22 Kasım 2016 Salı

Çevirinin Kalitesi Nasıl Yükseldi?

Google Çeviri görünüşe göre kalitesini yükseltiyor. Peki bu nasıl mümkün oldu? Aslında normal yazılım teknikleriyle çeviri yapmak çok zordu. Bu iş sadece kelime karşılığı konularak yapılamazdı. Çeviri genelde alakasız kalıyordu. Bazı yol gişelerinde hatalı geçiş yapıldığında bir sürprizle karşılaşılır. Daha sonra eve ceza makbuzu gönderilmiş olduğu fark edilir. Peki arabaların plakaları nasıl kaydediliyor dersiniz. Plakalar aslında otomatik algılanıyor. Bunu yapmayı başarabilen şey YSA'dır (Yapay Sinir Ağları). Bu ağlar plaka tanımak için eğitiliyor. Kameralar farklı açılardan arabaları gördükçe tanıma beceresi artıyor.

Bilgisayarın, resimlerdeki nesneleri tanıması için kullanılıyor YSA. IBM Watson'da da YSA var. Bu sayede öğrenebiliyor. Büyük Veri analizinde kullanılıyor. Bir deneme yapılmıştı. Riziko yarışmasına sokulmuştu. Rakiplerini yenmişti. Gerçekten! Şunu da hatırlatalım: Fare beyninden sinir hücreleri alınır. 25 bin kadar sinir hücresi kültürlenir. Bir sinir ağı oluşturulur. Ve uçak simülasyonuna bağlanır. Ne beklerdiniz! Sürpriz. Uçağı oldukça başarılı uçurmuşlardı. Başta biraz eğitilmeleri gerekmişti elbette. YSA'nın, fare sinir ağından fonksiyon olarak bir farkı yok. Gerçek sinir hücreleri taklit edilerek bilgisayarda tanımlanıyorlar zaten. Beynimizde tek başına sinir hücresinin çalışma mantığı oldukça basittir. Doğal olarak bir sinir hücresinin yazılımsal tanımı zor değildir. Ancak binlercesi birleştirildiğinde karmaşık problemleri çözebilir hale geliyor. Elbette en çok dille baş etmek için işe yarar. Google Çeviri'nin büyük adımı buydu. Çeviriye YSA'yı dahil etmeyi başardı!

Beynimiz de zaten bir sinir ağı olmasaydı bu kadar karmaşık bir algoritmayla yani dille baş edemezdi. Elbette çok geniş bir kelime, cümle veritabanı da gerekiyor. Sinir ağının geniş bir dil deneyimi biriktirmiş olması gerekiyor. Beynimiz doğduğundan beri biriktiriyor!

Mesela kitap okudukça yeni ifade biçimleri öğreniyoruz. Yeni kelimeler fark ediyoruz. Yeni sinir bağlantılarımız oluşuyor. Dilimizi kendimize daha iyi tercüme etmiş oluyoruz aslında. Artık daha dolu konuşabiliyoruz. Dilimizi daha kapsamlı anlıyoruz. Sinir ağımızın dil deneyimi birikiyor yani. İşte farklı ifadelerle sürekli karşılaşan YSA da, dil deneyimini biriktiriyor. Dil algoritmasını daha kapsamlı çözüyor. Çevirisi iyileşiyor. Şaka değil, akademik bir makalele çevirisi bile göz dolduruyor...

Google Çeviri'nin yine de bazı şarkı sözlerini henüz anlayamadığı vurgulanıyor. Karşılaştığımız her şiiri ilk okumada bizim de anlayamadığımız olmuyor mu! Biz de kitapta daha önce karşılaşmadığımız ifade biçimlerini gördüğümüzde anlayamıyoruz. Uzun bir cümle olabilir. Belki biraz eski Türkçe'yle yazılmış olabilir. Akademik yazılmış olabilir. Tekrar başa dönüyoruz. Çıkarsama yapıyoruz. Belki internete bakıyoruz. Beyindeki veritabanımızda yeni bağlantılar kuruyoruz. Sonra şanslıysak genelde anlıyoruz. Artık o ifade de deneyimlerimizden biri oluyor. Bildiğimiz şeye dönüşüyor. Böylece dili kendimize daha iyi tercüme etmiş oluyoruz. Belki, kendisini eğitmesi, dil deneyimi biriktirmesi için YSA'nın biraz zamana ihtiyacı var sadece!

Eğitilebilir olduklarından Yapay Sinir Ağlarına artık geçilebilmiş olmasıdır önemli olan. Sisteme yeni yapay sinirler tanımlandıkça daha da kaliteli olacaktır. Ama 86 milyar sinir tanımlanması gerekir, tamamen insan gibi çeviri yapabilmesi için; bir de yıllarca biriktirilmiş dil deneyimi elbette. Gelecekte belki...

Yazılması planlanan ama İngilice'siyle uğraşılamadığından ertelenen e-postalar, artık yabancı dostlara gönderilebilir, mesela. Bir metin, Google Çeviri sitesinde zaman kaybetmeden istenilen dile çevrilebilir. Microsoft Çeviri de bir süredir benzer bir sistem kullanıyordu, örneğin Skype görüşmelerine entegre olarak. Desteklediği diller arasına Türkçe'yi de katmak için daha fazla geç kalmayacaktır artık. Almanların yüzde kaçı yabancı dil biliyor? Fransızların ne kadarı yabancı dile meraklı? Kaç İngiliz kendisini yabancı dil bilmek zorunda hissediyor; mesela Almanca'yla ilgileniyor! Durum Türkiye'de de çok farklı olmazdı zaten. Google Çeviri bu kadar kaliteli olabildiyse, Küreselleşme denen olgu asıl şimdi başlıyor, yani herkesin gerçekten dahil olabildiği...

Bu heyecan verici!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder