiye'nin bekasını birliğini sağlamaktadır parlamenter sistem.”. İşte muhalefet, parlamenter sistemi savunmak istiyorsa bu kalıba benzer sözler etmeliydi. Seçmeni şaşırtırdı, sevdiği argümanlar kullanılmış olurdu. Seçmen gerçekten tanındığını düşünür. Kendisini iyi hisseder. O siyasetçiyle benzer şekilde düşündüğüne inanır. Muhtemelen kafası karışıksa bile parlamenter sistemin kendisine daha uygun olabileceğini düşünmeye daha yatkın olurdu artık. 🙂

Göründüğü kadar kıyamet olmayabilirdi ama göründüğü kadar eğlenceli olacağı kesin; Yani seçilebilseydi bile. Söylediği şeyler Gösteriden ibaret kalacaktı. NBC'de yıllarca reality show programında yer aldığından bu konuda oldukça başarılı olduğunu kanıtlıyor zaten. 🙂 Vaatlerinin çoğunu zaten yapamayacaktı. Ama rezil edebilirdi Amerika'yı uluslararasında arada bir, yapacağı gaflarla, o ayrı 🙂

Bu arada Meksika duvarının parasını Meksika'dan alması kolay olmayacaktır. Yine vergi verenlerden çıkacak yani. Trump'ın en sıkı destekçisi bile bu gerçekle yüzleştiğinde artık o duvarı eskisi kadar istemediğini fark edecek zaten. 🙂

İyi bir hükumete sahip olmak değildir mesele;

Başındaki hükumetin en son ne zaman gideceğini bilebilmektir asıl güzel olan. 🙂

(8-10 yılını geçirmiş her partiden belediye başkanı ve parti başkanı için de geçerlidir bu, aslında. 🙂 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder