Teorim, faal çalışma alanı nöronlarının bir alt kümesinin,
saniyenin onda biri mertebelerindeki kararlı faaliyetinin bilinçli
bir hâli kodladığını öne sürüyor. Bu nöronlar beynin birçok
alanına yayılmıştır ve aynı zihinsel betimlemenin farklı
yönlerini kodlarlar. Mona Lisa'nın farkına varmak; nesnelerle,
anlam parçalarıyla ve anılarla ilgilenen milyonlarca nöronun
ortak faaliyetini içerir.
Bilinçli erişim sırasında,
bu nöronların tümü uyumlu ve eşzamanlı yoruma ulaşmak için
son derece paralel bir çaba gösterirken, çalışma alanı
nöronlarının uzun aksonları sayesinde karşılıklı mesaj
alışverişi yapılır. Bir noktada birleştikleri zaman bilinçli
algı tamamlanmış olur. Bu bilinçli içeriği kodlayan hücre
grubu beynin her tarafına yayılmıştır: uzun mesafe aksonlu
nöronlar vasıtasıyla bütün nöronlar yukarıdan aşağıya doğru
eşzamanlı olduğundan, her biri beynin farklı bir bölgesi
tarafından damıtılan ilgili bilgi parçacıkları
uyumludur.
Nöronal eşzamanlılık belki de temel
bir unsurdur. Birbirine uzak nöronların, spayklarını
arka planda devam eden elektriksel salınımlarla eşzamanlı kılarak
dev gruplar oluşturduğuna dair kanıtlar artıyor. Bu tablo
doğruysa, düşüncelerimizin her birini kodlayan beyin ağı, yanıp
sönmelerini grubun genel ritmine uyduran bir uğurböceği kümesini
andırır. Bilincin olmadığı durumda, orta büyüklükteki
hücre grupları yerel olarak (örneğin bir kelimenin anlamını
bilinçdışı olarak sol temporal lobumuzdaki dil ağlarının
içinde kodladığımızda) hâlâ eşzamanlı olabilir. Ancak alın
korteksinin ilgili mesaja erişimi olmadığı için mesaj geniş bir
şekilde paylaşılamaz ve dolayısıyla bilinçdışı kalır.
Bu
nöronal bilinç kodunun zihinsel imgelerinden birini daha gözümüzde
canlandıralım. Korteksinizdeki on altı milyar kortikal nöronu
düşünün. Her biri küçük bir uyaran dizisiyle ilgilenir.
Çeşitlilikleri şaşırtıcıdır: sadece görsel kortekste yüzler,
eller, nesneler, perspektif, şekil, çizgiler, eğriler, renkler, üç
boyutlu derinlik ile ilgilenen nöronlar vardır... Her hücre,
algılanan sahneyle ilgili sadece birkaç bilgi parçası aktarır.
Ancak bu hücreler topluca, muazzam bir düşünce dağarcığını
temsil etme gücüne sahiptir. Bütünsel çalışma alanı modeli,
bu muazzam potansiyel gruptan tek bir düşünce nesnesinin herhangi
bir anda seçilerek bilincimizin odağına yerleştiğini savunur. O
anda ilgili tüm nöronlar, alın korteksi nöronlarının bir alt
kümesinin koruması altında kısmen eşzamanlı olarak faaliyete
geçer.
Bu tür bir kodlama şemasında, ateşleme
yapmayan suskun nöronların da bilgi kodladığını anlamak çok
önemlidir. Onların sessizliği, tercih ettikleri özelliğin mevcut
zihinsel sahnede olmadığını ya da ilgisiz olduğunu diğerlerine
üstü kapalı bildirir. Bilinçli içeriği, faal nöronlar kadar
suskun nöronlar da belirler.
Bilinçli algı, son
tahlilde heykel yontmaya benzetilebilir. İşlenmemiş mermer
bloğuyla işe başlayan sanatçı, ufak ufak oyduğu mermerin çoğunu
yok ederek kendi hayal gücünü sergiler. Benzer şekilde yüz
milyonlarca çalışma alanı nöronuyla işe koyulan beynimiz,
başlangıçta çekimser olan ve kendi referans çizgilerinde
ateşleme yapan nöronların çoğunu susturup sadece küçük bir
bölümünü faaliyette bırakarak dünyayı algılamamıza izin
verir. Faaliyetteki nöron kümesi, tam olarak bilinçli düşüncenin
hatlarını belirler.
Alıntı: Bilinç ve Beyin: Beynin Düşüncelerimizi Nasıl Kodladığını Çözmek - Stanislas Dehaene