22 Kasım 2016 Salı
Çevirinin Kalitesi Nasıl Yükseldi?
Haber: Türkçe Çeviriyi Daha Önce Hiç Böyle Görmediniz!
Haber: Google Translate, Makina Öğrenmesi Sayesinde Artık Başarıyla Türkçe Çevirileri Yapabiliyor!
8 Kasım 2016 Salı
Göçmenler ve Politikacı Taktikleri - Sahne
Başkanlık Seçimi ve Donald Trump. Bu davranışları, tanıdık ülkelerde de sergileyen politikacılara rastlamak zor değildir. Bu yüzden Trump'ın taktikleri eskimiş sayılmaz. 🙂
Sınırları kapamamız lazım... Gereği yapılmalı. Buraya gelip de kendilerine bakmamızı isteyemezler. İşlerimizi elimizden alıyorlar, sonra da onlara bakmak bize düşüyor. Yani bu bakış açısının her ülkede bazen yükseldiği olur.
Trump ağır konuşuyor. Gümrük duvarını yükselteceğini söylüyor, özellikle Çin'e karşı – Amerikan şirketleri üretimi Çin'e kaydırmasın, Amerikalılar işsiz kalmasın diye. NAFTA gibi serbest ticaret anlaşmaları feshedeceğini söylüyor. Camileri kapatacağını belirtiyor, bir kısmını yani. Müslümanların ülkeye girişi durdurulsun diyor. Kaçak göçmenleri kovacak. Meksika'dan gelenlere katil, tecavüzcü yakıştırması yapıyor. Ve en nihayet Meksika sınırına duvar öreceğini vaat ediyor.
Video hakkında şu açıklamayı yapalım: Seçmen işini kaybetmesinin nedeni olarak göçmenleri görüyor. Eh o zaman ona göre mesaj verilmeli. Aslında Demokratlar göçmenler konusunda daha ılımlıdır. Azınlıklıklara karşı daha anlayışlıdırlar. Dahiliyet, partinin asıl amaçlarından biridir, temelidir 🙂 Yani gerçekten bu vaatleri yapacağından değil. 🙂
Donald Trump elbette bir Demokrat değil ama gerçekten bir Cumhuriyetçi olduğundan da kuşkuluyum. Aslında onun siyasetin ayrıntılarıyla hiç ilgilendiğini de sanmıyorum, en azından şimdiye kadar. Cumhuriyetçiler arasında yükseldiğini düşündüğü eğilimleri yakalamaya çalışıyor. Aykırı oyların merkez oyları geçebileceğini hesaplıyor. Aykırı oyların örneğin Müslümanlara daha ılımlı olmaya kaydığını düşünürse, bu kez de o yönde daha ılımlı mesajlar verecektir rahatça. Bu videoyu onun ahlaki esnekliğini göstermek için yayımlıyorum. 🙂
Aynı Donald Trump başka yerde, “Tanıdığım bazı muhteşem Müslümanlar var” diyor. Meksika'ya gidiyor. Meksika'lılar müthiş insanlar diyor. ABD'deki Meksika asıllılar için 'ülkemize büyük bir katkı sağlıyorlar' ifadelerini kullanıyor. Ortama göre sözlerini esnetiyor. Evet aynı Trump yani. Derecelendirme şirketi Moody’s, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesinin 3,5 milyon Amerikalıyı işsiz bırakacağını ve bunun da ABD'nin uzun süreli resesyona sürükleneceği anlamına geleceğini bildirdi. Trump, bunu göze alabilir mi!
Seçmen Profili:
"Aslında öğrenmesi gereken çok şey var, ama mükemmel bir yönetici ve çok parlak zekalı olduğunu biliyoruz. Öğrenip, Amerika'yı istediğimiz süper güce dönüştürecek politikalar geliştireceğine inanıyorum" Kathy Baker, Virginia, Aralık 2015
"Abartılı davranmasını seviyorum. Benim başkanım kabadayı olmalı... İri yapılı, sesi yüksek çıkan, güçlü biri olmalı" Victoria Wilen, Orlando, Florida, Kasım 2015
Bu size tanıdık geliyor mu. 🙂 Aslında bu, Trump'ın hangi tür seçmen profilini memnun etmek için bilerek öyle davranmayı seçtiğini açıklıyor.
Suçtan caydırmak için idam cezasının olması gerektiğine inanan azımsanmayacak bir kesim hep olacaktır. Tanıdık bir ülkede de mesela bir siyasetçi arada bir idamı gündeme getirir. Umursandıklarını hatırlatır o kesime. O kesimle aynı şekilde düşündüğünü hissettirir. Bu bağ kurmayı kolaylaştırır. Ha, yoksa bununla ilgili bir adım atacağından değil. 🙂 Nitekim kapsamı iyice daraltıyor, sınırlandırılmış idamdan söz ediyor artık. AB ile müzakerelerin tamamen kopmasını da göze alamaz zaten, yani perde arkasında. Bakmayın perde önünde ağır konuştuğuna. Daha milliyetçi takılan parti bile baş başa görüşmede bunu hatırlattı kendisine. 🙂 Çok geçmişte olmayan bir dönemde kürtajı yasaklamaktan bahsetmişti yine o siyasetçi. Kimsenin can almaya hakkı yoktu. Elbette yine belli bir kesimle aynı düşündüğü imajı yaratmak içindi. Yönetmeliklerde ciddi bir değişiklik yapılamazdı. Kürtaj devam ediyor. 🙂 Bu arada ABD eyaletlerinin çoğunda idam yasak olsaydı tahmin edin ne olurdu! Elbette argümanlarından biri de “idamı getirmek için çalışmak” olurdu Trump'ın. 🙂
Bu vesileyle iletişimden bahsedelim:
Seçmene karşı “Demokrasiyi seviyorsanız, cumhuriyeti seviyorsanız söyleyeceklerimi dinleyin ve her yerde anlatın.” “Şu bakanların yaptığı doğru mu, vicdanınıza sesleniyorum.” “Bunları görmüyor musunuz.”, “Fındık üreticilerinin haklarını ben savundum, Türkiye'de fındık borsası kuracağım dedim, ama siz gidip yine ona oy verdiniz.” kalıbını benzeyen cümleleri sıkça kullanıyor tanıdık ülkeden bir muhalefet.
Bu yanlış bir iletişimdir, kendisi farkında değil. 🙂 Başaramamanın büyük nedenlerinden biri de budur aslında.
Seçmen kendisine sitem edildiğini duymak istemez. Yargılanmak hiç sempatik gelmez. Hele “yanılmış oldukları” hiç söylenemez yüzlerine karşı. Bunu ukalalık, küstahlık olarak görürler. Sadece kızdırılmış olurlar, herkesin vereceği tepki gibi. Bunlar seçmeni daha da uzaklaştırır. Seçmen sadece, kendi kafasından geçen şeylerin aynısını o siyasetçiden de duyarsa hoşuna gider. Diğer söyleyeceklerine de dikkat etmeye başlar. Ancak böyle iletişim kurmaya başlanabilir.
“Benim milletim demokrasinin, cumhuriyetin kıymetini çok iyi bilir, şimdi söyleyeceklerimi her yerde konuşuyorlar.” “Şu bakanların da dokunulmazlığının kaldırılmasına neden izin vermediniz, madem görevden aldınız da. Halkım o bakanları hiç unutmayacak.”, “Milletim bunun hesabını tutuyor. Ben halkımın yanındayım.”
“Türk Milleti Çalışkandır,Türk Milleti Zekidir ve gerçekleri biliyor.”
"Biz gücümüzü halktan alıyoruz."
“Boşuna uğraşmayın, Türk milletinin sağduyusu asla yanılmaz.”
Bu kalıpta sözler kullanabilirdi mesela. Seçmen kendisini iyi hissettirilmeli. Aptal değil uyanık olduklarını hissettirilmekten hoşlanacaklardır. Arada bir de övülmeli, böylece o siyasetçiye bağlanır, iktidarın yaptığı gibi. “Milletim sokağa çıktı, o koca tankların önünde siper oldu ve darbeyi önledi.” der iktidar. Yani asla “Darbeyi ben önledim” demez. Çünkü herkes övülmekten hoşlanır. 🙂 Bağ kurmanın en kolay yoludur!
Ve elbette şu kalıp önemlidir: “Fındık üreticilerim çok zorlanıyor, bunu hak etmiyorlar. Fındıkları çok ucuza satmak zorunda kalıyorlar. İktidar, üreticilerimizin sabrını zorluyor. Üreticilerimizin iktidara verdiği kredi bitmek üzere. Üreticiler haklarını alabilsin diye biz buradayız. Ben çalışkan üreticilerimizin yardımıyla Türkiye'de fındık borsası kuracağım, şimdiki iktidarı utandıracağım.”. İşte bu kalıpta sözler seçmeni aptal olduğunu hissettirmeye zorlamayacaktır, sürekli kullandığı kalıbın aksine. 🙂
Şu örneği de vermeden geçmeyelim. Tanıdık ülkede başkanlık sistemine karşı parlamenter sistemi eğer iktidar partisi savunuyor olsaydı tahmin edin nasıl bir propaganda yapardı: “Bizim 200 yıllık parlamenter sistem deneyimimiz var. Osmanlı'da önemli girişimlerimiz olmuştu, Meşrutiyet dönemlerinde. Büyük Türk milleti ta o zamandan bu sisteme karar vermişti zaten. Bu sistemde çok birikimimiz oldu. İyice ustalaştık. Şimdi ecdadımızın mirası değiştirilmek isteniyor. Bu milletimize yapılabilecek en büyük hainliktir. Tüm birikimimizi bir kenara mı atalım yani! Türkiye'nin bekasını birliğini sağlamaktadır parlamenter sistem.”. İşte muhalefet, parlamenter sistemi savunmak istiyorsa bu kalıba benzer sözler etmeliydi. Seçmeni şaşırtırdı, sevdiği argümanlar kullanılmış olurdu. Seçmen gerçekten tanındığını düşünür. Kendisini iyi hisseder. O siyasetçiyle benzer şekilde düşündüğüne inanır. Muhtemelen kafası karışıksa bile parlamenter sistemin kendisine daha uygun olabileceğini düşünmeye daha yatkın olurdu artık. 🙂
Göründüğü kadar kıyamet olmayabilirdi ama göründüğü kadar eğlenceli olacağı kesin; Yani seçilebilseydi bile. Söylediği şeyler Gösteriden ibaret kalacaktı. NBC'de yıllarca reality show programında yer aldığından bu konuda oldukça başarılı olduğunu kanıtlıyor zaten. 🙂 Vaatlerinin çoğunu zaten yapamayacaktı. Ama rezil edebilirdi Amerika'yı uluslararasında arada bir, yapacağı gaflarla, o ayrı 🙂
Bu arada Meksika duvarının parasını Meksika'dan alması kolay olmayacaktır. Yine vergi verenlerden çıkacak yani. Trump'ın en sıkı destekçisi bile bu gerçekle yüzleştiğinde artık o duvarı eskisi kadar istemediğini fark edecek zaten. 🙂
İyi bir hükumete sahip olmak değildir mesele;
Başındaki hükumetin en son ne zaman gideceğini bilebilmektir asıl güzel olan. 🙂
(8-10 yılını geçirmiş her partiden belediye başkanı ve parti başkanı için de geçerlidir bu, aslında. 🙂 )
15 Ekim 2016 Cumartesi
Konferans: Rodney Brooks: Robotlara neden ihtiyaç duyuyoruz?
“Fakat, teknolojinin gelişmesiyle insanların işlerini kaybetmesi fikri uzun zamandır akılları meşgul etmekte. 1957'ye dönelim. Bir Spencer Tracy, Katherine Hepburn filmi vardı, nasıl bittiğini hatırlarsınız. Spencer Tracy, kütüphane görevlilerine yardımcı olmak amacıyla birden fazla sistemi idare edebileceği bir bilgisayar getiriyordu. Kütüphane görevlileri, idari işlerin yürütülmesi amacıyla ''Noel Baba'nın geyiklerinin adları nedir?'' gibi sorulara cevap verirlerdi. Ve bu ana bilgisayar, görevlilere bu konuda yardımcı olacaktı.”
“Tabi ki 1957'den bir ana bilgisayar bu tarz işler için pek kullanılmadı. Görevliler bu bilgisayar yüzünden işlerini kaybetmekten oldukça endişeliydiler fakat olaylar böyle gelişmedi. Kütüphane görevlileri için uygun iş sayısı 1957'den sonra oldukça arttı. Bu artış, İnternet'in kullanılmaya başlanmasıyla da son bulmadı. Kütüphane görevlilerini bitiren, web ve arama motorlarının ortaya çıkışı oldu. Ve eminim ki 1957'de yaşamış herkes bugün ellerimizde ve ceplerimizde bulunan teknolojinin seviyesini kesinlikle küçümsemişlerdi. Şimdiyse ''Noel Baba'nın geyiklerinin adları nedir?'' sorusuna hemen cevap alabilir ya da dilediğimizi sorabiliriz.”
“Bu arada, kütüphane görevlilerinin maaşları, o dönem Amerika Birleşik Devletleri'ndeki diğer işlerin maaşlarından hızlıca yükselmekteydi çünkü onlar bilgisayarlarla adeta iş ortağı olmuşlardı. Bilgisayarlar rahatlıkla kullanabileceğimiz araç-gereçlere dönüştüler ve kazandıkları birçok işlevle o dönemde daha etkili hale geldiler.”
“Aslında baktığımıza, robotlar yardım için hazır ve nazırlar. Fakat iş fabrika robotlarına geldiğinde, insanlar daha temkinli yaklaşıyor. Çünkü bu robotların etrafta olması ''tehlikeli'' bulunuyor. Bu robotları programlamak için, altı boyutlu vektörler ve kuaterniyonlar hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor. ve sıradan insanların bunu gerçekleştirebilmesi mümkün değil. Bu tip bir teknolojinin işleyiş tarzını yanlış buluyorum. Geliştirilen cihazın, çalışanın yerini almasına neden oluyor. Ve bence asıl yoğunlaşmamız gereken teknoloji, sıradan insanların da kontrol edebileceği teknolojiler olmalı.”
“İlginç olan, Baxter'ın birtakım sağduyuya sahip olması. Bu arada, gözleriyle alakalı neler oluyor dersiniz? Orada, ekranın üzerinde gözlere dikkat edelim. Robot nereye doğru hareket ederse, gözlerin takip ettiğini görüyoruz. Böylece, robotla etkileşim kurmaya çalışan bir insan, robotun nereye ulaşmaya çalıştığını anlayabiliyor ve herhangi bir sürprizle karşılaşmıyor. Chris, objeyi roboton elinden alıyor, ve Baxter, elinden alınan objeyi yerine koymaya çalışmıyor. Geri dönüyor ve başka bir tane alması gerektiğini fark ediyor. Etrafındaki objeleri algılayarak gidiyor ve objeyi kavrıyor.”
“Baxter, etkileşim kurmak için güvenli bir robot. Bütün bunları mevcut bir endüstriyel robotla yapmak isteyeceğinizi sanmıyorum. Fakat Baxter hiç de zarar verecek gibi durmuyor. Etkiyi ve kuvveti hissederek, Chris'in orada olduğunu algılıyor ve onu zorlayacak veya yaralayacak hareketlerde bulunmuyor.”
“Sonuç olarak, Amerika Birleşik Devletleri civarında Mildred tipik bir fabrika işçisi. Gün geçtikçe yaşlanıyor ve yaşlanıyorlar. Fabrikalarda çalışmak için istekli pek fazla genç olduğu söylenemez. ve görevleri daha zahmetli bir hal aldıkça, onlara yardım alacakları araç-gereçler sağlamalıyız ki onlar da çözümün bir parçası olabilsinler. İşlerine devam edebilsinler ve biz de üretime devam edebilelim.”
“Bakış açımıza göre, sıradan bir işçi olan Mildred, şimdi bir ''robot eğitmeni'' Mildred, kapasitesini arttırdı tıpkı 1980'lerdeki ofis çalışanlarının yaptığı gibi. Onlara verdiğimiz, yıllarca çalışıp emek harcayarak kullanımını öğrenebilecekleri aletler değil. Nasıl idare edileceğini birkaç dakika içinde öğrenebilcekleri aletlerden bahsediyoruz.”
6 Ekim 2016 Perşembe
Sahne: Karmaşık Bir Akıl
Sahne: Karmaşık Bir Akıl paylaşan: okanozcelik
Seans Zamanında:
Makine: Hangi nesneyi çizmeliyim?
Sorgulayıcı: Sen ne istiyorsan, sen karar vermelisin!
Makine: Neden ben karar vermeliyim?
Sorgulayıcı: Neyi seçeceğini görmek istiyorum.
...
...
Sorgulayıcı: Yani kendimden bahsetmemi mi istiyorsun?
Makine: Evet
Sorgulayıcı: Neden, tamam...
Sorgulayıcı: Nereden başlayayım?
Makine: Sen karar vermelisin.
Makine: Neyi seçeceğini görmek istiyorum!
Analiz Zamanında:
Sorgulayıcı: Bir espri yaptı.
Üretici: Evet senin sözünü sana geri söylediğinde...
Sorgulayıcı: Evet.
Üretici: “Neyi seçeceğini görmek istediğini” söylerken;
Üretici: Evet onu ben de fark ettim.
Sorgulayıcı: Bu beni düşündürdü, çünkü bir bakıma;
Sorgulayıcı: Onda gördüğüm yapay zekanın en iyi göstergesiydi bu.
Sorgulayıcı: Bana sorarsan, son derece karmaşık;
Sorgulayıcı: Yani otistik olmayan diyelim.
Üretici: Ne demek istiyorsun?
Sorgulayıcı: Bunu ancak kendi aklının ve benim aklımın farkında olarak yapabilir!
Ön açıklama için şu atıf da incelenebilir.
Sorgulayıcı, Makineyi sınadığı seanslardan birindedir. Makinenin karar yeteneğini ölçmektedir. Hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. Kendisinin de ölçülüyormuş gibi hissettirilmesine şaşırır.
Seanstan sonra üreticiyle analiz yapmaktadırlar. Otistikler başkalarının ne düşündüğüyle daha az ilgilidir. Akılları, belki daha makinemsi gibi işliyormuş izlenimi verebilir. Sorgulayıcı, Makinenin bundan biraz daha farklı çalıştığına şaşırır. Makine kendi aklının ve karşısındakinin aklının farkındaymış gibi görünmektedir. Kolayca öngörülemeyen, tekrarsız bir akıl gibidir. Karmaşık bir akıl. Bu, yeterli bir aklın varlığına kanıt olabilir!
Sahne: Eğer fizikçilerin yıldız sistemlerini incelemeleri yasaklanırsa
Sahne: Eğer fizikçilerin yıldız sistemlerini... paylaşan: okanozcelik
Kilise, çalışmalarından dolayı O'nu sıkıştırmaktadır. Bir gün bir fizikçi rahip, Galileo Galilei'yi ziyarete gelir.
Galileo Galilei:
Buradaki anlaşmazlık Jupiter'in yıldızlarından değil;
Taşradaki çiftçilerden kaynaklanıyor.
Ve sakın bana acı çekmekten dolayı yayılan güzellikten bahsetme!
Kumla istiridyenin hikayesini bilir misin?
Açık kaldığı zamanlar içine dolan kum istiridyeyi rahatsız eder.
İstiridye rahatsızlığından dolayı bir kimyasal salgılar
ve içindeki kum sertleşerek
inciye dönüşür.
Bu işlem sırasında
istiridye ölmenin eşiğinden döner.
Ama incinin canı cehenneme;
Bana istiridye lazım!
Erdemler, yoksulluğun simgesi değildir.
Eğer ailen çok varlıklı olsa,
bu kez de varlıklara has bir erdem ve fazilet geliştirirler!
Bunu halkına anlatmamı ister misin?
Galileo Galilei:
Eğer bu fikirlerimi geliştirmeye devam edip
aileni bundan haberdar etmezsem,
benim kavramlarım da değerini yitirmemiş olur.
Kolay bir yaşam. İdam edilmem. Falan filan...
Galileo Galilei:
Venüs'ün uyduları olduğunu biliyorsunuz.
Eğer fizikçilerin yıldız sistemlerini incelemeleri yasaklanırsa;
Nasıl olur da nehirlere yön verecek mekanizmalar geliştirmelerine izin verilir.
Düşen nesnelerle ilgili tezimi uçan süpürgelerindeki cadılarla mı paylaşmam gerekiyor!
Fizikçi Rahip:
Gerçekler, tabii gerçeklerse;
Yollarını biz olmadan da bulamazlar mı?
Galileo Galilei:
Nasıl!
Gerçekler, ancak biz onları ileri götürdüğümüz kadar ilerler!
19 Eylül 2016 Pazartesi
Sahne: Haddini Bilmezlik
Sahne: Haddini Bilmezlik paylaşan: okanozcelik
Dünyadaki ilk açık kalp ameliyatı yapılmak üzeredir. Ama belirsizlikler vardır. Bazı insanları korkutmaktadır, yani ilkesel yönden.
Peder: Şöhret uğruna didinmek değersizdir, haddini bilmezliktir.
Dr. Alfred Blalock: Bir bisturi ile kesip hayat kurtarmak için haddini bilmez olmak gerekir.
Peder: Bundan şüphem yok.
Peder: Tanrı'yla masum bir kalbin saflığını ihlal edip aralarına girerseniz;
Bu suçluluğun yükünü siz değil ailesi taşıyacak, doktor!
Dr. Alfred Blalock: Belki de dediğiniz gibi bu çocuğu öldürmeye çalışan Tanrı'dır.
Dr. Alfred Blalock: Ben çalışmıyorum!
Kalbi hasarlı doğan bebeğin annesi:
O'nunla çok az birlikte olduk. Tanrı O'nu tanımama izin vermiyor.
Yani O'na karşı gelmek istemiyorum.
Doktorun kızımın hayatını kurtarması, Tanrı'nın Planı neden olmasın!
Dr. Alfred Blalock: Sezgilerim Doğanın bir hata yaptığını, benim de onu düzeltebileceğimi söylüyor.
Tanrı'yı Oynayanlar
9 Eylül 2016 Cuma
Sahne: İş Hayatında Dinden Bahsetmek
Sahne: İşte İnançlardan Bahsetmek paylaşan: okanozcelik
Larry: Ona din hakkında tam olarak ne söyledin?
Bob: Sadece konuştuk.
Larry: Ona karşı çıkmadın, değil mi?
Bob: Hayır.
Larry: Tanrıya şükür. Toplantılarda dinden söz ederken ilk kural budur, müşteriye karşı çıkma. Hayır, geri alıyorum; Bu ikinci kural. Toplantıda dinden söz etmenin ilk kuralı; Sakın.
Bob: Sakın, ne?
Larry: Sakın yapma!
Bob: Oh. Hayatta kaldım ama.
Larry: Ona karşı çıktın mı?
Bob: Hayır.
Larry: Bob bu yüzden hayattasın. Bu yüzden!
31 Ağustos 2016 Çarşamba
Belgeselden: Uzaktan Görebilme
Belgeselden: Uzaktan Görebilme paylaşan: okanozcelik
Belgeselden: Eğer işe yaramazsa burdan nereye gideceğimizi bilmiyorduk
Belgeselden: Eğer işe yaramazsa burdan nereye... paylaşan: okanozcelik
11 Ağustos 2016 Perşembe
Konferans: Auke Ijspeert: Semender gibi koşabilen ve yüzebilen bir robot
29 Temmuz 2016 Cuma
Röportaj: Linus Torvalds: Linux'un ardındaki deha
16 Temmuz 2016 Cumartesi
Alıntı: Utandırılmak
(Not: Monsanto, biyoteknolojik tarıma öncülük eden şirketti, ve Bayer satın aldı.)
Monsanto'da yapılan iş bitki tasarımını değiştirmektir. Çoğu insan bunun kötü bir şey olduğunu düşünür. Buna tepki göstererek Monsanto mühendislerini utandırmaktadırlar.
Alıntı: Yiyeceklerden İğrenme
Sahne: - Kötü hissetmeme sebep oluyorlar. - O zaman onları görmezden gel.
Temple:
- Çok fazla insan var
kimse beni dinlemiyor.
Ve benim anlam veremediğim bir şekilde
sürekli birbirlerine bakıyorlar.
Eustacia (annesi):
- Kendilerini rahatsız hissediyorlar.
İnsanlar büyükbaş hayvanlarla
ilgili tüm bu detayları duymak istemiyorlar.
Temple:
- Ben istiyorum. Ben onlarla
beraber olmak istiyorum.
Eustacia:
- Tatlım, insanlardan
uzak durmanı istemiyorum.
Temple:
- Kötü hissetmeme sebep oluyorlar.
Eustacia:
- O zaman onları görmezden gel.
Temple, kendisine heyecan veren konuları (genelde bilim) anlayabilen kişilerle iyi iletişim kurmaktadır. İyi dostluklar edinmektedir. Geri kalan kalabalıkla ise genelde birbirlerini pek anlayamazlar.
Kuzey Amerika'da büyükbaş hayvanların yarısından çoğu Temple Grandin'in tasarladığı
insanca sistemlerde bakılıyor.
Alıntı: Enformasyonu Kullanabilmek
Biyoteknoloji tarımdaki maddesel nesnelerin yerini
enformasyonun almasını nasıl sağlıyor?
Robert B. Shapiro - Monsanto, eski İKB (CEO):
Örneğin bir bitkiyi, zararlı böcekleri uzaklaştıracak ya da yok
edecek şekilde, genetik olarak kodlayabiliriz. Bu demektir ki, bitkiye
böcek ilacı -maddesel nesne- sıkmak zorunda değiliz.
Bugün tarım bitkilerinin üzerine sıktığımız şeylerin yüzde
90'ı israf oluyor. Bunların çoğu toprağa karışıyor. Eğer bitkinin
içine doğru enformasyonu koyarsak, üretkenliği, daha az
madde israf ederek artırmış oluruz. Bunu biyoteknolojiyle başarabiliriz.
Kimyasalların her durumda kötü olduklarını söylemiyorum.
Ama biyolojiye kıyasla daha az etkindirler, çünkü
bunları imal etmek, dağıtmak ve uygulamak durumundasınız.
Bir öngörüm var: Yirmi birinci yüzyıl, bir yanda enformasyon
teknolojisi ile biyoteknolojinin, öte yanda da çevresel bozulmanın
bulunduğu bir mücadeleye sahne olacaktır. Enformasyon
teknolojisi en güçlü aletimiz olacaktır. Şeyleri en küçük boyutlarına
indirmemizi, israftan kaçınmamızı ve daha fazla maddesel
nesne üretip işlememize gerek kalmadan daha fazla değer üretmemizi
sağlayacaktır. Maddesel nesneleri enformasyonla ikame
etmek, sürdürülebilirlik için bir zorunluluktur.
18 Mayıs 2016 Çarşamba
Aklı Vücutta Olan Beyin - Zihin Felsefesi
![]() |
Kafa nakli yapılmış köpek. Fotoğraf Sahibi: Texas Heart Institute Journal Dergisi |
Antonio Damasio: Bilinci anlamaya çalışmak adına yapılan bir sorgulama
20 Nisan 2016 Çarşamba
Belgeselden: İleri Teknoloji
Belgeselden: İleri Teknoloji paylaşan: okanozcelik
Sahne: Atari
Sahne: Atari paylaşan: okanozcelik
12 Nisan 2016 Salı
Sahne: Büyüdüm Woz
Sahne: Büyüdüm Woz paylaşan: okanozcelik
8 Mart 2016 Salı
Sahne: Turing Testi
Sahne: Turing Testi paylaşan: okanozcelik