Dr. Robert Epstein “eskiden beyne ruh
üflendiğinin düşünüldüğünü, sonra beynin hidrolik sistemlere
benzetildiğini, daha sonra makinelere benzetildiğini, daha sonra telgraf
sistemlerine benzetildiğini” belirtiyor. En sonunda da
bilgisayarlara benzetildiğini yazıyor. Önceki benzetmelerin artık
saçma olduğunun ortaya çıkması gibi, gelecekte de bilgisayara
benzetmenin saçma olduğunun anlaşılacağını vurguluyor.
Duyu organlarından girdiler alınır.
İçerideki verilere göre işlenir. Çıktı olarak da bir tepki
verilir. Bilgisayara ya da başka bir makineye benzetilmesinde kasıt
budur. Yani beyni bilgisayara benzetmenin nedeni birebir aynı
olduğundan değildir. Ayrıca, ortada sihirli veya olağanüstü bir
şey olmadığını ve üzerinde çalışıldıkça
anlaşılabileceğini vurgulamak içindir. Birebir aynı olduğu
düşünülseydi sinir ağları taklit edilmeye çalışılmazdı.
Yapay sinir ağları geliştirilmezdi. Sinir ağları daha iyi
modellendikçe beyine daha çok benzeyecektir. Yani aslında beyini
bilgisayara benzetmekten daha çok, bilgisayar beyine benzetilmeye
çalışılmaktadır.
Dr. Robert Epstein “bilgisayarın
aksine, insanların Dolar'ı kolayca hatırlayamayacağı” örneğini
veriyor. Ona göre beyin Dolar'ı kaydetmez, çünkü bilgisayar
değildir. Yalnız, makalede iddia edildiği gibi, bilinçli hiç kimse beynin bir kamera gibi Dolar'ı ya da başka bir nesneyi
kaydettiğini söylemez. Ama kesinlikle kaydettiği bir bilgi var.
Kaydettiği şey, objeyi tanıma biçiminin sinir ağı şemasıdır.
Dolar beyinde dağınık bilgi
çağrıları seklinde kaydedilir. Ortada net belirgin bir
görüntü yoktur. Tamamlanmış bir görüntü yoktur. Dolar'a
dikkatini ne kadar verirsen görüntü o kadar belirginleşir. Ama
net sınırları olmaz. Zaten tek biçimli resim olarak kaydedilmez.
Dikkat edildikçe Dolar'ı oluşturan bilgi çağrıları artar. Bu
da daha iyi hatırlanmasını sağlar. Bu bilgi çağrıları beyinde
dağınıktır. Bu yüzden oldukça bulanıktır. Kişinin öğrendiği,
etkilendiği birçok farklı konuya, anıya bağlıdır. Ve elbette
görmenin oluşturduğu anının sinir ağı şemasına bağlıdır.
Ama görüntü anısı Dolar kaydının küçük bir kısmıdır.
Bundan dolayı Dolar -daha net ifadeyle Dolar'ı tanıma biçimi
sinir ağı şeması- herkesin kafasında farklı şekilde
kayıtlıdır. Ama sonuçta Dolar kayıtlıdır, sadece
bilgisayardaki gibi belirgin kesin hatlarla kayıtlı değildir.
Dolar bir Türk için farklı bir
Amerikalı için farklı anlamlar ifade eder. Yani Dolar'ı farklı
bağlantılarla tanırlar. Birçok Türk Dolar'ı bilir. Ama
üzerindeki fotoğraflara dikkat etmez. Dolar'ı detaylı tarif
edemez. Ama bir Amerikalı o fotoğrafları hemen tanır. Çünkü
onun tarihinde anlamları olan kişilerdir. Dolayısıyla o
fotoğrafların neye benzediğini zihninde daha kolay canlandırır.
Sinir ağının daha fazla yerinden Dolar bağlantılı sinyal alır.
Daha fazla detay hatırlar. Yani gözden gelen sinyaller fotoğraf
gibi kaydedilmez. Sadece o nesneyi tanıma biçimi kaydedilir. Sinir
ağında, tanımanın şeması vardır. Google Lens'i geliştirmek
için esinlenilen şey de budur zaten.
Bilgileri kaydeden sinir ağı
şemasının keskin hatları yoktur. Çünkü zaten sürekli
değişmektedir. Yaş geçtikçe bir anıyı daha farklı şekilde
hatırlanmasının nedeni budur. Dolar'ı kaydeden şema da belirgin
değildir. Üstelik değişmektedir. Sinaptik ağırlıklar
değişmektedir.
YSA sayesinde bilgisayarın normalde
çözemeyeceği problemlerin çözmesi sağlanıyor. Örneğin Go
oyunu öğretilebiliyor, şampiyonu yenebiliyor. Ve tıpkı sinir
ağları gibi YSA'nın da öğrendiği bilgileri, ağın neresine
kaydettiğinin belirgin bir şeması yok. Öğrendiği bilgileri
tıpkı beyin gibi oldukça dağınık, bulanık şekilde kaydediyor.
Aslında sinir ağlarının öğrenmesini sağlayan şey de budur;
bir çok farklı ayrıntıyı birbirine bağlar. Sinir ağları
organik altyapıya kurulmuş olabilir. YSA bilgisayar altyapısına
kurulmasına rağmen çalışma prensipleri zaman geçtikçe sinir
ağına daha çok benziyor.
Dr. Robert Epstein ayrıca, beynin
kapatılıp açılamayacağının, bilgisayar olmamasının
kanıtlarından biri olarak sunuyor. YSA'yı kapatıp bir gün sonra
açmak mümkündür. Sinir ağları kaldığı yerden devam eder. Bilgisayarda birebir taklit edilen beyin kapatılabilir. O sinirler için
zaman artık durmuştur. Açıldığında kaldığı yerden devam
eder. Ama evet, birebir taklit etmek, vaat edilenden epey daha uzun
zaman alabilir. Dondurulan canlılar hatta insanlar vardır.
Çözüldüklerinde beynin kaldığı yerden devam edeceği umulmaktadır. Daha basit beyinli hayvanlar çözüldüğünde devam etmiştir, mesela solucan, balık tekrar canlanmıştır. Demek ki
canlı beyin bile kapatılabiliyormuş!
İnsanlara artık robotik uzuvlar
takılabilmektedir. Beynimiz robotik uzuvları kontrol
edebilmektedir. Peki bu nasıl oluyor! Beyin, bilgisayar gibi bir
bilgi işleyici olmasaydı, robotik uzuvla arasında iletişim
protokolü sağlamak pek mümkün olmazdı. Ama elbette bilgisayarla
beynin mimarisi farklıdır.
Bu konuyla ilgili şu video da ilginçtir. Beyin makine gibi tepki veriyor. Özgür irade aslında nedir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder