Nihai fizik kanunları var mı. Her şeye neden olan temel bir fizik yasası var mı! Newton Fiziğine göre kütleli cisimler birbirine kuvvet uygular, hareketlerine neden olur. Bu yasa ilk keşfedildiği dönemde, insanlar onun nihai kanun olduğunu düşündü. Birkaç yüzyıl sonra Genel Görelilik Teorisi keşfedildi. Bu teori hareketleri yerçekimi kuvvetine göre açıklamıyor! Kütle ve enerji, uzay-zamanı "eğip bükerek" değiştirir. Cisimler, bu eğilmiş uzay-zamanın içinde "doğal yollarını" izlerler. Genel Görelilik Newton Fiziğinden daha doğru sonuçlar veriyor. Sanki Genel Görelilik nihai bir yasadır. Ama onun da Kuantum Mekaniğiyle uyumsuz olduğu fark edildi. Kuantum dünyasında, bir parçacığın tam konumu ya da durumu hakkında kesin bilgiye sahip olunamıyor. Bunun yerine, bir parçacığın olasılıklarıyla ilgilenilir. Örneğin, bir elektronun bir yeri kesinlikle belirli değildir, ancak onun olabileceği yerler, bir olasılık dalgası olarak tanımlanabilir. Temele inildikçe yeni nedenler fark ediliyor. Belirsizlik artıyor. Nihai fizik kanunu yok görünüyor. Muhtemelen keşfedilebilecek tam kesinliği olan bir temel fizik yasası yok.
Doğa kanunlarının oldukları gibi olması için bir mekanizmaya ya da bir oluşuma gerek yoktur. Hemen her şey olabilirler. Bugün elimizde bir çokevren manzarasının ayrıntılı niteliklerini açıklayan temel bir kuramımız olmadığından söyleyemiyoruz. (Yine de adil olmak gerekirse, olasılıkları hesaplama konusunda bilimsel bir ilerleme sağlayabilmek için genellikle kuantum mekaniği gibi bazı özelliklerin bütün olasılıklara nüfuz ettiğini varsayarız. Bu fikri bir kenara bırakmanın bir yararı olup olmayacağına dair hiçbir fikrim yok, en azından bu bakımdan bildiğim üretken bir çalışma yok.)
Aslında temel bir kuram da olmayabilir. Her ne kadar böyle bir kuram olduğunu, bir gün bu kuramın keşfedilmesine katkım olabileceğini umduğum için fizikçi olduysam da, biraz önce üzüntüyle söylediğim gibi bu umut yersiz olabilir. Richard Feynman'ın bu kitabın giriş bölümünü başlatan sözden önce gelen, önceden kısaca özetlediğim ifadesinde teselli buluyorum; burada bu ifadeleri eksiksiz olarak sunmak istiyorum:
"İnsanlar bana 'Nihai fizik kanunlarını mı arıyorsun?' diye soruyorlar. Hayır aramıyorum. Ben sadece dünya hakkında daha fazla şey bulmaya çalışıyorum, her şeyi açıklayan basit bir nihai kanun olduğu anlaşılırsa, olsun tamam. Bunu keşfetmek çok hoş olurdu. Milyonlarca katmanı olan bir soğan gibi olduğu anlaşılırsa, bizler de o katmanlara bakmaktan yorulmuş, bezmişsek, o zaman öyledir... Benim bilime duyduğum ilgi sadece dünya hakkında daha fazlasını bulmaktan ileri geliyor, daha fazlasını buldukça daha iyileşiyor. Bulmayı seviyorum."
Bu argümanı daha ileriye, bu kitabın özündeki argümanlar açısından da açılımları olan farklı bir yöne taşımak mümkündür. Tartışılmış tiplerden herhangi birindeki bir çokevrende, içinde "hiçbir şey"in olmadığı, potansiyel olarak sonsuz derecede büyük ya da son derece küçük sonsuz sayıda bölge, ayrıca "bir şey"in olduğu bölgeler olabilir. Bu durumda neden hiçbir şey olmayacağına bir şey var sorusunun cevabı neredeyse banal bir hal alır: Bir şey vardır, çünkü eğer hiçbir şey olmasaydı, kendimizi burada yaşarken bulamazdık!
Asırlar boyunca bu kadar derin görünmüş bir soruya verilen böyle eften püften bir cevapta gizli olan hayal kırıklığını anlayabiliyorum. Ama bilim bize derin ya da eften püften bir şeyin ilk bakışta varsayabileceğimiz şeyden ciddi biçimde farklı olabileceğini söyler.
Evren bizim vasat hayal gücümüzün bekleyebileceğinden çok daha tuhaf ve çok daha zengindir, çok daha harika bir tuhaflığı vardır. Modern kozmoloji bizi bir asır önce formüle edilmesi mümkün olmayan fikirleri değerlendirmeye getirmiştir. Yirminci ve yirmi birinci yüzyılın büyük keşifleri, içinde iş gördüğümüz dünyayı değiştirmekle kalmamış, burnumuzun dibinde var olan ya da var olabilecek dünyayı (ya da dünyaları), biz arama cesaretini gösterinceye kadar gizli kalan gerçekliği anlayışımızda da devrim yaratmıştır.
Alıntı: Hiç Yoktan Bir Evren - Lawrence M. Krauss